Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 91. Hesap dönemi Genel Kurul Toplantısında yaptığı bir konuşma gerçekleştirdi.
Kavcıoğlu, toplantıda fiyatlama davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde iyileşmeyle enflasyonda kalıcı olarak düşüş sağlanacağından Liralaşma Stratejisine ve dijital para ile ilgili çalışmalara kadar bir çok gelişmeyi aktaran bir konuşma yaptı.
Merkez bankası Başkanı Kavcıoğlu, konuşmasında, “Dijital Türk Lirası İşbirliği Platformu’nun 2023 yılında seçili bankalar ve finansal teknoloji firmalarının katılımıyla genişletilmesine yönelik çalışmalara başladık.” açıklamasında bulundu.
“2022 yılı gerek jeopolitik gerekse ekonomik ve finansal belirsizliklerin olağanüstü düzeyde yüksek seyrettiği bir yıl olarak kayıtlara geçti”
Geçen yıl koronavirüs salgınının olumsuz etkileri henüz tam giderilememişken Rusya-Ukrayna Savaşı sonucu arz kısıtlarının tekrar belirginleştiğini, başta enerji olmak üzere küresel emtia ve gıda fiyatlarında hızlı artışlar yaşandığını ifade eden Kavcıoğlu, küresel finansal koşulların da sıkılaşması sonucunda 2022 yılının gerek jeopolitik gerekse ekonomik ve finansal belirsizliklerin olağanüstü düzeyde yüksek seyrettiği bir yıl olarak kayıtlara geçtiğini söyledi.
“Türkiye ekonomisi 2022 yılında yüzde 5,6 oranında büyüyerek G20 ve OECD ülkeleri arasında üst sıralarda yer aldı”
Kavcıoğlu, 2022 yılında küresel arz şoklarına ve Rusya-Ukrayna Savaşı kaynaklı olumsuz jeopolitik gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisinin kesintisiz büyümeye devam ettiğine dikkati çekerek, şu açıklamada bulundu:
İktisadi faaliyet, özellikle yılın ilk yarısında güçlü seyretmiş, yılın ikinci yarısında ise dış talepteki gerilemeye rağmen sağlam görünümünü korumuştur. Bu çerçevede, Türkiye ekonomisi 2022 yılında yüzde 5,6 oranında büyüyerek 2019 yılının son çeyreğinden bu yana gösterdiği performansıyla G20 ve OECD ülkeleri arasında üst sıralarda yer almıştır. Satın alma gücü paritesine göre hesaplanan milli gelir esas alınarak yapılan sıralamada 9. sıraya yükselen ülkemiz, küresel ekonomi içindeki payını da ikiye katlamıştır. Dolar bazında ise Türkiye ekonomisi 2014 yılından bu yana gerçekleşen en yüksek milli gelir seviyesine ulaşmıştır.” dedi.
“Kademeli normalleşme başladı”
Küresel arz şoklarının etkilerini yitirmesi ve döviz piyasalarında görülen istikrarla birlikte 2022 yılının ikinci yarısından itibaren enflasyonun ana eğiliminde kademeli normalleşme sürecinin başladığına işaret eden Kavcıoğlu, şu açıklamada bulundu:
Önümüzdeki dönemde ‘Liralaşma Stratejisi’ kapsamında uyguladığımız politika bileşimi, sağlıklı kredi büyümesi kanalıyla finansal istikrarı ve finansman maliyeti kanalıyla potansiyel üretimi desteklemeye devam edecektir, arz-talep dengesine olumlu katkı verecektir. Bu doğrultuda fiyatlama davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde iyileşmeyle enflasyonda kalıcı olarak düşüş sağlanacaktır.
“Liralaşma Stratejisi”ne vurgu
Kavcıoğlu, 2022 yılında, fiyat istikrarının sürdürülebilir bir çerçevede yeniden şekillenmesi amacıyla tüm politika araçlarında Türk lirasını önceleyen geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme sürecini yürüttüklerini anlattı. Bu kapsamda, bütüncül bir yaklaşımla oluşturdukları “Liralaşma Stratejisi”ni uygulamaya koyduklarını vurgulayan Kavcıoğlu, “Liralaşma Stratejisi ile kısa vadede enflasyon ve fiyatlama davranışlarında döviz kuruna olan hassasiyeti gidermeye çalıştık. Orta vadede ise üretim ve ihracatı desteklemek suretiyle cari işlemler dengesini güçlendirmeyi hedefledik.” değerlendirmesinde bulundu.
