Başkanı (SSB) Haluk Görgün, düzenlediği basın toplantısında, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Savunma sanayisinin güçlenen Türkiye’nin yıldızı olduğunu vurgulayan Görgün, siyasi iradenin kararlılığı ve projelerdeki başarıları eklendiğinde kartopu etkisi ortaya çıktığını ifade etti.
Nitelikli insan kaynağı ve güvenlik güçlerinin sektöre sağladığı katkının ve geri dönüşlerin ürünlerin gelişimi açısından çok önem taşıdığına dikkati çeken Görgün, bu ve başka unsurlarla ihtiyaçları yerli ve imkanlarla en etkin şekilde karşılamaya odaklandıklarını belirtti.
10,2 milyar dolarlık yeni sözleşme imzalandı
Savunma sanayisi ürünlerinin ihracatının zorluğuna işaret eden Görgün, geçen yıl ihracat rakamını yaklaşık yüzde 27 artırarak 5,5 milyar dolara, ihracat kilogram değerini de 65 dolara çıkardıklarını, bazı ürünlerde bu değerin 10 bin dolara ulaştığını anımsattı. Görgün ayrıca geçen yıl 10,2 milyar dolarlık yeni sözleşme imzaladıklarını kaydetti.
Sektörde ihracatın, nitelikli ihracatın ve platform ihracatının arttığını ifade eden Görgün, 185 ülkeye 230 farklı ürün ihraç edildiğini belirtti.
İnsan kaynağı ve oluşturulan altyapılarla gurur duyulan ürünler ortaya çıktığını bildiren Görgün, ihracatın en önemli başarı göstergelerinden olduğunu ifade etti.
Savunma sanayisindeki kabiliyetleri sivil alanda kullanmaya yönelik çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Haluk Görgün, “Oluşan birikimi sivil alanlara yaygınlaştırmak üzere faaliyetlerimiz olacak. Özellikle enerji, ulaşım, akıllı şehircilik, sinyalizasyon sistemleri ve sağlık alanına yaygınlaştırma niyetimiz var.” dedi.
Bazı alanlarda çok az ülkenin üretebildiği ürünleri üretir hale geldiklerine dikkati çeken Görgün, caydırıcılığın ancak güçlü bir savunma sanayisiyle mümkün olduğu bilinciyle gayret gösterdiklerini söyledi.
Görgün, geçen yıl yürüttükleri faaliyetlerde öne çıkan unsurlar hakkında bilgiler de verdi.
Haluk Görgün, silah, mühimmat, algılayıcı, sensör gibi muharebe sahasında ihtiyaç duyulan her türlü unsurların alt sistemlerini ve bunların da altında yer alan en ufak bileşenlerin yerli ve milli üretildiğinin altını çizdi.
Savunma sanayisinde 3 bin 500’ü aşkın şirket olduğuna dikkati çeken Görgün, “2024, teslimatını gerçekleştireceğimiz, yine güvenlik güçlerine ve silahlı kuvvetlere teslim edeceğimiz projelerin bulunduğu sürprizlerle ve umutlarla dolu bir yıl olacak.” diye konuştu.
19 Ocak’ta deniz platformlarının teslimatı yapılacak
Görgün, 19 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla deniz platformlarının teslimat törenlerini yapacaklarını duyurdu.
Lojistik destek gemisinin ikincisi Üsteğmen Arif Ekmekçi’nin kabulünü gerçekleştireceklerini belirten Görgün, denizde ikmal gemisi olan Derya’nın TCG Anadolu’dan sonra ürettikleri en büyük gemi olduğunu ifade etti.
Yeni tip denizaltı tedarik projesi kapsamında Piri Reis’in teste gireceğini, TCG Sakarya’nın testlerinin 2024’te tamamlanacağını ve Murat Reis’in havuza çekim faaliyetlerinin ise yıl içerisinde başlayacağını bildiren Görgün, Barbaros yarı ömür modernizasyonu kapsamında gemilerin geçici kabullerini yapacaklarını anlattı.
