Tam da futbolumuzu zehirleyip hastane, hapishane, mahkeme kapılarına düşürmüştük ki…
Tam da rekabet çirkinleşmiş, güven paspas, adalet asal gaz olmuş, küfürler tekmelere yumruklara dönmüştü ki…
Yine Atatürk yetişti.Sözleri ve gözleri yetti… Umudu kesmek üzere olduğumuz kardeşlik dayanışma milli şuur meziyetlerimizi, gizlendikleri kalbimizin köşesinden buldu çıkardı.
Ellerimize bıraktı. “Top oynarken bunları unutmayın” dedi.
Suudlar sadece vesile…
İstediği kadar parası olsun, hiçbir ulus tarihi geriye saramaz. Gün gelir insan hakları ve özgürlük onları paket yapar. Petrole dayanıp becerseler bile 85 yıl geride sağ salim bir Atatürk var; unutmasınlar.
Onların bilmediği bizim genlerimizde var.
Ne mutlu bize… “Türküm” diyene.
Düşünün bakalım, hangi kulübün taraftarı Süper Kupa’yı kazandığında şu andan daha mutlu olabilirdi?Hangi kulüp şu anın gururunu Süper Kupa’ya sarıldığında yaşayabilirdi?
Tarihin ve ulusun beklediğini yaptılar, çifte kahraman olarak yurda döndüler Fenerbahçe ile Galatasaray.
Sadece halkımız değil hemen her kulübümüz onları kucakladı bağrına bastı. En koyu rekabet içindekiler bile statlarını kalplerini açtı. Bir ülke bundan daha çok ne bekleyebilir futboldan, kulüplerinden, futbolcularından?
Keşke “iyi niyet ve atılan imzalar riayet” için, para hesabı yaparak “ailesinin” yanında olmaktansa “uzlaştırıcı” olmaya soyunmasaydı, dımdızlak ve yalnız kalmasaydı Federasyon.
Yöneticilik rutinin çarkını döndürmekle bitmez, kritik zamanlarda tarihi kararlar verebilmek yeteneğidir aynı zamanda.
Fenerbahçe ve Galatasaray’ı yönetenler gibi…
Anında Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yanında durup stadını açan Beşiktaş’ın Trabzonspor’un başındakiler ve onlara aşıklar gibi.
Samsun’dan Diyarbakır’a, Riyad’daki milli protestoya imza atanlar gibi.
Tarifsiz gurur içindeyiz berbat bir yılın son günleri.
Futbolu hastane, hapishane, mahkeme kapılarına taşıdığımız “çöküş” yılının bitmesine iki gün kala, duyguda, sevgide kardeşlikte ve dayanışmada buluşabilmemiz adeta bir mucize.
Hayır… “Hep böyle kalın” temennisi, olmayacak duaya aminden farksız olur. Bu işin rekabeti var, çekişmesi var, yarışı var.
Sadece futbolun yüzü kızaran 2023’un “mutlu sonunu” unutmasınlar yeter. Önlerine yeni bir kriz, yeni bir çıkar çatışması geldiğinde hatırlayıp biraz frene bassınlar. Olmazsa, Anıtkabir’e kadar uzansınlar.
O kadar.
Biz unutmayız ama bir de ara sıra şu günleri hatırlatacak minik jest ve mimikler olsa, yeter de artar hepimize.