TÜBİTAK SAGE’nin Kaşif entegreli HGK-84 mühimmatı ile hedefi yalnızca birkaç santimetre sapmayla vurduğu anlara dair görüntüler de bunlardan biri…
TÜBİTAK SAGE aslında uzun zamandır kitler başta olmak üzere son derece stratejik ürünler için oldukça değerli işlere imza atıyor. Sahip olduğu imkanlara nazaran ortaya koyduğu çıktılarla sektörün en önde gelen kurumlarından biri olan SAGE’nin Kaşif ismini verdiği yerli/milli küresel konumlama sistemi alıcısı da dikkate değer.
TRT Haber’den Sertaç Aksan’ın haberine göre; hem Kaşif’i, hem de hassas güdüm kitine dair kimi detayları Savunma Sanayii Araştırmacısı Fatih Mehmet Küçük anlattı.
HGK KİTLERİ NE İŞE YARIYOR?
Hassas Güdüm Kiti’nin (HGK) ne işe yaradığını en azından temel seviyede bilmeden Kaşif’i anlamak pek de mümkün değil. HGK meselesiyle ilgili kısa bir özet anlatan Küçük ve bahsedilen bu kitlerin ‘aptal bomba’ denilen MK serisi bombaları daha ‘akıllı’ hale getirdiğini belirtiyor.
Hassas güdüm kitleri sadece MK serisine değil, ‘sığınak delici’ olarak bilinen BLU serisi veya bunun yerli versiyonu olan Nüfuz Edici Bomba (NEB) gibi mühimmatlara da eklenebiliyor. Böylece mühimmatın hedef yöneliminde çok daha etkin sonuçlar alınıyor. Kısacası bu bombaların hedefi vurma oranı HGK’lar ile oldukça üst seviyeye çıkıyor.
ABD’DEN ALDIKLARIMIZI MİLLİ İMKANLARLA GELİŞTİRDİK
HGK’yi anlatan Fatih Mehmet Küçük, yerli/milli savunma sanayiinde özgün üretimler olduğu kadar, yurt dışından temin edilen ama sonradan ‘yerli muadilini geliştirelim’ denilen ürünler olduğunu da ifade ediyor.
HGK’nin de benzer bir hikayesi olduğundan bahsediyor Küçük. Türkiye’nin güdüm kiti üretiminin başlangıcına baktığımızda ABD’den temin edilen JDAM kitlerinin yurt içi imkanlar ile karşılanması amacıyla yola çıkıldığını anlatıyor.
“2010’lu yıllarda biz JDAM ile yerli HGK’ları kullanmaya başladık” bilgisini paylaştıktan sonra süreci özetliyor:
“JDAM yerine yerli kit üretimine geçilmek istenmesinin sebepleri vardı. En önemli nedenlerin başında temin noktasında ABD’ye olan bağlılığın rahatsızlık yaratması ve maliyetlerin yüksekliği geliyordu.
Bu noktada Türkiye, ilk ürünleri hızlıca ortaya çıkarmak için küresel konumlama sistemi alıcısı, aletsel navigasyon sistemi gibi bileşen noktasındaki ürünleri yurt dışından aldı. Bunlar ABD’den gelen ürünlerdi.
Tabi burada atlamamız gereken bir husus var. Siz sistemi komple almak yerine burada bir kısmını üretmek istiyorsunuz ama bazı kritik parçaları halen yurt dışından alıyorsunuz. O firma da bunu biliyor. Haliyle size yüksek fiyat veriyor. Savunma Sanayii Araştırmacısı Fatih Mehmet Küçük
Eğer ülkeler arasında sorun olursa bu şirket size daha az sayıda sistem satıyor ya da doğrudan satışı kesiyor.
Türkiye bunları ön görerek HGK ve diğer güdümlü mühimmatlar için alt bileşenlerin yerlileştirilmesi sürecine başladı. Bu noktada TÜBİTAK SAGE’nin üç önemli bileşen öne çıkıyor. Kaşif Küresel Konumlama Sistemi Alıcısı, ATLAS Ataletsel Ölçüm Birimi ve askeri sistemler için küresel konumlama sistemi anteni olarak bildiğimiz SAGE-KONUM-01.”
