Şirketin adıyla aynı olan TOW konsepti, yüzer rüzgar türbinlerinin en büyük üç ana sorununu çözmek için tasarlanmış durumda: maliyet, tedarik ve derin suda konuşlanma. Mevcut yüzer rüzgar türbinleri devasa çelik gövdelerini deniz tabanına bağlanacak şekilde tasarlanıyor. Esasında karadaki mevcut rüzgar türbinlerinin deniz ölçeğinde kullanılması şeklinde özetlenebilir. Bu durum elbette yüksek bir kurulum, bakım ve tedarik maliyetini de beraberinde getiriyor. Üstelik mevcut türbinlerin derin sularda konuşlandırılamaması da cabası.
Yüzer rüzgar enerjisine yenilikçi yaklaşım
Formato ayrıca, “Mevcut yüzen açık deniz rüzgar teknolojilerine baktığınızda, ciddi tedarik zinciri sorunları, özel fabrikasyon altyapısına duyulan ihtiyaç ve genellikle derin su limanlarına olan ihtiyacı görüyorsunuz” diyerek geleneksel sistemin eksikliklerine ve zorluklarına da değiniyor.
“Karadaki rüzgar türbinlerine dayalı olmak yerine geliştirdiğimiz çözümümüz, öncelikle en zorlu açık deniz ortamları için tasarlandı ve ve mevcut platform yapılarının çoğunda olduğu gibi dalgaya dayanıklı olmak yerine, bizimki okyanusun yüzeyinde ‘dolaşmak’ için tasarlandı, bu nedenle çok daha hafif ve daha az çelik kullandığı için daha düşük maliyetli.”
Tek bir demirleme halatı ile deniz tabanına sabitlenmiş yüzen dört ayaklı çelik bir platformun tepesine takılan standart yatay eksenli rotor ve jeneratör kullanmak üzere tasarlan TOW, şu anda kuzey Avrupa açıklarında faaliyette olan 6-10 MW’lık üniteler için kullanılan mevcut 3.000 tondan fazla çelik gövdeden çok daha hafif olacak.
T-Omega, tam boyutlu bir TOW birimi için 50 $/MWh’den daha düşük bir enerji maliyeti hedeflerken konseptin muazzam ağırlık tasarrufunun ticari başarısının anahtarı olduğu vurgulanıyor. Öte yandan Dünya Bankası verilerine göre açık denizlerdeki potansiyel rüzgar enerjisi 71 TW seviyesinde ve bunun yüzde 71’i de derin sularda bulunuyor. Dolayısıyla TOW gibi derin sularda da kurulabilecek ve ölçeklenebilecek sistemler yüzer rüzgar enerji sitemlerinde kilit rol oynayacak.