AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı bugün resmen açıklanıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul adayı ise geçtiğimiz günlerde açıklanmıştı. İrili ufaklı diğer partilerin İstanbul adayları da kamuoyunun önüne çıkıyor.
Böylece, İstanbul’un yerel yönetim sürecinin önemli bir dönemeci daha yaklaşıyor.
İstanbul’un mahalli idare tarihi ise sadece Türkiye için değil, dünya ölçeğinde de çok eski zamanlara uzanıyor.
İstanbul, 501’inci başkanına hazırlanıyor
İstanbul; fethedilişinin 571’inci yıldönümüne iki ay kala yapılacak 2024 yerel seçimleriyle bir kez daha belediyecilik alanındaki yöneticisiyle tanışacak. Böylece, fethin ardından Fatih Sultan Mehmet’in 30 Mayıs 1453’te hem Kadı hem de İstanbul Belediye Başkanı olarak görevlendirdiği Hızır Bey Çelebi’den bu yana İstanbul’un belediyecilik alanındaki yöneticilerine yeni bir isim daha eklenirken, İstanbul 501’inci başkanını seçmiş olacak.
Devleti döneminde İstanbul’un yerel yönetimi, Tanzimat Fermanına kadar Kadıların sorumluluğundaydı. Kadılar, şehircilikle ilgili işleri Muhtesip, Subaşı ve Mimar Ağa unvanlı görevliler aracılığıyla yürütüyordu. Hızırbey Çelebi’den başlamak üzere bugüne kadar şehrin yönetiminde 422 Kadı, 51 Şehremini, 27 de Belediye Başkanı olmak üzere tam 500 yönetici görev aldı.
İlk Batı tipi belediye Beyoğlu’nda kuruldu
İstanbul; fetihten sonra uzun asırlar boyunca, iktidar merkezi Dersaadet ile Üsküdar, Galata ve Eyüp’ten oluşan (Bilâd-ı Selâse) dört ilçe üzerinden yönetilmişti. Kırk şubeye ayrılan bu dört ilçeyi Başkan sıfatıyla “İstanbul Efendisi” (Kadısı) idare ediyordu. Kadı, doğrudan Sadrazam’a bağlıydı.
Tanzimat’la birlikte Batı’nın, özellikle de Fransa’nın Osmanlı’daki siyasi ve bürokratik etkisi, yerel yönetim alanında da görülmüştü. Bu doğrultuda, İstanbul’da belediye faaliyetlerini gerçekleştirecek Şehremaneti idaresi 13 Haziran 1855’te kurulmuştu. İlk Şehremini ise Pepe Salih Paşa olmuştu.
Bu yapılanma, dönemin kimi uluslararası gelişmelerinden bağımsız değildi. Araştırma Görevlisi Betül Argunhan’ın Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından yayımlanan “Kırıkkale Hukuk Mecmuası”nın Nisan 2022 sayısında kaleme aldığı “İstanbul Şehremaneti” başlıklı makalede dile getirdiğine göre, o dönemde İngiltere, Fransa ve İtalya, Osmanlı Devleti’yle birlikte Kırım Savaşı’nda Rusya’ya karşı bir ittifak oluşturmuş, bu ittifakın stratejik merkezi de Galata-Beyoğlu olmuştu. Bölgede zaten yoğun olan yabancı nüfus; Avrupalı asker, diplomat, gazeteci, sağlık görevlisi ve sair alanlardan yeni gelenlerle birlikte daha da artmıştı.
Ancak buralarda yaşamaya başlayan Batılılar, İstanbul’u köhne buluyor, Avrupa basınında sık sık Osmanlı başkentinde modern bir belediyeciliğin olmadığından bahseden yazılar çıkıyordu.
Fransız şair Theopile Gautier, 1864 yılında İstanbul hakkında, “Yürüyecek kaldırım, binecek araba, rahat edecek otel, yemek yiyecek lokanta ve muhatarasız (tehlikesiz) gezilecek sokak olsa, tabiatın rayegân (pek bol) kaldığı letafet-i (güzel) manzara ve havasından bir seyyah müstefit (istifade etmek) olabilir.” diye yazmıştı.
