Sorunları bulutu akıllı kullanan mimarilerle aşmak mümkün
Hızlı ilerleyememelerine sebep sorunları ortadan kaldırmak isteyen şirketler bunu ekiplerinin günümüzün çoklu bulut dünyasının karmaşıklığında bile çalışabilmesine olanak tanıyan “bulutu akıllı kullanan” bir mimari oluşturarak başarabiliyor. Bulutu akıllı kullanan yaklaşım için de farklı tür bulutlarda tutarlı, güvenli ve maliyet açısından verimli bir işletim modelini çalıştırmak çok önemli.
Konuyla ilgili görüşlerini aktaran VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler, şunları söyledi: “Makine öğrenimi teknolojisini kullanarak şirketlerine dair önemli içgörü sahibi olabiliyor, otomasyonu üst seviyelere taşıyabiliyor ve çalışanların verimliliğini artırabiliyor. Tabii şirketlerin bu avantajları gerçeğe dönüştürme süresini uzatan bazı faktörler var. Bunlardan birincisi, tüm dünyada gözlemlenen yazılım geliştirmeden bulut operasyonlarına kadar pek çok kritik alandaki beceri eksikliği. İkincisi ise modernleştirmesi ve buluta taşınması çok zor olan mevcut uygulamaların ağırlığı. Üçüncüsü de uygulamaları çoklu bulutta çalıştırma ve koruma süreçlerinin parçalı yapısı. Yaz aylarında VMware olarak gerçekleştirdiğimiz bir ankete göre dünya çapında 5.000’den fazla şirketin yüzde 20’si çoklu bulutun stratejik faydalarının artan maliyetler ve siber güvenlik zafiyetleri gibi zorluklarını geride bıraktığı zirve noktasına ulaşmayı başarmış. Başka bir deyişle her beş şirketten sadece bir tanesi kendisini ‘bulutu akıllı kullanabiliyorum’ diye tanımlayabiliyor.”
Çoklu bulutun karmaşıklığına bulutu akıllı kullanma konsepti yardımcı oluyor
Son birkaç yılda şirketler çoklu bulut ortamlarını kullanmanın kurumsal süreçlerine fayda sağladığını kabul ediyor. Dijital dönüşüm çalışmaları da son yıllarda genel bulutun şirketlere geliştirmeye ihtiyaç duydukları alanlarda ölçeklenme, esneklik ve özgürlük sağlamasıyla birlikte hızlanıyor.
VMware, şirketlerin çoklu bulut yolculuklarında nerede olduklarını anlamak için EMEA’daki yaklaşık 3.000 kurumsal ve BT karar vericisiyle bir anket düzenledi. Araştırmanın öne çıkan bulgularından birisi yine beş şirketten birisinin çoklu bulutta zirve noktasına ulaşması oldu. VMware, diğer önemli bulguları aşağıda sıralıyor:
Çoklu bulut bir tercih değil, bir şart haline geldi
Ankete katılan şirketlerin çok büyük çoğunluğu (yüzde 95) çoklu bulut yaklaşımının kurumsal başarılarında kritik rol oynadığını, neredeyse yarısı da (yüzde 48) çoklu bulut yaklaşımını benimsemeyen şirketlerin başarısızlıkla karşılaşacağını söylüyor. Çoklu bulutu halihazırda benimseyen şirketler de finansal faydalarını almaya başladı. Ankete katılanların yüzde 90’ı çoklu bulutun gelirlerinde olumlu bir etkisi olduğunu ve yüzde 89’u da kârlılık oranlarında benzer olumlu bir etki gözlemlediklerini belirtiyor.
Genel bulut kullanımı artıyor ancak fazla her zaman daha iyi anlamına gelmiyor
Günümüzde şirketler ortalama 2,2 tane genel bulut kullanıyor ve önümüzdeki beş yıl içinde bu ortalamanın 2,8’e çıkması bekleniyor. Ancak çoklu bulutun uygun sayısını bulmak da çok önemli çünkü birden fazla bulut ortamını yönetmek de beraberinde karışıklık getiriyor ve yönetilemez hale sokabiliyor.
Şirketler çoklu bulutun potansiyelini açığa çıkartmanın yollarını arıyor
Çoklu bulutu kullanan şirketlerde görev alıp anketi cevaplayanların yüzde 89’u, kendi ortamlarıyla birlikte birden fazla genel bulutta çalışabilecek şekilde geliştirilen uygulamaları kullandıklarını söylüyor. Bu da uygulama geliştirme, DevOps ve/veya BT verimliliğini (yüzde 45) artırmalarını, yüzde 37’si de dayanıklılığını iyileştirmelerine katkı sağlıyor.
Çoklu bulut yaklaşımı şirketlerin verilerini olduğu yerde yönetmesine yardımcı oluyor
Şirketlerin dünyanın dört bir yanındaki müşterilerinden topladığı verilerin miktarı artıyor. Ulusal ve sektörel regülasyonlar da her geçen gün daha karmaşık hale geliyor. Bu da verilerin toplandığı ve saklandığı ülkedeki gizlilik yasalarına tabi olması anlamına gelen veri otonomluğunun önem sıralamasının üst kısımlarında yer almasına neden oluyor. Öyle ki ankete katılanların çok büyük çoğunluğu (yüzde 95) için bu önemli bir konu. Bu noktada çoklu bulut stratejileri şirketlerin bağımsız bulut sağlayıcılarıyla çalışmasına izin vererek, verileri olduğu yerde yönetmeyi ve korumayı kolaylaştırıyor.
