AHENK BAYAZIT İstanbul – UN Women tarafından düzenlenen “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Medya Atölyesi” çalışması, İstanbul Beyoğlu’ndaki Cezayir Toplantı Salonu’nda düzenlendi. Atölyeye katılan Milliyet gazetesi çalışanları, “toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili temel kavramlar”, “HeforShe’yi anlamak”, “eşitsizlik alanlarını görmek”, “medya uygulayıcıları olarak rolümüz; toplumsal cinsiyet eşitliğinde yeterlilik sorunları”, “kültür endüstrisi; eğlence-film-müzik-spor medyası ekseninde cinsiyetçi mercekler ve toplumsal cinsiyete duyarlı ve dönüştürücü çalışmalar”, “medya çalışanlarını analiz etme”, “kültür endüstrisi; diziler, dergiler ve benzer medya ile kadına yüklenen roller” konu başlıkları altında eğitim aldı.
Prof. Dr. Nezih Orhon’un moderatörlüğünde interaktif olarak yapılan çalışmada; yazılı basın, TV ve internet, sosyal medya aracılığıyla oluşturulan haberlerde toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı olmanın öneminin altı bir kez daha çizildi. Eğitim kapsamında katılımcılar; kadın ve erkeğin aile hayatı, iş hayatı, eğitim hayatı, toplumsal hayat, politika, akademi dünyası ve medyadaki görünürlüğüne ait güncel verileri öğrenme ve değerlendirme imkanı buldu. Çalışma kapsamında kadın ve erkeğin birer özne veya başrol olarak yer aldığı haberlerde, reklamlarda, dizi-filmlerde tercih edilen dilin, yöneltilen soruların, uzman görüşlerinin, kullanılan görsellerin nasıl farklılık gösterdiği fotoğraf ve videolardan gösterilen örneklerle gözler önüne serildi.
Eşitlik varsa mutluluk var
Prof. Dr. Nezih Orhon, yaptığı sunumda, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunun gündelik hayata yansımalarını da güncel araştırmalar üzerinden paylaştı. Buna göre; toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ülkelerde; ailelerin ve çocukların daha sağlıklı ve başarılı olduğu, ilaç kullanımının azaldığı, suç oranının oldukça düşük olduğu, bu ülkelerde kadın ve erkeklerin daha mutlu bir yaşam sürdüğü tespitine yer verildi.
Medyaya öneriler
Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda medyaya düşen görevler konusu da geniş ve ayrıntılı bir biçimde ele alındı. Bu kapsamda özetle şu önerilere yer verildi:
– Haber yazılırken cinsiyetçi ve yanlı klişelerden kaçınılmalı, kişilerin kimlikleri değil beyanları esas alınmalı. Sıfat kullanımında abartılı ve gerçek dışı ifadeler tercih edilmemeli.
– Şiddet içerikli haberlerde saldırganla empati kuran bir dil kullanılmamalı. Şiddet kesinlikle romantize edilmemeli. “Yasak aşk, kıskançlık cinayeti, töre cinayeti” gibi ifadelerden uzak durulmalı. Haber vasıtasıyla şiddet yeniden üretilmemeli.
– Açık uçlu ve kapalı uçlu soruların ve soruları yanıtlama sürelerinin dengeli olmasına özen gösterilmeli.
– Haberin magazinleştirilmesinden ve popülist bir yaklaşımdan kaçınılmalı. Tarafsızlık ve kamu yararı gözetilmeli. Özel hayat ihlal edilmemeli.
– Haberde kullanılan görsellerin içerikle uyumuna ve konuya katkısına dikkat edilmeli. Görsellerde doğrudan veya dolaylı olarak bir şiddet olup olmadığına özen gösterilmeli. Kadın bedeni üzerinden tık alma, daha çok okunma vs gibi yaklaşımlardan uzak durulmalı.
– Haberde çocukların isimleri ve fotoğrafları kullanılırken hassasiyet gözetilmeli, mağduriyet oluşturulmamalı.
– Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir dil oluşturulmalı. Örneğin; “bayan” yerine “kadın”, “adam” yerine “insan”, “baba ocağı” yerine “memleket”, “kadınlarımız” yerine “kadınlar”, “işinin eri” yerine “işinin ustası”, “çocuk gelin” yerine “çocuk yaşta evlilik”, “sportmen” yerine “sporcu”, “teknik adam” yerine “teknik direktör” ifadeleri tercih edilmeli.
HAZIRLAYAN: PINAR AKTAŞ [email protected]