Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgedeki üreticilerin sorunlarını ve ihtiyaçlarını, tarımsal üretimin durumunu ve yapılması gerekenler hakkında değerlendirmelerde bulundu. Başkan Bayraktar, meydana gelen depremin on binlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine, yüz bini aşkın vatandaşın yaralanmasına ve evsiz kalmasına neden olduğunu belirterek, “Özellikle, Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’da daha yıkıcı bir afet haline gelen depremden şehir ve ilçe merkezlerindeki insanlarımız kadar kırsal kesimde yaşayan insanlarımız da etkilendi. Devletimiz ve milletimiz el birliğiyle depremin etkilerini hafifletmeye çalışıyor. Dayanışma ve yardımlarla sağ kalanların yaşama bağlanmasına, yaralıların iyileştirilmesine çalışılıyor. Bu vesileyle bir kez daha vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır ve başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum. Depremzedelere yardım hususunda elinden geleni esirgemeyen aziz milletimize, kamu kurum ve kuruluş temsilcilerine, sivil toplum örgütlerine ve yardıma koşan ülkelere teşekkürü bir borç biliyorum. Devletimizin bölge ve zarar gören vatandaşlarımız için yaptığı çalışmalara, milletimizin seferberlik bilinciyle katılıp tek yürek olması ülkemizin birlik ve beraberlik içinde neler yapabileceğini bir kez daha ortaya koymuştur” diye konuştu.
Bölge’de TZOB faaliyetleri
Başkan Bayraktar, TZOB olarak bölgede depremin ilk saatlerinden itibaren Ziraat Odalarının katkılarıyla depremzedelerin yardımına koştuklarını ifade ederek, “Başta vatandaşlarımıza gıda ve hayvanlara yem olmak üzere barınma, ısınma gibi en temel ve acil ihtiyaçları sağlamak amacıyla 752 Odamızı harekete geçirdik. Odalarımız bu hususta canla başla çalıştılar, çalışmaya da devam ediyorlar. Zararların tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için bölge ziyaretlerinde bulunarak üreticilerimizin sorunlarını yerinde gördük, sıkıntılarını kendilerinden dinledik. Ziraat Odalarımız felaketin ilk anlarından itibaren topladıkları yardımları kendi imkânları ve AFAD aracılığıyla afet bölgelerine sevk ediyor” dedi.
“Yumuşak zemin felaketin boyutunu arttırmıştır”
Bayraktar, medyana gelen depremde yapıların tarım alanlarının yumuşak zemini üzerine yapılmış olmasının sonucu olarak büyük bir yıkım oluştuğunu belirterek, “Deprem bölgesinde tarım alanlarının imara açılması sorunu vardır. Tarımsal üretim için bulunmaz değerde olan bu toprakların inşaata açılması ve bu yolla yok edilmesi, ülkenin gıda güvenliğini tehlikeye atarken bu topraklar üzerindeki güvensiz yapılaşma, insanlarımızı evsiz barksız bırakmış, binlerce insanımızın canına mal olmuştur. Çürük binalar ve tarım alanlarının yumuşak zemini, felaketin boyutunu arttırmıştır. İllerdeki Toprak Kurulları verimli arazilerin imara açılması konusunda daha dikkatli olmalı, kamu yararı maddesi suistimal edilmemelidir. Birçok ilde Toprak Kurullarına çiftçi temsilcisinin çağrılmaması imara açılmayı kolaylaştırıyor. Toprağın sahibi çiftçi temsilcilerinin Toprak Kurullarında bulunması zorunlu olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Bölgenin tarımsal üretim potansiyel yüksek
TZOB Başkanı Bayraktar, Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 9,1’i, tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın ise yüzde 15,1’i afet bölgesinden karşılandığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2022 yılında 23,8 milyon hektar tarım alanının 3,8 milyon hektarı 11 ilimizde bulunuyor ve bu toplam tarım alanlarımızın yüzde 16,1’ine tekabül ediyor. TÜİK verilerine göre 2021 yılında ülkemizin nebati üretim değeri 306,3 milyar iken bölgenin bu değere katkısı 64,1 milyar lira ile yüzde 20,9 gibi bir oranla toplam nebati üretim değerinin beşte birinden fazlasına karşılık geliyor. Bölgede büyükbaş hayvan sayısı Türkiye toplam sığır varlığının yüzde 12’sini ve küçükbaş hayvan varlığının yüzde 18’ini teşkil ediyor. TÜİK verilerine göre 2020 yılında ülkemizin hayvansal üretim değeri 108,5 milyar lirayken bölgenin bu değere katkısı 7,3 milyar lira ile yüzde 6,7 gibi azımsanmayacak bir orana sahiptir. Bölge, ülkemizin 238,7 milyar liralık canlı hayvan değerinde ise yüzde 13,2’lik bir hacmi barındırıyor.