Bulutu akıllı kullanan firmalar liderliği üstleniyor
Tüm faydasına rağmen çoklu bulut yolculuğu genellikle birtakım güçlüklerle birlikte geliyor. Bunların arasında siber güvenlik riski, yüzde 35 ile çoklu bulutla bağlantılı bir numaralı engel olarak öne çıkıyor. Bulut sayısı arttıkça daha fazla ve farklı yeteneklere de ihtiyaç oluşuyor. Şirketlerin yüzde 33’ü çoklu bulut stratejisini başarıyla uygulayabilmenin önündeki en büyük engelin şirket içi yetenek eksikliği olduğunu belirtiyor. Öte yandan bulutu akıllı kullandığı kabul edilen ve oranı da yüzde 19’a denk gelen şirketler rekabette öne çıkarak bu sorunları ortadan kaldırıyor ve bu yolculukta ilerleyenlere de yol gösteriyor. Bulutu akıllı kullanan bu şirketler, her uygulama için genel, sınır veya özel bulut arasından en iyi bulutu seçme özgürlüğüne sahip oluyor. Tek bir bulut sağlayıcısına bir yıldan uzun süren kontratlarla bağlı kalmıyor, bunun sonucunda yüksek maliyetlerle karşılaşmıyor ve verilerini kontrol etmelerini sağlayacak güce sahip oluyor.
VMware Kıdemli İş Çözümleri Stratejisti Töre Duman, “Çoklu bulut, günümüzün BT sistemlerinde büyük öneme sahip. Ancak beraberinde birtakım karmaşıklıkları da getiriyor. Şirketlerin ihtiyaçlarını da bulutu proaktif olarak belirliyor ve akıllı kullanma konseptimiz ve otonom bulut gibi yaklaşımlarımızla karmaşıklarının giderilmesine yardımcı oluyoruz. Tüm dünyada benimsediğimiz bu gibi yaklaşımlarımız, elde ettiğimiz gelirlerimize de yansıyor ve Türkiye’de Turkcell ve Hepsiburada gibi öncü şirketlerle gerçekleştirdiğimiz projelerimize de yansıyor” diyor.
Başarılı bir mali yılı geride bıraktıklarını söyleyen VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler, konuyla ilgili şunları söyledi: “Geride bıraktığımız mali yılımızda küresel gelirlerimizi yüzde 4 artırarak 13,35 milyar dolara ulaştırdık. Abonelik, SaaS ve lisans gelirlerimizin toplamı da bir önceki mali yıla kıyasla yüzde 8 artarak 6,85 milyar dolara ulaştı. Genel olarak sonuçlardan çok memnunuz. Bu sonuçlar çoklu bulut hizmetlerimizle birlikte şirketlere akıllı bulut yaklaşımıyla yardımcı olma konusundaki yeteneğimizi de yansıtıyor. İlerleyen dönemlerde başarılarımızı çok daha yukarıya taşıyacağız ve müşterilerimizle daha da yakından çalışarak yolculuklarının her adımında yanlarında olmaya devam edeceğiz.”
VMware Sovereign Cloud programına Türkiye’den katılan ilk bulut sağlayıcısı belli oldu
Turkcell’in kurumlara tek noktadan uçtan uca teknolojik çözümler sunduğu Dijital İş Servisleri şirketi, regüle edilen sektörlerde otonom dijital altyapıları sunmayı hedefleyen bulut sağlayıcılarının bir araya geldiği VMware Sovereign Cloud programına katıldı. VMware Sovereign Cloud programı kapsamında finans, sağlık ve kamu gibi sektörlerde faaliyet gösteren kullanıcıların hassas ve regülasyonlara tabi iş yükleri, güvenli ve regülasyonlarla uyumlu bulut çözümlerinde barınacak.
VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler, “Veri güvenliği olmadan verinin hakimiyetinden bahsetmek mümkün değil. Bunun için de bulut inovasyonundan taviz verilmemesi gerekiyor. Turkcell gibi VMware Sovereign Cloud programı katılımcıları, müşteri verilerinin değerinin açığa çıkma riskini azaltırken inovasyon yapmasına ve dijital dönüşümlerine devam etmesine yardımcı oluyor” dedi.
Hepsiburada gizli maliyetleri VMware ile ortadan kaldırdı
Son birkaç yılda büyük ölçüde vites artıran dijitalleşmeyle birlikte sanal sistemlerin sayıları da artık yüzler değil, binler seviyesine ulaşmış durumda. Fiziksel sunucular da yerini sanal sunuculara bırakıyor. Fiziksel sunucular, veri depolama üniteleri ve ağ ekipmanları yerini yeni nesil sanallaştırma sistemlerine bıraktı. Hepsiburada’yla gerçekleştirdiğimiz projelerimizde klasik mimarideki ürünlerin yerini yazılım tanımlı ve dağıtık mimarideki çözümler aldı. Devamında organize ettiğimiz eğitimlerle bu dönüşüm başarıyla tamamlandı.
Hepsiburada VMware ile gerçekleştirdiği proje sayesinde daha hesaplanabilir ve sürdürülebilir kapasite yönetimine sahip oldu ve bu sayede gizli maliyetleri en aza indiriyor. Sanallaştırma ve yazılım tanımlı ürünler için ilk yatırım maliyeti yüksek gibi gözükse de orta-uzun vadeli sahip olma maliyeti, azalan operasyonel maliyetler gibi faydalara da sahip oluyor.