Trabzonspor, Spor Toto Süper Lig’in 20’nci haftasında İstanbulspor’la karşı karşıya geldi. Bordo-mavililer rakibini 4-0 mağlup etti ve taraftarlarından alkış topladı. Trabzonspor’un farklı zaferini spor yazarları kaleme aldı. Milliyet Gazetesi yazarlarından Cemal Ersen’in Trabzonsporlu yıldız hakkında kullandığı ifadeler dikkat çekti.
İşte Trabzonspor – İstanbulspor maçının ardından yapılan değerlendirmeler…
FARKI YILDIZLAR GETİRDİ / CEMAL ERSEN
İstanbulspor’un ligdeki konumu belli. Her maçta her puana şiddetle ihtiyacı olan bir takım. Bunun için de tüm alternatifleri düşünmesi normal. Teknik direktörü Fatih Tekke şöyle demişti müsabaka öncesi; “Planımız Trabzonspor’un oynamak istemediği bir tarz olacak.” Yani “ne oynarım, ne oynatırım” demek istemişti Tekke. Çaresizliğin dile getirilmesiydi bu sözler. Oysa azıcık cesur olabilse belki bu kadar aciz kalmazdı takımı.
Trabzonspor ilk yarım saatte ezici bir istatistikle topa sahip olsa bile, üçüncü bölgede istediği pozisyonlara giremedi. Djaniny ve Gomez rakip ceza alanının dışında dolaşıp durdu. Bakasetas ve Abdülkadir Ömür bu bölümde ofansa gerekli katkıyı veremedi. Evet bordo-mavililer sürekli pas yaptı, rakibi üzerine çekmeye çalıştı ama, İstanbulspor uzun süre tuzağa düşmedi.
İyi de nereye kadar? İki takım arasındaki kalite farkı ortada. Trabzonspor her an sonuca etki edecek yeteneklere sahip. Böyle bir rakip karşısında hatasız oynamak mümkün mü? Değil elbette. Nitekim 32. dakikada bir duran top organizasyonunda İstanbulspor’un direncini kırmak eski günlerine dönüşün müjdesini veren Yusuf Yazıcı’ya kaldı. Çok şık bir vuruş izledik. Genç yıldızın hafta içindeki kupa maçının ardından dün akşam da gösterdiği performans kuşkusuz ona her koşulda sahip çıkan Abdullah Avcı’yı memnun ediyor. Taraftarın homurdanmaya başladığı dönemlerde Yusuf’u koruma altına alan ve ona inancını koruyan Avcı, haklı çıkmanın keyfini yaşıyor olmalı.
Golden sonra İstanbulspor’un tepki göstermesini bekliyordum. Ancak öyle bir kabullenmişlik içindeydi ki Tekke’nin öğrencileri, bu psikoloji içindeki bir takımın puan hayali görmesi mümkün değildi. Kümede kalması ise mucize.
İkinci yarıyla birlikte fırtına gibi esmeye başlayan bir Trabzonspor izledik. 48’de Bartra, 51’de bu sezonun yıldızı Bakasetas rakibin gardını düşürdü. Söz Yunan oyuncuya gelmişken; Bakasetas futbol kariyerinin en verimli dönemini yaşıyor olmalı. Hayranım futbol aklı ve yeteneğine. Bir orta sahanın takımın skor yüküne ortak olması takdir edilecek bir performans.
Fark üçe çıkınca Avcı’nın da eli rahatladı. İlk hamlesi aralarının limoni olduğu bilinen Hamsik ile dinlendirdirdiği Trezeguet’yi sahaya sürmek oldu. Bir teknik adam nasıl haklı çıkar? Kulübeden gelen isimlerin katkı sağlaması ile. Trezeguet de oyuna girdikten üç dakika sonra golünü attı. Ya Hamsik? Bence misketlerini çoktan toplamış. Deneyimli futbolcunun gönlünü almak kolay değil.
Abdullah hocanın sonraki oyuncu hamleleri farkın artmasını sağlayabilirdi. Hatta sezonun en farklı galibiyetini getirebilirdi. Djaniny, Umut ve Trezeguet son vuruşlarda yetersiz kaldılar.
Sonuca bakıp Trabzonspor’un ışıltılı bir galibiyet elde ettiğini düşünenler olabilir. Aynı fikirde değilim. Böyle bir rakip karşısında skor tatmin edici görünse de, futbol istenilen düzeyde değildi.
Üstelik ikinci yarıda verdiği üç net gol pozisyonu da düşündürücüydü.
Şampiyonluk iddiasındaki bir takımın futbol karakteri, oturmuş kadrosu ve rakip kim olursa olsun kabul ettireceği bir oyun anlayışı olmalı. Bunların tamamını henüz bir araya getiremedi Trabzonspor…
GOL OLUP YAĞDI / AKSAL YAVUZ
Trabzonspor’a galibiyet serisi lazım artık. Galibiyet ile mağlubiyet akrabadır; birini yakalarsan tozu dumana katarsın, diğerine yakalanırsan tozu dumanı yutarsın!
Bordo-mavililer şimdiye dek arada seyahat etti; iki ileri bir geri giderek durumu idare etti. O galibiyet serisini bir türlü yakalayamadılar. O anlamda Başakşehir galibiyeti ilaç gibi geldi, Ziraat Kupası’nda geçilen tur moral verdi, devamını getirmeleri için de İstanbulspor’u yenmesi gerekirdi.
Maça gelince…
Yusuf Yazıcı ile golü bulana dek, 19. dakikada çifte kavrulmuş ofsayttan attıkları golden başka pozisyonu yoktu bordo-mavililerin. Topun, oyunun tamamen hakimi olmalarına rağmen ne kanatları kullanabildiler, pas alışverişlerinde ağır kaldıkları, tempo yapamadıkları için ne de rakip kalede etkili olabildiler.
Hal böyle olunca işiniz duran toplara kalır ki ilk golü de öyle buldular; karadan başlattıkları harekatı Djaniny ile havadan devam ettirip Yusuf ile son noktayı koydular…
Soyunma odasında Avcı’nın öğrencilerine ne dediğini tam olarak bilemeyiz, lakin tahmin ederiz; yakışmıyor, tempo yapın, farka gidin demiş olacak ki ikinci yarıya fırtına gibi başladılar, kanatları devreye sokarak, merkezi de kullanarak; üç dakikada 2 gol… İkinci gol idmanlardaki çalışmanın sahaya, skora yansıması, 3. gol Bakasetas’ın Trabzonsporluları alıştırdığı son vuruş desek…
Ve Avcı, geniş alanda oynamayı seven Trezeguet’yi sürdü sahaya. Mısırlı oyuncu da geceyi boş geçmedi, iki attı biri sayıldı, diğeri ofsayt gerekçesiyle sayılmadı.
Özetle Trabzonspor ilk yarı durarak oynadı, ikinci yarı daha istekli, daha iyi oynayarak gol olup yağdı…