Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin önemli hububat merkezlerinden Mardin’in büyük bir bölümünde mısır hasadını tamamlayan çiftçilerin, makarnalık ve ekmeklik buğday ekimi başladı. Hummalı mesainin sürdüğü bereketli topraklarda çiftçilerin yüksek verim alması ve girdi maliyetlerinin düşmesi konusunda Mardin Artuklu Üniversitesi Kızıltepe Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Doğan tavsiyelerde bulundu.
“Toprak üzerindeki bitki atıklarının yakılmaması gerekir”
Yaklaşık 2,5 milyon hektarda ekim hazırlığının olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Yusuf Doğan, ekim mesaine başlayan çiftçilerin hasat öncesi ve sonrasında dikkat etmesi gereken konulara değindi.
Prof. Dr. Doğan, toprak ve tohum yatağı hazırlığının hem girdi maliyetinin düşürülmesi hem de koruyucu önlem açısından önemli olduğunu söyledi. Mısır hasadının ardından anız yakılmaması gerektiğini dile getiren Doğan, “600 bin dekarlık mısır ekimi var ve bunların bir kısmı hasat edilmeye başlandı. Diğer kalan mısırlar da hasat edildikten sonra toprak üzerinde bulunan bitki atıklarının yakma yoluyla değil, goble disk yoluyla parçalanarak toprağa karıştırılması gerekmektedir. Biz bunu niçin öneriyoruz? Hem mevcut topraktaki organik madde miktarı artsın hem de toprak düzeyinde anızlar birikimini sağlayalım ki rüzgar erozyona karşı toprak bir yerden bir yere taşınmamış olsun. Diğer önemli bir nokta ise yine yağan yağışlarla beraber toprak yüzeyindeki anızlardan dolayı suyun daha fazla infitır olması açısından toprağın işlenmesi bizim için oldukça önemlidir” dedi.
Tarlanın doğru sürülmediği zaman toprak kaybına neden olacağını kaydeden Prof. Dr. Doğan, “Özellikle kuru tarımın yapıldığı alanlarda nem problemi olduğundan dolayı toprağı yüzde sürmemiz gerekmektedir. Eğer toprak alt üst sürüldüğü zaman bahsettiğimiz gibi erozyon ve suya bağlı olarak topraklar kayıpları olacaktır. Kuru tarımın yapıldığı alanlarda kesinlikle toprağın anızlı bir şekilde bırakılması ve toprağın alttan işlenmesini gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
“Toprak analizi şart”
Fazla gübre kullanımının toprağın çoraklaşma ve kaybına neden olduğunu belirten Prof. Dr. Doğan “Kaliteli bir ürün elde edilmesi için gübre miktarı olmazsa olmamızdır. Bölgede ne yazık ki gübre fazla atılmakta ve toprakların ileriki dönemde çoraklaşmasına ve kayıplarına neden olmaktadır. Buğday ekimi yapacak çiftçilerimiz vermesi gereken miktarları göz önünde bulundurması gerekiyor. Ondan önce toprak analizi şart. Toprak analizi yaptıktan sonra hangi ürünü ekecekse ona göre bir gübreleme planlı çizip uygulanması yapılması gerekiyor. Buğday ekimi yapılacaksa saf olarak 12 ile 14 kilogram arasında bir azot 4 ile 6 kilogram arasında bir fosfor gübrelenmesi yapılması gerekiyor. Yine bir besin elementi olarak çinkonun verilmesi hem verim hem de kalite açısından önemlidir. Atılacak çinko miktarı ise 2 ila 3 kilo saf olarak hesaplandığı zaman toprağa verilmesi ileriki dönemlerde hem verim hem de kalite açısından olumlu sonuçların alınacağını çiftçi arkadaşlarımız görebilecektir” diye konuştu.
“Tohum, gübre miktarı uyumlu olmalı”
Sertifikalı tohum kullanımının verimde artışı beraberinde getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Doğan, “Sertifikalı tohum kullanıldığı zaman ortalama yüzde 30 oranında bir verim artışına sebep verir. Çünkü sertifikalı tohumda çimlenme gücü ve safiyet oranı yüksek olduğu için atılacak tohum miktarı ona göre düşmektedir. 1 metrekarede ortalama 500 tohum gelecek şekilde dekara 18-20 kilogram tohum özellikle buğday için önerebiliriz. Fazla verildiği zaman ne gibi sıkıntılar ortaya çıkar? Bu da ileriki dönemlerde metrekaredeki bitki sayısı arttığı için hastalıklara davetiye çıkarmış olur ve rüzgarla geldiği zaman bitkilerde yakma meydana gelir. Biz bunu bölgede tahılda oldukça net bir şekilde görebiliyoruz.
Metrekarede fazla bitki varsa ve gübre fazla verdiği zaman bitkide yakma olur ve hasada zorlaşma meydana geliyor. Bu da verimde ciddi kayıplara neden oluyor. Ondan dolayı atılacağımız gübre miktarı ile tohum miktarı uyumlu olması gerekmektedir. Bölgemizde karşılaştığımız problemlerden biri de buğday ekiminde fazla su verilmesidir. Genel anlamda yıllık yağış yeterli olduğu zaman 2 sefer su verilmesi yeterli olur. Bu da daha çok sapa kalkma dönemi çiçekleme öncesi veya dolum döneminde sulama yapılırsa verim ve kalite açısından olumlu sonuçlar elde edebiliriz. Buna da dikkat etmemiz gerekiyor.”