DUYGU ERDOĞAN – Yıl boyu hizmet veren şehir otellerinde insan sirkülasyonu oldukça yoğun. Bu açıdan bakıldığında tasarrufun ve kaynakların verimli kullanımının önemine vurgu yapan şehir otellerinin doğa dostu yapılanmalar oluşturduğu dikkat çekiyor.
Pandemiden ciddi bir yara alan şehir otellerinde mevcut dönemde toparlanma fark edilirken, Kovid-19 ile boş geçen dönemlerin ise otellerin sürdürülebilir eksenli yeni tadilatları gündeme aldığı görüldü. Geri dönüşüm, su ve enerji kaynaklarının yeniden kurgulanması, gıda israfının önüne geçilmesi başlıca dönüşümleri oluşturuyor. Yeni oteller ise yeşil bina sıfatıyla sistemlerini en baştan kurguluyor.
Yapılan araştırmalar dünyayı gezmek, dinlenmek ve eğlenmek için seyahate çıkan turistlerin ve konaklama amaçlı küresel anlaşmalar yapan firmaların yeşil otellere ilgisinin arttığını, yeşil otellerde doluluk oranlarının ve sirkülasyonun daha yüksek olduğunu ifade ediyor.
Altensis Kurucu Ortağı Dr. Emre Ilıcalı, “ABD’de McGraw Hill tarafından yapılan bir araştırmaya göre çevre dostu otel sahiplerinin yüzde 83’ü müşteri memnuniyetinde artış olduğunu belirtiyor. Ayrıca yeşil binalarda uygulanan kriterleri işletme ve operasyonel maliyetlerini düşürmesi de yeşil otel konseptinin sağladığı için çok önemli bir avantaj” dedi.
Kendi kendini ödüyor
Otellerin sürekli çalışan binalar olduğunu anlatan Ilıcalı, buna bağlı olarak özellikle enerji ve su tüketimlerinin yüksek oranda olduğuna vurgu yaparken, “Buralarda yapılacak her türlü verimlilik artırıcı iyileştirme uygulaması kendini en kısa sürede geri ödemektedir.
Araştırmaya göre yeşil otel işletmecilerinin yüzde 50’sinin yıllık toplam operasyonel maliyetleri farklı oranlarda azalırken, yüzde 70’inin enerji maliyetleri yıllık ortalama yüzde 15’e düşüyor. Yatırımcıların yüzde 70’inden fazlası mülk değerinde ortalama yüzde 11, bina yatırım geri dönüşlerinde de ortalama yüzde 15 artış olduğunu ifade ediyor” diye konuştu.
Sürdürülebilirliği Türkiye’ye yayıyor
Ülkenin çeşitli noktalarında hizmet verdiği otellerinin sayısını artırmaya devam eden Dedeman’ın bu açıdan felsefesi, “Otellerimizin bulunduğu her yerde yeryüzünün doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğini güvence altına alan, bunun yanı sıra o bölgelerde yaşayan halkın ekonomik kalkınmasına destek olurken, sosyal ve biyo-kültürel çeşitliliğin korunmasını temel alan bir turizm yaklaşımını benimsiyoruz” şeklinde açıklanıyor.
Dedeman Hotels & Resorts International Operasyon Direktörü Gürkan Kaban, bu yaklaşımlarını resmi olarak yansıtmak adına dünyada ekoturizmin gelişmesi için çalışmalar sürdüren, alanında en önemli organizasyonlardan biri olarak görülen TIES’e (International Ecoturism Society – Uluslararası Ekoturizm Derneği) de üyeliklerini gerçekleştirerek gösterdiklerini söyledi.
Yenilikçi uygulamalar
Bu çerçevede yaptıkları çalışmaları başlıklarla özetleyen Kaban, şu bilgileri paylaştı:
“Kafessiz Türkiye: Kafessiz Türkiye Platformu ile yaptığımız ortak çalışma doğrultusunda, sürdürülebilir hayvan refahı yaklaşımı ve misafirlerimize en doğru ürünleri sunmak amacıyla, 1 Nisan 2021 tarihi itibarıyla Türkiye’deki tüm otellerimizde kullandığımız yumurtaları kafessiz sistemden tedarik ediyoruz. Bisiklet Dostu Konaklama: Bisiklet turizmini ve karbon ayak izinin azaltılmasını destekleyen “bisiklet projemiz” ile kaynaklarımızın daha verimli kullanılmasını hedefliyoruz. Projemiz kapsamında; bisiklet garajı, park yeri, bisiklet yıkama alanı, bölgesel bisiklet haritaları, rehberli şehir turlarımız var. Küçük onarım ve bakım için bisiklet tamir takımları ve atölyemiz mevcut. Yeşil Anahtar Belgesi: 65 ülkede uygulanan ve uluslararası geçerliliği olan Yeşil Anahtar Belgesi ile doğal gıda hizmeti sunan, su ve enerji tasarrufuna dikkat ederek çevre dostu ünvanlı tesisler arasına girdik.
ZES Elektrikli Araç Şarj İstasyonu: ZES ile iş birliğiyle elektrikli araçlar için şarj istasyonu projelerini 2020’den bu yana devam ettiriyoruz. Sıfır Atık Belgesi: Atık yönetim hedefine Türkiye’deki tüm otellerimiz ile destek veriyoruz. Sıfır Atık Belgemiz ile otellerimizde doğal kaynakların azalmasını ciddi oranda önlemek, enerji tasarrufu sağlamak, çevrenin korunmasına katkı sunmak ve güçlü ekonomi oluşmasına yardımcı olmayı amaçlıyoruz.”
‘Trend değil, kimlik olmalı’
Dünyanın kaynaklarının hızla tükendiğine vurgu yapan Six Senses Kocataş Mansions İstanbul Genel Müdürü Nebi Ozan Özdemir, bu kapsamda markalarının kuruluşunun temelinde sürdürülebilirlik olduğunu söyledi.
Bunun bir trend değil, ‘kimlik’ olması gerektiğini ifade eden Özdemir, “Menümüze eklediğimiz ürünler karbon ayak izimizi minimum düzeyde tutacak şekilde belirleniyor. Eat With Six Senses felsefesi ışığında mevsiminde ve doğal ürünlerle menülerimizi hazırlıyoruz. Mutfaklarımızda paketlenmiş gıdaya yer vermiyoruz ve pek çok ürünü katkı maddesiz şekilde kendi bünyemizde üretiyoruz. Earth Lab dediğimiz sürdürülebilirlik atölyelerimizi gerçekleştirdiğimiz alanda, restoranımızda kullanılan yağları kullanarak Arap sabunu ve mum yapıyoruz, ayrıca atık sebzelerimizi ayrıştırarak kompost yöntemiyle organik bahçemizde gübre olarak kullanıyoruz. Odalarımızdan restoranlarımıza, spa’mızdan bahçemize her yerde bizim için tüm operasyon atık yönetimi, geri dönüşüm ve yeniden kullanım çerçevesinde şekilleniyor” diye konuştu.