Bölge Türkiye’de üretilen temel tarımsal ürünlerin önemli bir bölümüne ev sahipliği yapmaktadır. Ülkemizde Antep fıstığının yüzde 82,7’si, pamuğun yüzde 72,7’si, narenciyenin yüzde 57,5’i, mısır ve bademin yüzde 33’ü, buğdayın yüzde 19’u ve zeytinin yüzde 16’sı bölgede üretiliyor. Depremden en fazla zarar gören illerden Hatay, Türkiye pamuk üretiminin yüzde 8,6’sını tek başına sağlıyor. Hatay, mısırda Türkiye üretiminin yüzde 2’sini üretirken, Kahramanmaraş’tan yüzde 3’ü temin ediliyor. Türkiye badem üretiminin yüzde 33’ünün sağlandığı bölgede, bu üretimin yüzde 17,8’i Adıyaman’dan karşılanmaktadır. Bölge, Türkiye Antep fıstığı üretiminden yüzde 82,7 pay alırken, Gaziantep üretimin yüzde 23,4’ünü, Adıyaman ise yüzde 11,3’ünü karşılıyor. Bölge Türkiye narenciye üretiminin yüzde 57,5’ini sağlarken, Hatay bu üretimin yüzde 20,8’ini tek başına gerçekleştiriyor. Zeytin üretiminde Türkiye’nin yüzde 16’sını gerçekleştiren bölgede Hatay, Türkiye zeytin üretiminden yüzde 4 pay alıyor. Ayrıca depremden etkilenen 11 ilimiz tarım istihdamında da önemli bir yere sahiptir.”
Tarımsal açıdan sorunlar ve yapılması gerekenler
Başkan Bayraktar, bölgedeki çiftçilerin köyünü, tarlasını ve üretimini terk etmesinin muhakkak önlenmesi gerektiğini söyledi. Bayraktar, bölgede üretimin azalmasını ülke genelinde gıda fiyatlarını artıracağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ayrıca tarım sektörünün küçülmesine neden olur. Bölgede yıkımın etkileri sıcaklığını korurken, özellikle ahırların, ağılların, hayvan barınaklarının yıkılması buradaki hayvanlara ve dolayısıyla üreticilerimize zarar verdi. Tarımsal açıdan acil ve öncelikli yapılması gerekenlerin başında, açıkta kalan hayvanlara barınak temin etmek, onların yemini, suyunu ve elektriğini karşılamak, veterinerlik hizmetleri gibi diğer işlere öncelik vermek geliyor. Hayvanların yok pahasına elden çıkarılmasını önlemek için devlet kurumları Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), Et ve Süt Kurumu bu konuda daha etkin çalışmalıdır. Çiftçilerimizin enkaz altında kalan makine ve ekipmanları zarar gördüğü için bu konuda da destek verilmelidir. Zarar gören çiftçilerimizin tarımsal faaliyetlerinin olmazsa olmazı olan makine ve ekipmanları derhal yenilenmeli, bölgedeki üreticilerimiz kırsal kalkınma ve yatırım desteklerinden öncelikli yararlandırılmalıdır. Gerekirse belirli yerlerde makine parkları kurulmalı, bir organizasyon dahilinde üreticilerin makine ve ekipman kullanımı sağlanmalıdır. Köylere özellikle kış şartlarında ulaşımın zor olduğu ve depremin bölgesel olarak büyüklüğü dikkate alındığında bu durum önemli bir dezavantaj teşkil ediyor. İnsanlara gıda ve hayvanlara yem temini hususunda sıkıntılar yaşanıyor. Bu konuda çalışmalar hızlandırılmalıdır. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ellerindeki arpa ve diğer yemleri bölgeye sevk etmeye devam etmelidir. Elektrik sistemleri, barajlar, kanallar, sulama sistemleri, içme suyu ve yol gibi zarar gören altyapının onarılması büyük önem taşıyor. Özellikle tarımsal sulama mevsimi yaklaştığından üreticilerin mağdur olmaması gerekiyor. Devlet Su İşleri (DSİ) bu konuda gerekli tedbirleri almalı, üreticilerin su sıkıntısına girmesini önlemelidir.”