Bire bir Paris belediyeciliği örnek alındı
Yeni düzenlemede bariz bir Fransa etkisi vardı. O kadar ki, Paris’te şehrin en gelişmiş yerel yönetim birimi olan Altıncı Daire (Sixième Arrondissement) yapılanması, aynı isim ve düzenlemeyle Galata-Beyoğlu’na taşınmıştı. “Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi”nin Genel Koordinatörü, akademisyen Zafer Toprak, kaleme aldığı “Altıncı Daire-i Belediye” maddesinde; Altıncı Daire’nin bu semtte faaliyete geçmesinin, idaredeki isimlerin “Batı özlemi”yle bölgedeki yabancı ülke elçiliklerinde çalışanlar, değişik ülkelerden yabancı iş sahipleri, levantenler ile sair azınlıkları belediyecilik hizmetlerinden daha etkili bir şekilde yararlandırma amacıyla yapıldığını belirtmişti. Osmanlı yönetimindeki kimi isimler, bir yandan Batılı çevrelerin beğenisine uygun düzenlemeler yapmaya diğer yandan da Batı tarzı yaşama meyilli “Osmanlı burjuvazisi” için “Avrupa taklidi” bir ortam hazırlamaya özen gösteriyordu.
Osmanlı döneminin son Şehrameneti ise Mehmet Ziyaeddin Bey’di. 13 Nisan 1923’te görevi sonlanan Mehmet Ziyaeddin Bey’in ardından 15 Nisan 1923’te Cumhuriyet döneminin ilk Şehremini Ali Haydar Yuluğ göreve başlamıştı. İlerleyen süreçte, Şehremaneti Dahiliye Nezareti’ne bağlanmış, 1930 yılında ise 1580 sayılı Belediye Kanunu ile yetkileri İstanbul Valiliği ile birleşik hale getirilmiş olan İstanbul Belediyesi’ne verilmişti.
14 Ekim 1930’daki yerel seçimlerin ardından; İstanbul Umumi Meclisi, Vali ve Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ tarafından 6 Kasım 1930’da açılmıştı. Tek parti döneminde ömrü çok kısa süren muhalefet partisi, Serbest Cumhuriyet Fırkası da bu seçimlere katılmış ancak seçmen sadece belediye meclis üyelerini seçebilmişti. Demokrat Parti döneminde ise 1 Mart 1956 itibarıyla valilik ile belediye ayrılacaktı.
Darbeciler 2,5 yılda 7 belediye başkanı atadı
27 Mayıs 1960 darbesinin ardından, askeri yönetim şehrin idaresinde bir türlü istikrarı sağlayamamıştı. Yerelde de demokratik mekanizmaları ortadan kaldıran yönetim, 10 Haziran 1960 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla belediye başkanlarının görevlerine son vererek, atama yoluyla başkanlar getirilmesini kararlaştırmıştı.
Ancak dikta idaresi içindeki, kendi adamını başkanlık koltuğuna oturtma çekişmesinden dolayı, atadıkları başkanı birkaç ay içinde gene kendileri görevden alıyorlardı. Öyle ki, 2,5 yılda tam 7 başkan değişmişti.
CHP, ilk seçimde sandıkta kazanamayınca itirazla kazandı
İstanbul Belediye Başkanı’nın ilk kez doğrudan halk tarafından seçilmesi ise 17 Kasım 1963’te yapılan yerel seçimlerle başlamıştı. Bu seçimlerde Adalet Partisi adayı Nuri Erdoğan yüzde 37,9 oy oranıyla belediye başkanlığını kazanmıştı. CHP adayı Haşim İşcan ise yüzde 31,8’lik bir oy oranına ulaşabilmişti.
Adalet Partisi adayı seçimi kazanmasına rağmen, CHP’nin yargıya yaptığı itiraz sonucu Nuri Erdoğan’ın başkanlığı iptal edilmiş, CHP’nin adayı Haşim İşcan bu kararla göreve başlamıştı.
Yerel yönetimlerde Büyükşehir Belediyesi düzenlemesi ise ANAP döneminde çıkartılan 3030 Sayılı Yasa ile yapılmıştı. İstanbul’un ilk Büyükşehir Belediye Başkanı da 26 Mart 1984 tarihinde yapılan seçimlerin sonucunda Başbakan Turgut Özal’ın Genel Başkanlığını yürüttüğü Anavatan Partisi’nden Bedrettin Dalan olmuştu.