Bir saati değerli yapan şey nedir? Daha doğrusu bazı saatler neden çok pahalı? Bu soru “Zaman nedir?” gibi basit bir soru, ama iş yanıtlamaya geldiğinde açıklamanın çok zor olduğu anlaşılır. Nitelikli olanı anlamaya başlamak da bizi olduğumuz yerden alıp başka bir dünyaya götürür.
Bir saati yüksek saatçilik sınıfına katan ve dolayısıyla değerli yapan nitelikler; tasarım, itibar, tarih, teknik üstünlük ve ustalık gibi birkaç unsurdan oluşur. Bazen hepsi bazen sadece bir tanesi bile bir saati üst düzey yapmaya yeter de artar. Ancak durum söylenildiği kadar da basit değil çünkü nitelikli saat yapımı demek mükemmellik arayışı demektir. Yukarıda saydığım her bir madde şaşırtıcı bir şekilde dallanıp budaklanır ve kendi içinde uzmanlık alanlarına ayrılır.
Mesela maddelerden sadece bir tanesi olan “ustalık” yahut “zanaatkârlık” denildiği zaman bir saatin kasasına elle veya makineyle yapılan ciladan (finisaj) keskin kenarları belli bir açıyla (genellikle 45°) kesilmiş ve parlatılmış mekanizma parçaları üzerindeki gravür ve benzeri işlemlere, ibrelerin ve indekslerin üç boyutlu mimarisinden kadrana uygulanan makine destekli veya elle yapılan uygulamalara kadar bir dolu uzmanlıktan söz edildiği anlaşılır.
Sadece saatlerin üzerindeki mavi renkli o minicik vidaların bile kendine özgü bir tarihi var ve uygulanması ayrı bir uzmanlık gerektirir. (Çağdaş zanaatkâr Anton Pettersson’un ürettiği siyah cilalı içbükey vidalar geçen yıl büyük hayranlık uyandırmış
ve çok konuşulmuştu.)
Mine (emaye) işçiliği de yüksek saatçilikte önemli bir konu. Mine işçiliği kolay değil, sabır ve ustalık istiyor. Mine, silika denilen (silisyum ve oksijenden oluşan) mineralin kurşun ve soda külü gibi diğer bileşiklerle karıştırılmasından elde edilir. Ham haldeki maddeler, saydam bir sıvı oluşana kadar bir potada ısıtılır. Eriyen karışıma eklenen maddeler minenin rengini oluşturur. Kobalt, krom, demir, manganez ve bakır gibi maddeler sarı, yeşil, gri, kırmızı gibi renkleri oluşturur. Bir fırında 800 °C gibi yüksek bir sıcaklıkta 14 saat boyunca pişen malzemeler cam benzeri bir plaka halinde sertleşir, sonra bir havanda öğütülüp toz haline getirilir.
Toz halindeki mine, metal bir tabaka üzerinde 1200 °C gibi bir sıcaklıkta tekrar fırınlanır. İstenen derinlik veya renk tonu elde edilene kadar birkaç tabaka daha eklenir ve bazen 20 defa fırınlanır. Mine kadranlı nitelikli saatlerde toplamı bir milimetreden daha ince olan birçok katman bulunuyor ve en küçük yanlışta verilen emekler çöp oluyor. Ortalama her dört mine kadrandan sadece bir tanesi kusursuz çıkıyor, işte bu uzun süreç mine kadranlı saatlerin pahalı oluşunun nedenlerinden biri.
Günümüzde en iyi mine kadranları; A. Lange & Söhne, Breguet, Jaquet Droz, Ulysse Nardin, Parmigiani, Patek Philippe, Piaget, Seiko, Louis Vuitton, Vacheron Constantin ve Moser & Cie gibi büyük markalar üretiyor. Bu arada anOrdain gibi butik bir marka veya Vanessa Lecci ve Anita Porchet gibi bağımsız ustalar da bu alanda haklı bir şöhrete sahip.