Tam olarak kesin nedeni bilinmiyor! 40 bin doğumda bir görülüyor

Diyarbakır’da dünya gelen Nefes Su İpekyüz isimli bebekte, sakrokokisegal teratom denilen ve 40 bin doğumda bir görülen tümör tespit edildi. Anne karnında tanısı konulan hastalıkta bebek, doğduğunun ertesi günü ameliyat edilerek tedavisine başlandı. Uzun süren tedavi sonucunda bebeğinin sağlık durumunun normale dönmesiyle taburcu edilerek ailesine teslim edildi.

“KUYRUK SOKUMUNDAN KAYNAKLI 10-12 SANTİMETRELİK BÜYÜKÇE BİR TÜMÖRÜ VARDI”

Op. Dr. Taner Kamacı, hastalarının gebelik takipleri sırasında tanısı konulan ve hayatının 2. gününde başarılı bir ameliyat ile tedavisini yaptıklarını söyledi. Dr. Kamacı, “Sakrokokisegal teratom denilen bir tümör. Bu rahatsızlık bebeklerin kuyruk sokumu kemiğinden kaynaklanan ve kitle şeklinde büyüyerek kendini belli eden bir tümör. Bu hastalık genelde gebelik takipleri sırasında tanısı konulur. Doğumdan sonra da çocuk cerrahisinin takip ve ameliyat listesine girer. Doğduktan sonra bizler hastayı devraldık. Ve doğumunun ikinci gününde hazırlıklarını tamamlayıp ameliyatını gerçekleştirdik. Hastamızın kuyruk sokumundan kaynaklı 10-12 santimetrelik büyükçe bir tümörü vardı. Kistik tipteydi ve erken dönemde ameliyatını yaptık. Bu hastalıkta bazen kitlenin tamamı dışarı doğru büyüyor ve sıklıkla bu tip görülüyor. Bazen bir kısmı dışarı da, bir kısmı içeriye karnın içine doğru büyümüş olabiliyor. Bunlar ne kadar karnının içine doğru ise ve ne kadar solid yapılar varsa o kadar riskli gruba giriyor. Kötü huylu olması ihtimali daha fazla oluyor. 40 bin doğumda bir nadir görülen konjenital tümörlerden” dedi.

“SONRADAN KÖTÜ HUYLUYA DÖNME İHTİMALİ OLABİLİYOR”

Hastalarının dışa doğru büyüyen ancak içeriye doğru hafif uzantısı olan TİP-2 sakrokisikal teratom hastası olduğunu aktaran Dr. Kamacı, “Başarılı bir ameliyatla tümörü tamamen çıkarttık. Ameliyattan sonraki kontrol AFP değerlerinde hemen ciddi bir düşüş sağlandı. Bu hastaların ameliyatı yapıldıktan sonra en az üç yıl boyunca, hatta ömür boyu takibini yapmamız gerekiyor. Çoğunluğu iyi huylu olduğu halde bazen kötü huylu da çıkabiliyor. Veya sonradan kötü huyluya dönme ihtimali olabiliyor. O yüzden kötü huylu olma ve nüksetme ihtimaline karşı bu hastaların her zaman takip edilmesi gerekiyor. Hastanemizde takibi olan, anne karnındayken de tanısı konulmuş bir hastaydı. Erken dönemde ameliyat şansını yakalamasını buna borçlu. Yoksa bazı hastalar takipsiz gebelik oluyor. Veya doğduktan sonra onun teşhis aşaması, bunun çocuk cerrahına ulaşması, tetkiklerinin yapılması, ameliyattın hazırlanması bazen ayları bulabiliyor” diye konuştu.

Özellikle bu hastalarda ikinci aydan sonra ameliyatının yapılıyor olması bile hastayı kötü prognoz sınıfına sokacağına dikkat çeken Dr. Kamacı,“O yüzden bu hastalarda çok hızlı davranıyoruz. Tam olarak kesin nedeni bilinmiyor. Genetik ve ailevi altyapısı var. Ameliyattan sonra en önemli şey yara bakımı. Bu hastaların büyük bir yarası oluyor ve kaka yaptığı bölgeye çok yakın olduğu için kakasının bulaşmaması gerekiyor. Enfekte olursa yara büyük olduğu için büyük bir sorun ortaya çıkar. Bu yüzden genelde ameliyat ettiğimiz hastalarda, bu hastamızda da öyle yaptık. Ameliyattan sonra ta ki yarası tamamen iyileşene kadar, artık enfekte olmayacağı içimize sinene kadar hastanede yoğun bakımda tuttuk. Yarası tamamen iyileştikten sonra da hastamızı şifa ile evine taburcu ettik” şeklinde konuştu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir