İngiltere merkezli The Economist, coğrafyasındaki ülkelerin askeri güçlerini ele aldı.
Arap ülkelerindeki hükümetlerin “paralar saçtığı ancak bunun, orduların itibarını yükseltmeye yardımcı olmadığı” belirtildi.
Bölgedeki hava savunma sistemlerinin, nisan ayında İran’ın İsrail’e yönelik saldırısını savuşturmaya yardım ettiğinde “büyük övgü topladığı” ifade edildi.
Buna rağmen Arap devletlerinin savaş becerilerinden dolayı övgü almadığı; birçoğunun “kötü askeri itibara” sahip olduğu kaydedildi.
“Sorun para ya da donanım eksikliği değil”
“1991 Körfez Savaşı sırasında etkisiz olduklarını kanıtladılar.” denilen analizde, şu ifadelere yer verildi:
Yakın zamanda, hatırı sayılır Amerikan askeri desteğine rağmen, Suudi liderliğinde Yemen’e müdahale bataklığa dönüştü. Sorun para ya da donanım eksikliği değil.
Yapılan askeri harcamalar
Körfez İşbirliği Konseyi’nin 6 ülkesinin yanı sıra Mısır ve Ürdün’ün toplam askeri harcaması yılda 120 milyar doların biraz üzerinde. NATO’nun Avrupalı üyeleri, 2023’te 380 milyar dolar harcadı.
Birlikte 944 bin askeri, 4 bin 800 tankı ve bin savaş uçağını yönlendirebiliyorlar. Mısır ve Ürdün, yılda yaklaşık 1,7 milyar dolarla Amerikan askeri yardımının en büyük müşterileri arasında yer alıyor.
Gösterişli alımlar gerçekleştiriyorlar
Bu paranın büyük kısmının “israf edildiği” belirtilerek şunlar aktarıldı:
Arap silahlı kuvvetleri, sıklıkla karşılaştıkları asimetrik tehditlere uygun olmayan savaş uçakları gibi gösterişli ekipmanlara para harcıyor.
Gösterişli alımlar genellikle Batılı hükümetler üzerinde nüfuz kazanmak için kullanılıyor.
Hava gücü takıntısı
Katar’ın F-15, Rafale ve Typhoon satın almasının sırasıyla Washington, Paris ve Londra’da beğeni topladığı ifade edildi.
Suudi Arabistan’da son 10 yılda silah ithalatının değer bazında yüzde 54’ünün uçaklara harcandığı notu paylaşıldı.
Analizde, “Hava gücü takıntısı, ordu ve donanma gibi diğer hizmet dallarının pahasına gerçekleşiyor.” denildi.
Meselenin, Arap ordularının yöneticilerinin otoriter olmasından da kaynaklandığına dikkat çekildi.
Askerlere ‘muhafız’ muamelesi yapılıyor
Arap ordularına “muhafız” muamelesi yapıldığı belirtilerek bu duruma örnekler verildi:
Suudi Arabistan’ın 130 bin kişilik Ulusal Muhafızları, iktidardaki ailenin koruma gücünü oluşturuyor.
Mısır’da ordu, tatil beldelerinden inşaat firmalarına kadar genişleyen bir ticaret imparatorluğunu yönetiyor.
Bazıları, Arap ordularının Gazze’de barışı koruma gücü sağlayabileceğini umuyor ancak uzmanlar, Arap ordularının üst düzey çatışmalara girişebilecek operasyonel kaynaklara sahip olduğundan şüpheleniyor.
“Birbirlerine güvenmiyorlar”
“Çoğu zaman birbirleriyle çalışmakta bile zorlanıyorlar.” denilerek şu notlara yer verildi:
Hepsi çok şüpheci ve halen birbirlerine güvenmiyorlar. Pek çok Arap lider için Amerika’nın bölgeye olan bağlılığını güvence altına almak, çok taraflı bir blok oluşturmaktan daha öncelikli.
Çok az kişi Amerika’nın desteği olmadan başka bir devletle savaşmayı hayal edebilir. Körfez ülkeleri, büyük ölçüde Amerika’nın istihbarat, gözetleme ve keşif yeteneklerine bel bağlıyor. Suudiler inatla Amerika ile savunma anlaşması peşinde koşuyor.