Liralaşma Stratejesi’ni uygularken faiz indirimleriyle birlikte finansal istikrar ve fiyat istikrarı üzerindeki riskleri kontrol etmek için makro ihtiyati politika setini hedefli kredi anlayışı çerçevesinde güncellediklerini dile getiren Kavcıoğlu, hedefli kredi anlayışıyla kredilerin yatırımı, üretim ve istihdamı destekleyen faaliyet alanlarında kullanılmasına öncelik veren bir çerçeveyi esas aldıklarını bildirdi.
“110 milyar lirayı aşkın yatırım taahhütlü avans kredisi tahsis edildi”
Kavcıoğlu, hedefli kredi anlayışının bir diğer ayağında ise ihracatın ve ithal ikamesi malların üretimine yönelik yatırımların artmasını teşvik etmek amacıyla 2 yılı anapara geri ödemesiz ve 10 yıla kadar vadeli yatırım taahhütlü avans kredilerini etkin olarak kullandıklarına işaret ederek, şöyle konuştu:
Bugüne kadar toplamda 67 ildeki 740 sanayi ve turizm yatırımına 110 milyar lirayı aşkın yatırım taahhütlü avans kredisi (YTAK) tahsis edilmiştir. Buna ilaveten, ihracatçılar ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerde bulunan firmalara kullandırdığımız reeskont kredilerinde limitleri artırmak, faizleri düşürmek ve vadeleri uzatmak suretiyle söz konusu uygun finansman imkanını daha uygun ve erişilebilir hale getirdik. Buna ek olarak, Liralaşma Stratejimiz kapsamında firma bazında kredi limitlerini Liralaşma Stratejisi ile uyumlu olarak Türk lirasına dönüştürürken bankalara tahsis edilen reeskont kredileri limitlerinin de 2023 yılından itibaren Türk lirası olarak güncellenmesine karar verdik. 2022 yılı içinde 346 milyar Türk liralık reeskont kredisini ihracatçılarımız kullanmıştır. Reeskont kredilerine erişimin kolaylaşması geçmiş yıllara göre KOBİ’lere tahsis edilen payda büyük bir artışa neden oldu. 2021 yılında yaklaşık 1900 firma, 2022 yılındaysa 5 bin 972 KOBİ reeskont kredilerinden yararlandı.
Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının seyri
Bir haftalık repo faiz oranını makro ihtiyati politika araçlarıyla birlikte Liralaşma Stratejisi çerçevesinde kullandıklarına dikkati çeken Kavcıoğlu, şöyle konuştu:
Bu doğrultuda, Ocak-Temmuz 2022 döneminde politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 14 düzeyinde sabit tuttuk. Diğer taraftan, jeopolitik gelişmelerin ve küresel finansal koşulların etkisiyle küresel resesyona yönelik risklerin giderek yoğunlaşması karşısında ön alıcı bir anlayışla hareket ettik. Söz konusu risklerin yurt içindeki arz, yatırım ve cari fazla kapasitesi üzerindeki etkilerini sınırlamak ve sanayi üretimi ile istihdamdaki yapısal kazanımların devamını sağlamak için ağustos ayından itibaren faiz indirim döngüsünü başlattık. Kasım ayı itibarıyla toplam 500 baz puanlık faiz indirimi gerçekleştirerek politika faizini yüzde 9 seviyesine indirdik. Bu kararlarımız sayesinde küresel ekonomide tedarik zinciri ve finansman sıkıntıları yaşanırken Türkiye’nin konumunu güçlendirecek yatırımlara uygun maliyetli finansman ile devam edilmesi imkanını sağladık.
“Rezervlerimiz yüzde 17 arttı”
Kavcıoğlu, uluslararası rezervleri güçlendirmeye yönelik etkin bir rezerv yönetimi uyguladıklarını belirterek, şu bilgileri verdi:
Kur dönüşümlü mevduat hesapları, yurt dışında yerleşik vatandaşlarımız için geliştirdiğimiz YUVAM hesapları, fiziki altının finansal sisteme kazandırılmasına yönelik FATSİ hesapları ve ihracat gelirlerinin bir kısmının Merkez Bankasına satılmasına yönelik düzenlemeler sayesinde kaynak çeşitliliğimizi artırdık. Tüm bu uygulamalarımız sonucunda, uluslararası rezervlerimiz 2021 yılı sonunda 111 milyar dolar seviyesinden 2022 yılı sonunda 128,8 milyar dolara ulaşarak yüzde 17 artmıştır. Öte yandan, 2022 yılında merkez bankalarının uluslararası rezervleri, küresel ölçekte yüzde 6 oranında azalmıştır.
