Türkiye’de 40’a yakın seri katil var! ‘Elini kolunu sallayarak gezdi, anlamak mümkün değil’

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Genellikle çevrelerine zararsız gibi görünen, hatta içlerinden bazıları bebek yüzlü dahi olabilen seri katiller tarih boyunca birçok kez araştırma konusu oldu. Genellikle çocukluk dönemi problemli geçen kişilerden oluşan seri katillerin cinsiyeti çoğunlukla erkek olsa da herkesin kanını donduran cinayetlere imza atanlar arasında kadınlar da yer alabiliyor. Ayrıca seri katillerin hep ABD’de ya da Avrupa’da ortaya çıktığı yönündeki inanç da aslında gerçeği yansıtmıyor. Türkiye’deki seri cinayetler ilk olarak Osmanlı’nın son dönemlerinde Hristo Anastadiyadis Ahilya ile gündeme geldi ve bu sayı daha sonra katlanarak arttı. Hatta Türkiye’deki seri katillerle ilgili yapılan açıklamalar arasında en çarpıcı olanlardan biri ise FBI tarafından yapılan “Türkiye’de ortalama 30 ila 40 seri katil elini kolunu sallaya sallaya dışarıda geziyor” tahmini oldu. Peki Türkiye’deki seri katillere dair neler biliyoruz? Kaleme aldığı ‘Türk Seri Katiller’ kitabında 1960’lardan bugüne Türkiye’deki seri katilleri ve seri cinayetlerin karanlık noktalarına temas eden gazeteci yazar Sevinç Yavuz çarpıcı bilgiler paylaştı.

‘SERİ KATİL İLE KURBAN ARASINDA HİÇBİR BAĞ OLMAYABİLİR’

Gazeteci Sevinç Yavuz, seri katil kavramının günümüzde Türkiye’de aslında yeni yeni kullanılmaya başlandığına dikkat çekti. Seri katillerin öldürme eylemini sürekli olarak tekrarladığını hatırlatan Yavuz, bir seri katili seri katil yapan şeyleri ve kurbanlarını nasıl seçtiklerine ise şöyle açıklık getirdi:

“Seri katil kavramı aslında insanlık kadar eski bir olgu. Bu sebeple bir tasnif gerekiyor. 30 günden uzun sürede en az 3 cinayet işleyen insanlar, FBI ve ruh bilimcilere göre kurbanları sıklıkla aynı kurgu ve şekilde öldüren, eylemlerinin benzerlik taşıdığı insanlar seri katil olarak adlandırılıyor. Psikoz seri katiller, sosyal saldırgan, organize olmayan asosyal saldırganlar, görev düşkünü, zevk düşkünü ya da az rastlanan yamyam katiller gibi çeşitli katiller var. Seri katilleri yakalamak diğer katilleri yakalamaktan çok daha zor. Çünkü cinayet sebepleri ülkeden ülkeye değişiyor ve cinayet işleme sebepleri birtakım motivasyonlara bağlı. Çoğunlukla kurbanlar ile katiller arasında bir bağ oluyor. Ancak seri katiller böyle değil. Seri katil, kilolu kadınlardan ya da örneğin Ayşelerden hoşlanmıyor. Sadece onun bildiği sebepten kurban ilgi alanına girebiliyor. Yani bir seri katil ve kurbanı arasında katillerin aksine hiçbir bağ olmayabilir. Bu nedenle seri katilleri yakalamak için normal cinayet motivasyonları ya da cinayet işleme sebeplerinden başka şeylere de bakmak gerekiyor.”

‘YAKALANMASI İÇİN EN ÖNEMLİ ŞEY OLAY YERİ İNCELEME’

Peki seri katil sayısını tahmin edebiliyorsak neden yakalayamıyoruz? “Bir şeyi görmek için önce bakmak gerekiyor. Bakmak yetmez bakan gözün (güvenlik güçleri, olay yeri inceleme vs.) o konuda uzman olması gerekiyor” diyen Sevinç Yavuz, seri katillerin yakalanması için en önemli noktanın olay yeri olduğunun altını çizerek şu sözlerle ABD’den örnek verdi:

“ABD’yi düşünün. Seri katillerin peşinde olan polisler, dedektifler ya da konuda uzman kişiler bütün o güvenlik güçlerinin içinde çok önemli bir yer kaplıyor. Doğal olarak buna geniş bir uzmanlık ve kaynak sağlanıyor. Aslında seri katillerin yakalanabilmesinin en temel şartı olay yeri inceleme. Kendilerini en çok burada belli ediyorlar. Çünkü mutlaka kurbanda bir iz ya da kurbanı bıraktığı yerde bir sahneleme, kurbandan bir şey alma anı o. Yani aslında seri katilleri yakalamak için tek şansınız olay yerindeki ilk inceleme. Türkiye’de de olay yeri incelemesi son yıllarda çok gelişti.”