2021’DEKİ TEST ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI
Sürecin nasıl başladığını anlatan Fatih Mehmet Küçük, bugün geldiğimiz noktaya dair bazı kilometre taşlarına da değiniyor. HGK-82 ile 2021 yılında gerçekleşen bir test dönüm noktalarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
“Bu testte 40 bin feet irtifadan 0,9 mach hızda bırakılan HGK-82’nin hedefini sadece 93 santimetrelik bir CEP değerinden vurduğu görülmüştü. Yukarıda bahsettiğimiz üç kritik yerli bileşen bu testte kullanılmıştı” diyor Küçük.
SAGE’NİN ÜRETTİKLERİ ÇOK DAHA İYİ SONUÇLAR VERDİ
HGK-82 ile yapılan atışa dair yorumlarını anlatan Küçük’e haliyle son testte izlediğimiz görüntüleri de soruyoruz. Çünkü bu test HGK-82’ye göre daha büyük ve daha ağır olan HGK-84 ile yapıldı. “Daha büyük mühimmatla daha hassas bir vuruş gerçekleşti” diyor Küçük ve devam ediyor:
Bu videonun bize anlattığı önemli şeyler var… Yerli bileşenlerin etkilerinin yurt dışından alınan ürünler ile aynı seviyeye gelme noktasını aştığını, onlardan daha iyi sonuçlar verdiğini görüyoruz. Özellikle ambargo durumlarında yerel üretim kabiliyetimizin ne noktaya geldiğini anlayabiliyoruz. TÜBİTAK SAGE’nin bu alanda ülkemizin elini ne denli güçlendirdiğine şahit oluyoruz.
“Yüksek adetli güdüm kiti ihtiyacı olduğunda bileşen noktasında yurt dışından temin devam ediyor. Ancak çok kritik bir husus var. Bu noktada elde yerel alternatifin olması yabancı firmanın da maliyetleri düşürmesine neden oluyor. Ki bu yaşanan bir gerçek. Türkiye bu bileşenleri ürettiğinde yurt dışından temin edilen ürünlerde indirimler yapıldı.”
İHRACAT İÇİN DE GÜÇLÜ BİR KONUMDALAR
Bu ürünlerin SİHA’dan atılabilen mühimmatlara eklenmesi ve bu platformlarda Türkiye’nin çok ciddi bir ihraç potansiyeli olması da dikkate değer. Bu pencereden bakıldığında Kaşif ve Atlas gibi SAGE imzalı bileşenlerin çeşitli platformlarla başka ülkelere satılabilme ihtimali hiç de az değil. Bu durumu sorduğumuzda Küçük, son 20 yılda dünyadaki çatışma bölgelerine bakıldığında her türlü güdümlü mühimmata yönelik talebin arttığı detayına vurgu yapıyor.
Bu kitlerin hem bizim sattığımız hava unsurları hem de ABD veya Rus orijinli hava unsurları için de önemli bir kullanım alanına sahip olduğundan bahsediyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
Bugüne kadar ihraç ettiğimiz TB2 ve ANKA gibi SİHA’larımızda bu mühimmatları ağırlıkları nedeniyle kullanamıyorduk. Ancak AKSUNGUR ve AKINCI ile HGK ve KGK gibi mühimmatların ihracatı da mümkün olacak.
“Nitekim geçtiğimiz günlerde yine TÜBİTAK SAGE’nin geliştirdiği KGK kiti Azerbaycan’ın Su-25 uçağına entegre edildi ve testler yapıldı. Elbette burada ihracatlar Kaşif ya da Atlas gibi bileşenler ile gerçekleştirilebilir. Bu üretimin planlanmasıyla ilgili bir olgu. Buradaki güzel nokta ise ABD ya da başka bileşen üreticisinin bizi bu ürünleri satacağımız ülke konusunda sınırlayamayacağı gerçeği. Bu kapsamda SAGE imzalı alt bileşenleri önümüzdeki dönemlerde daha sık duyabileceğimize inanıyorum.”