Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Sema Bayrakdar, 1980 yılında Erzurum’da doğdu. Annesi ev hanımı, babası ilaç firmasında genel müdür olan Sema’nın çocukluk yılları ailevi meselelerden dolayı hem keyifli hem de zor geçti. Teyzesi tarafından şımartılarak, hediye ve çokça motive edici sözlerle güç depolayarak büyüyen Sema, her zaman çok başarılı bir öğrenci oldu. Sonrasında yani üniversiteye başlar başlamaz da yoğun bir öğrencilik ve sosyal insan profiline rağmen hem okulunu hem de yüksek lisans dönemlerini çok iyi derecelerle bitirdi.
“Üniversite 1’de coğrafya öğretmenimizin ‘Ne yapın edin, bir STK’ya üye olun’ çağrısıyla belediyeye gidip dernek isimlerini öğrendim. Türk Kadınlar Birliği’ne üye oldum ve kısa süre sonra da gençlik komisyonu başkanı oldum. 20’li yaşlarımda bir TRT spikeri edasıyla sempozyum sunmaya başladım. Türkçem ve diksiyonum için kendime daha fazla yatırım yaptığım bu yaşlarda 3 defa diksiyon kursuna gittim. İlk aldığım kurs yeterli olsa da çok eğlenceli olduğu için gitmeye devem ettim. Sonrasında piyasada asla yapılmamış olan bir esere imza atarak sesli diksiyon CD’si çıkardım. CD’mi çeşitli nedenlerle kitapçı gibi yerlere sunamadım ama liselere gidip müdürlerden izin alıp eğitim verme, hafta sonu kısa süreli kurs organizasyonu yapma planıyla öğrencilere yardımcı olmak istedim. Ancak daha ilk ziyaret ettiğim lisede müdür yardımcısının, ‘Bırak bu işleri, spiker mi yetiştireceğiz okulda?’ demesiyle hüsrana uğrayıp pes ettim.”
PEK ÇOK KURSA GİTTİ, SERTİFİKALAR ALDI
Sema Bayrakdar, üniversiteyi büyük bir şehirde okumak istiyordu. Gönlünde ise Radyo-TV bölümü vardı. Ancak annesi onun sadece eğitim fakültesine gitmesini istiyordu. Yaptığı tercihler doğrultusunda girmeye hak kazandığı, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler ve yan alanı Türkçe öğretmenliği bölümünü 2003 yılında bitirdi. Aynı yıl başladığı ve vazgeçmediği Radyo-TV bölümü için de aynı üniversitenin halka ilişkiler fakültesinde yüksek lisans yaptı. Bu arada ilginç kurslara katılıp vaktini dış dünyada olup bitenleri öğrenmekle geçirdi. Bunun yanı sıra bankacılık kursu, Avrupa hibe programları kursu gibi etkinliklerde bulundu, pek çok yerden sertifika aldı.
‘2 YIL KALIP DÖNERİZ’ DEDİ, HAYATI DEĞİŞTİ
2006 yılı ise Sema için bir dönüm noktasıydı. TRT Erzurum Radyosu’nda staja kabul edildi. Bu durum onun yaklaşık 6 ay boyunca orada gözlem yapma ve bildiklerini tekrar etme fırsatıyla harika zamanlar geçirmesini sağladı. 26 yaşındayken geç kaldığı baskısıyla evlenme kararı aldı. Tam da bu sırada ona Amerika gibi macera dolu bir serüven adresi sunuldu. Hemen bu teklifi kabul eden Sema Bayrakdar, “2 yıl kalıp döneriz” planları yaparken hayatın akışında, gönüllü faaliyetler ve işlerle meşgul bir hayat yaşayıp Amerikalılara hizmet etmeye başladı. Sema o günleri şöyle anlatıyor: “Türk insanı gerçekten vefa hücrelerine sahip, bünyesinde ve hayatını sürdüğü yerlerde tıpkı Atatürk’ten duyarak büyüdüğümüz ‘Türk insanı çalışkandır, zekidir, milli benliğini bulmuş milletler başka milletlerin avı olmayacaktır’ sözleriyle temsil noktasında bir gayrete tutuştum. Bu aslında sadece benim değil, etrafımda olan Türk komünitesinin de yurt dışında yaşama gayelerinden biriydi.”
HEM TÜRK HEM AMERİKAN RESTORANLARINI TANITIYOR
Sema, Amerika’ya geldiği daha ilk yıl pasta ve yemek yapıp satmaya başladı. Vize türü çalışmasına engeldi ama harçlık kazanmak için ürünlerini satacak birileri buldu. Bunu daha ciddi bir iş olarak yapıp sosyal medyaya açıldı. Sonrasında da 4.5 yıl önce Amerika’ya gelen Türk sayısında artış olduğu için yerli insanlar hariç, Türklere yardımcı olmak adına yüzünü onlara çevirmeye başladı. “Amerika’yı Keşif” sayfasını tamamen Türk halkına hizmet etmek için açtığını aktaran Sema Bayrakdar, “Sayfamda alanının uzmanı kişilerle canlı yayınlar yapıp, seyahatlerimden öğrendiklerimi, Amerika kültüründe olan bitenleri, market ürünlerini, hem Türk hem Amerika restoranlarını insanlara tanıtıyorum. Dolu dolu bir sayfa diye nitelendirilen hesabımda kendi tecrübelerim, şahsi hayatım ve çok az da aile hayatım yer alıyor” dedi.
“Bir eczane teknisyeniyim, Türkçe öğretmeniyim, butik pastacıyım ve ara sıra tanıtımlar dolayısıyla da kazanç yapan bir sosyal medya temsilcisi olarak hayatıma devam ediyorum. Tanıştığım Amerikalıları evime davet ediyor, Türk kahvesi, baklavası workshopları düzenliyorum. Komşu etkinlikleri yapıp yine kimliğimle insanlara sunumlar hazırlıyorum. Maalesef her aktivitemi sosyal medyada paylaşacak vakit bulamıyorum ama uzun zamandır beni takip eden insanların her zaman iltifatları ve övünç sözleriyle müteşekkir yaşıyorum. Entellektüel, saygın, dünyanın her tarafında yaşayan çok harika insanlardan oluşan organik bir takipçi listem var. Türk kültürünü nasıl yaşattığımı onlara göstermek beni mutlu ediyor.”
EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR MEKÂN AÇMAYI PLANI VAR
Chicago’daki Türk topluluğu için rehber haline gelen, kültürlerarasında köprü kuran ve zorluklar karşısında pes etmeyen Sema Bayrakdar, geleceğe yönelik planlarını ise şöyle anlatıyor: “Başarılı Türkleri sayfamda tanıtarak komünitemizde değerli insanlar olduğunu göstermek, Amerika’daki hayatın zevkli ve işe yarar taraflarını tanıtıp özellikle yeni gelenlere rehber olmak, zaman zaman kendi hayatımdan örnekler eklemek, bazen magazin videoları yapıp değişiklik yapmak planlarım arasında. Çok ileride de Amerika’da 31 eyalet gezmeme rağmen hiçbir yerde görmediğim, belki dünyada başka yerde de olmayan ‘kahve’ üzerine kurulu bir mekân açmak istiyorum. ‘Kahve ile ilgili nasıl bir mekân olabilir ki bir kafedir’ diye düşünüyor insan ama planımı sır gibi saklıyorum. Farklı konsepte sahip bir mekân hayal ediyorum. Duyması şaşırtıcı olmayacak ufak bir tüyo verebilirim. Türkçe ve Türk kültüründen bir şeyler olacak bu mekânda ama Türk kahvesi mekânı olmayacak.”