Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Yüzüne atılan bir mermi sonucunda gözünü, burnunun tamamını, yanaklarını, üst çenesini, dilinin yarısı, üst damağını ve çenesinin altının büyük bir bölümünü kaybetti. Adı Teğmen Mustafa İpar’dı. 1915-1916 yılları arasında yaşanan gerçekleşen Çanakkale Savaşı’nın simgelerinden biri olan Teğmen Mustafa İpar, yaşadığı tüm acıya rağmen hayata sımsıkı tutundu. Yolu 1918 yılında Alman bir estetik cerrah olan Jacques Joseph’le kesiştiğinde ise günümüze kadar ulaşacak hikâyesi de böylelikle şekillenmiş oldu.
HAYATTA KALMASI İMKÂNSIZ OLARAK GÖRÜLÜYORDU
Alman doktor Jacques Joseph, 20’nci yüzyılın başlarında henüz cesaret edilmeyen birçok estetik ameliyatın öncüsü olan bir tıpçıydı. Birinci Dünya Savaşı tüm yıkıcılığıyla devam ederken savaşta gazi olan sayısız askerin ağır yaralarını başarılı bir şekilde ameliyat ediyordu. Ona ‘estetiğin babası’ diyenler dahi vardı.
Zorlu ameliyatların üstesinden gelen Doktor Joseph ile Çanakkale Savaşı’nın gazilerinden Teğmen Mustafa İpar’ın yolları ise 20 Ocak 1918’te kesişti. Teğmen İpar, Çanakkale Savaşı’nda cephede ön saflarda savaşmış başarılı bir askerdi. Ancak savaş sırasında bir İngiliz gemisinden atılan mermi yüzünden neredeyse tanınmayacak bir haldeydi.
Teğmen İpar’ın aldığı yaralar öyle ağırdı ki hayata tutunması bile mucizevi olarak görülüyordu. Fakat Alman doktor için teğmen İpar zorlu bir hasta olsa da elinden geleni ardına koymadı. Keza Teğmen İpar’ın da yaşama tutunmaktan ve Alman doktora güvenmekten başka şansı yoktu.
YÜZÜNÜN NEREDEYSE YARISI YOK OLMUŞTU
Yüzüne aldığı merminin yarattığı tahribat oldukça ağırdı. Birçoğumuzun şu anda bile onun yüzüne bakmaya cesaret edemeyeceği bir görüntüsü vardı. Bir gözünü, burnunun tamamını, yanaklarını, üst çenesini, dilinin yarısını, üst damağını ve çenesinin altının büyük bir bölümünü kaybetmişti. Kısacası Teğmen İpar’ın yüzünün neredeyse yarısı yok olmuştu. Hayal etmesi bile güç olan bu durumla burun buruna gelen Teğmen İpar, tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de konuşma yetisini kaybetmiş, keza beslenmekte de oldukça güçlük çekiyordu.
İnsan içine çıkmaktan imtina eden Türk askerin gerçek bir tedaviye ihtiyacı vardı. Ancak o günlerin şartlarına göre böyle bir durum neredeyse mümkün değildi. Tedavisinden ümidini kestiği bir anda Almanya’da ona yardımcı olabilecek biri olduğunu öğrendi ve Alman Kızıl Haç desteğiyle Almanya’ya götürüldü. Dr. Jacques Joseph, tüm hastaları gibi Teğmen İpar için de gerçek bir umuttu. Birçok savaş gazisine estetik ameliyat yapmıştı ancak İpar’ın durumu onun için de bir ilkti. Yine de umutluydu Alman doktor. Teğmenle tanıştığında önce ona güvende olduğunu söyledi, ardından kendisine yeni bir yüz vereceğine dair bir söz verdi. Üstelik sözünü de tuttu.
KÜÇÜK PROTEZLERLE ELMACIK KEMİĞİ, ÇENE VE DAMAK YAPILDI
Takvimler 23 Ocak 1918’i gösterdiğinde artık Alman doktor bir mucize yaratmaya hazırdı. Saat 08.30 sularında Teğmen İpar, Doktor Joseph’in görev yaptığı cerrahi kliniğe yatırıldı. Yüzünün yarısı yok olan Türk askere o günün şartlarına göre oldukça başarılı bir ameliyat yapıldı.
Saatler süren ameliyat esnasında önce Teğmen İpar’ın kafatası derisi aşağıya doğru uzatıldı, daha sonra baldırlarından alınan deri parçları yüz kısmına nakledildi. Ham maddesi sedef olan küçük protezlerle İpar’ın suratına yeniden elmacık kemiği, çene ve damak yapıldı.
Doktor Joseph ve ekibinin gerçekleştirdiği ameliyat, o yılların teknolojisine göre oldukça başarılı bir estetik operasyondu bu. İki aşamalı ve saatler süren ameliyatın sonunda Mustafa İpar yepyeni bir yüze kavuştu. Ameliyattan sonra yavaş yavaş endine gelmeye ve eski yetilerini kazanmaya başlayan İpar kısa bir süre sonra Türkiye’ye döndü.
MEZARI 70 YIL SONRA GÜN YÜZÜNE ÇIKTI
Dr. Joseph, Teğmen İpar’dan sonra yine özellikle savaşta yara almış askerleri ameliyat etmeye devam etti. Hastalarına yeni yüz, burun, kulak, çene, göz gibi kaybettikleri organlarını yeniden kazandırdı. Her ne kadar Almanya’da dönemin siyasi nedenleri ve sırf Yahudi kökenli olmasından dolayı dışlanmış, önü kesilmeye çalışılmış olsa da Doktor Joseph tüm kimliklerinden sıyrılmış başarılı bir doktor olarak hayatına devam etmek istedi. Ancak ne yazık ki bu mümkün olmadı. Kısa bir zaman içined asistanı onun kuyusunu kazan bir ajan çıktı, hapse atıldı ve yaşadıklarına dayanamayarak 1934 yılında kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
Doktor Joseph’in mezarı, ölümünün ardından ancak 70 yıl geçtikten sonra gün yüzüne çıktı ve mezar taşı 2004 yılında bulunarak parlatılarak yerine yeniden dikildi.
Şimdilerde çok yaygın olarak yapılan burun estetiğinin öncüsü olarak kabul edilen Dr. Joseph, ‘Buruncu Joseph’ olarak da anılıyordu. Joseph, 20’nci yüzyılın başlarında yaptığı burun ve göğüs küçültme gibi ameliyatlarla estetik cerrahînin temellerini atan isim haline geldi.