Yazık, çok yazık…

Pazartesi gecesi yumruk ve tekmelerle sarsıldı Türk futbolu. Dehşet içinde izledik o sahneleri…Öncelikle Halil Umut Meler’e geçmiş olsun dileklerimi iletiyor ve kendisine yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum.
Üzülerek söylüyorum ki, yaşananlar çok da şaşırtmadı bizleri. Futbol dünyamızın geldiği noktanın hiç de sağlıklı bir nokta olmadığını herkes biliyordu aslında.
Evet, biliyorlardı… Şu anda bağıran, çağıran, kınayan, timsah gözyaşları dökenler de biliyorlardı…
Ama hiçbir önlem almadılar göz göre göre gelen bu felakete…
Diğer taraftan yangına körükle gitti kimileri…
Son yazım da dâhil olmak üzere pek çok kez yazdım, Türk futbolunun en büyük sorunu hakem sorunudur diye. Bu sorunun çözümü için nedenlerine inilmesi gerekiyordu önce. Lakin bu yapılmadı. TFF ve MHK’deki sorunlar, bu kurumların yanlış uygulamaları, kendi başarısızlıklarını hakemler de dâhil olmak üzere başkalarını suçlayarak örtmeye çalışanlar ile taraftarları fanatik bir şekilde kışkırtıp prim yapmaya çalışanlar, böyle kişiler karşısında hakemlerin yalnız kalmaları ve kafalarının rahat olmaması, eğitim ve standart eksikliği gibi faktörleri bu sorunların temel nedenleri arasında sayabiliriz.
Evet, hiçbir şey yapılmadı bu sorunların çözümü için ve en sonunda Ankara’daki dehşet verici olay patlak verdi. Bu saatten sonra “ Türk futbolunun marka değeri “ gibi lafların da pek bir önemi kalmadı artık. Yabancı oyuncu sınırlaması ve Play – Off gibi şekilci uygulamalar da yerlerde sürünen bu marka değerini yükseltemez.
Yapılması gereken, yukarıdaki sorunları çözecek radikal kararlar almak ve bu kararların arkasında durmak. Kimden gelirse gelsin, bu güzel oyuna zarar verecek her türlü eyleme gereken cezaları vermek, futbolun yönetimine futbolun içinden gelenleri daha çok çekmek, şekilci uygulamalar yerine çağa uygun modern çözümler getirmek, …
Elbette yönetici ve akreditasyon sorununu da unutmamak gerekir. Örnek almamız gereken beş büyük ligin hangisinde yöneticiler bu kadar ön planda? Hangisinde maçlardan sonra bu kadar çok konuşuyorlar? Hangisinde saha içerisinde veya koridorlarda bu kadar fazla sporcu dışı insan var?
Evet, söyleyecek çok şey var. Ancak artık söz değil eylem zamanı, harekete geçme zamanı. TFF, kulüpler, basın, … Herkesin elinden geleni yapması gereken gün, bugün! Ve herkesin bu geminin içerisinde olduğu asla akıllardan çıkmamalı!
Ve o saldırganlar,
Birine o şekilde saldırıp yere düşürmek ve yerdeki o savunmasız insana öldüresiye tekmeler savurmak…
Gerçekten de kelimeler kifayetsiz kalıyor burada. Hunharca saldırdığınız bir oğul, bir baba, bir eş, bir arkadaş, bir insan…
Yazık ettiniz, çok yazık…
Ve saldırdığınız Türk futboluydu da aynı zamanda. Tüm dünyaya manşet ettiniz…
Bu saldırıyı bir kez daha şiddetle kınıyor ve Halil Umut Meler’e geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kendisini en kısa sürede sağlıklı bir şekilde yeşil sahalarda görmeyi umuyorum. İnatla, dirençle…
Futbolumuza kardeşliğin ve centilmenliğin egemen olduğu güzel günler dileğiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir