SİNEM ALKANLAR – Türk besteci ve şef Emre Şener, başarısıyla adından söz ettirmeye devam ediyor… Şener, Kraliyet Müzik Akademisi’nde tarihe geçerek okulun bestecilik bölümünden finallerde sunduğu portfolyosundan 100 tam puan alarak mezun oldu ve her yıl yalnızca bir öğrenciye verilen prestijli “Üstün Öğrenci Dekan Ödülü”nün sahibi oldu. Sanatçıya ödülü Akademi’nin Onursal Başkanı olan Gloucester Düşesi verdi.
Şener şimdi, yüzde 90 bursla kabul edildiği Juilliard School’da eğitimine devam ederek başarısını katlayacak.
Sanat arayıştır
1905’te kurulan Juilliard School, işitsel ve görsel performans sanatlarında öncü olarak nitelendirilen ve kabul oranı düşük bir konservatuvar. Şener, Juilliard’da Kompozisyon Master programına kabul edilen üç öğrenciden biri oldu. Heyecanını Milliyet’e anlatan sanatçı “Juilliard’ın titiz eğitimi ve New York’un kültürel çeşitliliği sanatsal bakış açımı genişletiyor. Burada herkes farklı bir telden çalıyor ve bu geniş bir sanatsal yelpaze oluşturuyor. New York, sanatsal inovasyonun mükemmeliyetçilikle birleştiği bir yer ve bunu en iyi temsil eden enstitülerden biri” dedi.
Genç sanatçı, “Sanatçılar olarak kimi zaman nereye gittiğimizi bilmeyen kâşifleriz; bazen de yeni bir şey keşfetmek istemeyiz. Sanat, bu arayışın kendisidir” diyor. Juilliard School’daki eğitiminin ardından Türk ve dünya müziğine nasıl katkı sunmayı hedeflediği sorulan Şener, “Türk ve dünya müziğine âşık birçok sanatçı var, onlarla birlikte anılmak istiyorum. Sanatımız sadece soyut katkılarla sınırlı kalmamalı sanatçılar olarak ayrımcılığa uğramış meslektaşlarımızın sesini duyurmak da görevimizdir” diye konuştu.
Şener, daha önce Ateneo de la Laguna (İspanya), Salvemini 1990 (İtalya) ve Alan Bush (Birleşik Krallık) beste yarışmalarında birincilikle ödüllendirilmişti.
‘Her nota ayrıcalık’
Emre Şener “Toplumumuzda müziğe verilen önemin eşi benzeri yok. Kendime ilk tavsiyem: Hep algın açık olsun, etrafındaki bu zenginliği içine al ve her sesi can kulağıyla dinle. İkinci tavsiyem: Deneyimlediklerini olduğu gibi kabul etme, bir sanatçı olarak bunları kendi kişiliğinle harmanlayıp topluma geri sunmalısın. Ve son olarak, bestelediğin her nota bir ayrıcalık, her bestenin kendi hayatı var. Dünyanın en güzel işini yapıyorsun, bunu unutma” diyor.