‘ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYA SALLAYA GEZDİLER’

Yavuz, seri katil kavramının geç yerleştiği Türkiye’de “Bizde seri katil yok” algısının yaygın olduğunu ifade etti. Yavuz ayrıca ülkemizde ortalama seri katil sayısının nasıl hesaplandığını da anlattı:

“İkisi yakalanamamış 23’ü yakalanmış ya da ölmüş 25 katili anlattım daha önce kitabımda. Uluslararası kriter ve istatistiklere göre nüfus ve coğrafya oranlandığında Türkiye aşağı yukarı Almanya’ya benziyor. 30 ila 40 tane hiç yakalanamamış, hatta tespit edilememiş, işlediği cinayetlerin seri cinayet oluğu da bulunamamış seri katilin elini kolunu sallaya sallaya gezdiğine inanıyoruz. Ancak biz seri katil kavramıyla yeni tanışmış bir ülkeyiz. Çünkü onları geçen yüzyılın sonlarında ve bu yüzyılda cani ve canavar şeklinde tanımlardık. Çumra canavarı, Kasımpaşa canavarı gibi. Seri katil kavramı da çok geç yerleşti. Hâlbuki hep varlardı, varlar ve var olmaya devam edecekler. Çünkü hiçbir coğrafya, ulus, milliyet ya da kültür, seri katillerden azade değil. Türkiye’de seri katil yok inanışı var. Ama neden olmasın? Güney Afrika’da, Tanzanya’da, Rusya’da, ABD’de, Almanya’da, İngiltere’de var.”

‘DIŞ GÖRÜNÜŞLERİ SERİ KATİLLERİ ELE VERMEZ’

Bir seri katili dış görünüşünden ya da hal ve hareketlerinden tanıyabilmemiz mümkün mü? Sevinç Yavuz’a göre bu sorunun cevabı ‘Hayır’.“Seri katillerin hemen hemen hepsinde çocukluk travması, taciz, tecavüz, şiddet, istismar, ensest var. Hepsinde olmasa da büyük çoğunluğunda bunlar var” diyen Yavuz açıklamasına şunları da ekledi: “Ancak her seri katile bir akıl hastalığı eşlik etmiyor. Onları dışarıdan belli eden bir özellikleri yok. Hatta birçoğunu insanlar duyduklarında çok şaşırırlar.O yapmaz, etmez’ diye savunurlar. Dışarıdan gayet sıradan insanlar olabiliyorlar yani bir canavar yok karşımızda. Bazıları baba, hatta çocuk sahibi. Ancak bazıları da dizisi sayesinde son dönemde daha çok kişi tarafından bilinen ‘Dahmer’ gibi yalnız yaşayan, içine kapanık ve komşularının sürekli şikâyet ettiği ya da şüphelendiği kişiler olabiliyor.”

‘Çumra canavarı’ olarak bilinen Abdullah Aksoy kimsenin şüphelenmediği, kendi halinde biriydi. Kiracısı olarak kaldığı evlerin zeminini kazarak kurbanlarını oraya gömüyordu. 1962-1967 yılları arasındaki 5 yıllık süreçte 13 kişinin ölümüne sebep oldu. Süleyman Aktaş’ın ise cinayet sonrası kurbanlarının kafasına 3’er çivi çakması ‘Çivici Katil’ olarak bilinmesine sebep olmuştu. 5 kurbanının ardından kendisini “Çivilerle erkekliğimi gösteriyorum” diye savunmuş ve yaptıklarından bir pişmanlık duymadığını belirtmişti. Aktaş, psikolojik problemleri dolayısıyla da sık sık tedavi görüyordu. Birçok kişiyi derinden etkileyen ve ‘ya başka bir suçtan yakalandı, ya öldü’ tahminlerinde bulunulan ‘kesik bacak’ cinayetlerinin katili ise gizemini koruyor. 8 kesik bacağın arkasında soru işaretleri ve kapanan dosyalar var.

Türkiye’deki seri katil Süleyman Aktaş’ın da bir akıl hastası olduğunu söyleyen Sevinç Yavuz, “Bir tek o hastanede yatıyor, çıkıyor, öldürüyor ve tekrar hastaneye yatıyordu. Bir tek onu dışarıdan anlayabilirsiniz ama bazıları gayet temiz yüzlü tipine, giyimine, hareketlerine bakarak anlaşılmayan seri katillerdi. Hatta onları anlamak bir yana aksine güvenebilirsiniz bile. Bir seri katili dışardan anlama ihtimalimiz yok. Tıpkı iyi ve kötü insanı, yalan ya da doğru söyleyeni ayıramadığımız gibi. Bir seri katil sönümlenme dönemine girse de asla durmaz, ölmediği ya da yakalanmadığı sürece” bilgisini paylaştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir