MÜJDE IŞIL- Gelişen teknoloji sayesinde fantastik macera filmi yapmak daha kolaylaşsa da türün örneklerinin çoğalmasına koşut olarak orijinal fikirlerin azalması bu türdeki yapımların önünde ciddi bir engel. Ancak bazı filmler ciddi engeli, ciddiye almayarak aşabiliyor. “Dungeons & Dragons: Honor Among Thieves/Zindanlar ve Ejderhalar: Hırsızlar Arasındaki Onur” da bunun örneklerinden biri…
Kendi hâlinde bir aile babası olan Edgin, Arpçı olarak adalete hizmet ederken karısının Kızıl Büyücüler tarafından öldürülmesine neden olur. Minik kızı Kira ile baş başa ne yapacağını bilemezken yolu, kabilesinden dışlanmış güçlü savaşçı Holga ile kesişir.
Forge ile birlikte hırsızlık yaparak hayatlarını devam ettirirler. Ancak Forge onlara kazık atar. Edgin ve Holga, yanlarına yeteneksiz büyücü Simon ve şekil değiştiren Doric’i alarak Forge’a ihanetinin bedelini ödetmek için kolları sıvar.
‘70’lerden beri popülerliğini yitirmemiş rol yapma oyunundan uyarlanan yapım, birçok filmden görsel ve tematik ilham alarak eğlenceli bir dünya yaratıyor. O dünyanın büyük bölümü Tolkien’in Orta Dünya’sını anımsatıyor. Hobbitlerin benzerleri var bu evrende, hatta Shrek’in bile… İlham kaynaklarını rahatça sergileyen ve kendini ciddiye almayan bir tarza sahip film. Fantastik bir macerada alıştığımız tüm klişeleri barındırıyor içinde: Acımasız büyücüler, ejderha kovalamacası, birbirine kenetlenmiş dostlar, kendi gücünü keşfetme yolculuğu, birbirinden acayip yaratıklar… Ama merkezinde bir aşk hikâyesi ya da muhteşem bir başkahraman yok. Tam tersine Edgin’in sürekli başarısız planlarının yerine Holga’nın savaşçılığı ağır basıyor. “Spider-Man: Homecoming”in senaristleri John Francis Daley ve Jonathan Goldstein’ın imzasını taşıyan film, alaycılığı ve beceriksiz anakahramanıyla acemi Spider-Man’i anımsatıyor bu açıdan.
Filmin en eğlenceli kısımları, klişeleri kullanıp onlarla dalga geçilen bölümler. Edgin’in, Xenk’in bilgeliğinden sıkılması ya da tombul ejderha ile kovalamaca gibi… Gladyatör dövüşlerinin bilgisayar oyununa çevrildiği bölüm ise daha etkili olabilecekken sanki üstünkörü geçiştirilmiş.
Oyuncu kadrosu da filmin mizahıyla bütünleşmiş. Chris Pine, Michelle Rodriguez ve Regé-Jean Page’in “alaycı” oyunculukları macerayı layıkıyla sırtlıyor. Bradley Cooper sürprizini de atlamayalım tabii… Ama filmin yıldızı Hugh Grant. Son dönemde Guy Ritchie ile birlikte aksiyona ısınan Grant, fantastik maceranın “çekici kötüsü” olmayı başarıyor. Zamanın rakipsiz romantik komedi jönü hâlâ hınzır ve çok sempatik.
Vizyonda öne çıkanlar
“Assassin/Hayalet Suikastçı”: Bruce Willis, oyunculuğu bırakmasına neden olan hastalığı kamuya açıklanmadan önce “Bu filmde ne işi var?” diye sorduğumuz birçok vasat altı yapımda rol almıştı arka arkaya. Onların her biri değil ama birkaçı vizyona giriyor aralıklarla. “Wrong Place/Son Çıkmaz”dan sonra sırada “Assassin/Hayalet Suikastçı” var. Willis filmde gizli operasyon lideri Valmora’yı canlandırıyor. Ekibi, bir ajanın zihninin başka bir kişinin bedenine geçerek ölümcül görevler gerçekleştirmesini sağlamaktadır. Ancak Ajan Sebastian komaya girince, onun intikamını almak için karısı Alexa ekibe dahil olur.
“Mitat”: Yönetmen koltuğunda Süleyman Arda Eminçe’nin oturduğu, başrollerini Kadir Doğulu, Sinan Albayrak, Bülent Çolak, Beyti Engin, Dilek Serbest, İpek Filiz Yazıcı’nın üstlendiği film, Doğu Yücel’in polisiye kara mizah kitabı “Kimdir Bu Mitat Karaman?”dan uyarlandı. Evden işe, işten eve gidip gelen son derece sıradan ve silik bir adam olan Mitat Karaman’ın bir gece zil çalınca uyanıp diyafon düğmesine basarak apartman kapısını açmasıyla alt üst olan hayatının hikâyesi…