Günümüzde üzeri topraklarla, taşlarla, beton binalarla örtülmüş toprak altında bulunmayı bekleyen birçok yazıt var. Bulunan yazıtlardan bir kısmı okunabilecek durumda olsa da, büyük bir çoğunluğu okunamayacak kadar yıpranmış durumda.
Bu yazıtlar bazen bizlere geçmişten ilginç bilgiler verirken, bazen de hüzünlü bilgiler içerebiliyor. Geçmişte yaşayan insanların taşları, mermerleri, tahtaları oyarak yazdıkları yazılarda anlatmak istedikleri şeylerin ne olduğu ve ne olabileceği oldukça ilgi çekici bir konu. Geçmiş de en az gelecek kadar ilgi çekici bir konu ve ilginç bilgilerle dolu. Okunamayacak durumda olan yazıtlardaki şifreleri çözmek için ise yeni bir yapay zeka geliştirildi.
Yapay zeka yardımıyla hasarlı yazıtların şifreleri çözülebilecek
Google Deepmind tarafından geliştirilen yapay zeka, Yunanistan’dan gelen hasarlı yazıtların okunabilmesine yardımcı olabilecek şekilde düzenlendi. Ithaca olarak adlandırılan sistem, Pythia olarak bilinen eski bir metin restorasyonu sistemi üzerine kuruldu. Bilim insanlarıyla işbirliği içerisinde yürütülen çalışma, geçmişin aydınlatılamayan karanlık izlerini aydınlatabilecek. Üstelik Ithaca’nın marifetleri sadece yazıtlardaki metinleri geri yüklemekle de sınırlı değil; yapay zeka aynı zamanda yazıtın nereden geldiğini ve oluşturulma tarihini de hesaplayabiliyor. Bu da tarihçilerin ve sinagogların işini büyük anlama kolaylaştırabilecek.
Papirüsler, taşlar, metaller, çanak çömlekler üzerinde yazılan ve hasarlı olmasından dolayı okunamayan pek çok metin üzerinde yapılan çalışmalar, daha fazla hasar görmemesi adına büyük bir özenle yürütülüyor. Bu nedenle de metinler üzerinde yapılan çalışmalarda, radyokarbon kullanılamıyor. Yani bu metinler üzerinde çalışmak daha çok emek, daha çok dikkat ve özen gerektiriyor. Ithaca kullanılarak ise; bu çalışmalarda artık çok daha kolay ve başarılı sonuçlar elde edilebilecek.
Ithaca’nın üstüne düzenlendiği Pythica, saatlerce süren çalışmaları saniyeler içerisinde çözebiliyordu
Biraz önce de bahsettiğimiz gibi Ithaca, benzer bir amaçla üretilen Pythia sisteminin üzerine kuruldu. Pythia ise öncesinde pek çok başarılı işe imza attı. Pythia, tamamlanmamış bir yazıtla karşılaştığında boşlukları doldurabilecek çok sayıda ihtimali hesaplıyor ve olasılığı en yüksek olanı tarihçilere sunabiliyordu.
Yüzde 30,1 hata oranına sahip olsa da, Oxford Üniversitesi’nde aynı alanda çalışmalar yapan öğrencilerin saatlerini alan çalışmaları saniyeler içerisinde çözüme ulaştırabiliyordu. Öğrenciler ve Pythia’nın 50 yazıtın şifresini çözmek için yaptığı çalışmalar Pythia’nın sadece saniyelerini alırken, öğrenciler bu şifreleri çözmek için saatlerini harcadı. Şimdi ise bu düzenin üzerine geliştirilen Ithaca’nın Pythia’dan çok daha başarılı işler çıkartacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Ithaca’nın imza attığı başarılı işlerin sayısı şimdilik pek fazla değil. Ancak uygulanan testlere göre, tarihçilerin çalışmalarında yüzde 25lik doğruluk payı varken Ithaca’nın hasarlı yazıtlar üzerinde yüzde 62’lik doğruluk seviyesine sahip olduğu ortaya çıktı. Ithaca bu başarısını yazıtların geldiği yeri bulmakta da sürdürürken yüzde 71’lik doğruluk oranıyla yazıtın nereden geldiğini bizlere söyleyebiliyor.
Ithaca şu anda biraz meşgul çünkü bir dizi Atina kararnamesi için tarihçilere de destek veriyor. Tarihçiler, yaptığı çalışmalarda Atina kararnamesinin ortaya çıkış tarihini MÖ 446 olarak belirlemiş ancak bu pek çok açıdan tartışmalara sebep olmuştu. Pek çok tarihçi bu kararnamelerin o tarihte ve sonrasında resmi belgelerde geçtiğini ve tarihin daha erken olması gerektiğini söylerken; Ithaca’nın bulduğu sonuç tarihçilerin öngördüğü gibi MÖ 421 yılı oldu. Pek çok tarihçi, kararnamenin bu tarihte yazılmış olma olasılığının yüksek olduğunu söylerken, Ithaca da böylece ilk başarısına imza atmış oldu. İlerleyen günlerde, Ithaca’nın adını daha sık duyacağımız ve geçmişimizden izleri aydınlatma konusunda bizlere daha çok yardımı dokunacağı kesin.