Döviz ve altından dönüşümlü mevduatlar dahil liralaşma politikası çerçevesinde atılan adımların maliyet açıklaması
Rezerv biriktirme araçlarından biri olan döviz ve altından dönüşümlü mevduatlar dahil liralaşma politikası çerçevesinde atılan adımların, bankanın bilançosu için nette bir maliyet oluşturmadığının görüldüğünü dile getiren Kavcıoğlu, şunları söyledi:
Döviz ve altından dönüşümlü mevduat hesapları, teminat politikasında yapılan değişiklikler çerçevesinde tutulan Türk Lirası cinsi menkul kıymetler, Türk Lirası cinsi zorunlu karşılıklarda değişen faiz maliyeti, yabancı para cinsi zorunlu karşılık komisyonların değişimleri ve Türk Lirası reeskont senetlerinin reeskont kredilerindeki liralaşma sonucu artışının bilanço üzerindeki toplam etkisi dengededir.
“Teknolojik çözüm ve sistemler geliştirilmeye devam ediliyor”
Kavcıoğlu, ihtiyaç duyulan teknolojik çözüm ve sistemlerin oluşturulması için çalışmalar sürdürdüklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
Bu çerçevede, ödemeler altyapımızı yenilikçi iş yapma modelleriyle destekledik. 2021 yılında uygulamaya koyduğumuz Fonların Anlık ve Sürekli Transferi Uygulamamız FAST’in güvenliğini artırmak amacıyla önemli bir katman servis olan SİPER servisini geliştirerek hizmete sunduk. Ödemeler alanında bir diğer önemli uygulama olan TR karekod kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla düzenleme, altyapı ve tanıtım çalışmalarımıza devam ettik. FAST sisteminin alışverişlerde alternatif bir ödeme yöntemi olarak kullanılabilmesi için sürdürülen FAST TR karekod çalışmalarını başarılı bir şekilde tamamladık. Ayrıca, açık bankacılık hizmetlerini kullanıma açarak, bankalarımızın GEÇİT altyapısı üzerinden hizmet vermelerine olanak tanıdık. Sonuç olarak, ödeme ve para transferi işlemlerinin sorunsuz, hızlı ve güvenilir bir ortamda her an, her yerde gerçekleşebilmesine katkı sağlayan yenilikçi uygulamalarımızla Liralaşma Stratejimize teknolojik açıdan destek sağladık.
“Dijital Türk Lirası İşbirliği Platformu genişletilecek”
Geçen yıl finansal inovasyon alanında da önemli adımlar atarak Bankanın öncülüğünde ilgili kurumlarla gerçekleştirdikleri mutabakatla Dijital Türk Lirası İşbirliği Platformu’nu oluşturduklarını anımsatan Kavcıoğlu, “Buna ek olarak, Dijital Türk Lirası İşbirliği Platformunun 2023 yılında seçili bankalar ve finansal teknoloji firmalarının katılımıyla genişletilmesine yönelik çalışmalara başladık.” dedi.
2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma hedefine yönelik çalışmalar
Kavcıoğlu, 2022 yılında, küresel gündemin öncelikli konuları arasında yer alan iklim değişikliğine ilişkin gelişmeleri yakından izlemeye devam ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Ülkemizin ‘2053 Net Sıfır Emisyon’ ve ‘Yeşil Kalkınma’ hedefleri doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadelede Bankamız görev alanında yer alan başlıklarda katkı sağlamak amacıyla ulusal ve uluslararası platformlarda rol aldık. Önümüzdeki dönemde, iklim değişikliğinin ekonomi ve finansal sisteme olan yansımalarının takibini ve bu konuda ulusal ve uluslararası paydaşlarla yaptığımız işbirliğini sürdüreceğiz. Merkez Bankası olarak, bu yıl yapımı tamamlanan İstanbul Finans Merkezi’nde, Cumhuriyet’imizin 100. yılını yaşamanın gururu ve sorumluluk bilinciyle başta para politikaları olmak üzere, fiyat istikrarı ve finansal istikrarla ilgili tüm konularda kalıcı başarı ve sürdürülebilirlik odaklı yoğun bir çalışma içinde olacağız.”