“KAAN’ın ilk uçuşu inşallah yakın zamanda olacak”
Görgün, MARLIN, SANCAR, ULAQ, SALVO gibi insansız deniz sistemlerinin de kabullerinin gerçekleştirileceği bilgisini vererek, şunları kaydetti:
KAAN’ın ilk uçuşu inşallah yakın zamanda olacak. F-16 yapısal projemizin yine teslimatları yapılmaya başlanacak. GÖKBEY helikopterinin jandarmaya teslimi yapılacak. Genel maksat helikopterlerinin teslimi olacak. ASELSAN’ın ürettiği AESA burun radarının testleri devam edecek. Elektronik harp sistemlerimizde tasarımlar devam edecek. 2024, havadan ikmal kontrol uçaklarının milli imkanlarla geliştirilen elektronik destek sistemlerinin teslim edildiği yıl olacak. İnsansız hava araçları için geliştirdiğimiz kameraların seri üretimlerine başlanacak. Uluslararası muadilinden performansı daha iyi olan ASELFLIR-500’ü imal ettik. Bu şu anda kendi sınıfında var olan en iyi kamera. Bunun da seri üretimleri ve teslimatları gerçekleşecek. ASELPOD sistemlerinin teslimatları hızlanacak. Milli Data Link Projesi kapsamında geliştirdiğimiz sistemler uçaklarımıza entegre edilmeye başlanacak.
Görgün, tanksavar füzelerin uzun menzilli olanlarının da teslim edileceği bilgisini vererek, uzun menzilli hava savunma sistemi SİPER’in ilk versiyonu olan Ürün-1’in son parti kabul testlerinin tamamlandığını ve daha uzun menzilli olan versiyonu Ürün-2’nin test faaliyetlerinin devam edeceğini anlattı.
“AR-GE faaliyetlerimiz devam edecek”
BOZDOĞAN ve GÖKDOĞAN füzelerinin kabul testleri için hazır olduğunu bildiren Görgün, harp başlıklı testlerinin yapılacağını duyurdu.
Görgün, hemen hemen her platform için motor geliştirme projelerinin sürdüğünü belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
Belli bir aşamaya gelinmiş projelerimiz var. Hibrit tahrik sistemine sahip platformlarımız olacak. Güdüm kitlerimizin teslimatı gerçekleştirilecek. Çeşitli illerimizde buluşma faaliyetlerimiz olacak. İhracatımız, yeni sözleşme faaliyetlerimiz yoğun olacak. TEKNOFEST, ROBOİK ve siber güvenlik yarışmalarına desteklerimiz, katkılarımız devam edecek. Arada sürprizlerimiz de olacak. Özellikle kritik teknolojiler ve üretim süreçleri konusunda da yeni yaklaşımlarımızı ana eksenlerimiz çerçevesinde AR-GE boyutuyla yoğunlukla değerlendirip kullanılıyor olacağız. Özellikle katmanlı imalat, kızıl ötesi, lazer, kuantum teknolojileri, otonomi gibi teknolojiler ve yapay zeka üzerine AR-GE faaliyetlerimiz devam edecek.
Görgün soruları yanıtladı
Görgün, SSB Nuri Demirağ Konferans Salonu’ndaki basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Savunma sanayisinde ihraç edilen ürünlerin yerlilik ve millilik oranlarına ilişkin bir soru üzerine Görgün, “Yerlilik oranını, kabaca bütçesel olarak hesaplayıp sunuyoruz. Söylenilen ve ifade edilen oranlar doğru. Şu an yüzde 80 yerli yüzde 20 yabancı ihtiyacımız var. Onlar da alt sistemler ve çeşitli platformlar. Uzun zamandır platform almıyoruz. Bir süre sonra platformları hiç konuşmayacağız” diye konuştu.
Yüzde 100 yerlilik ve millilik oranının önemine dikkati çeken Görgün, şu ifadeleri kullandı:
Meseleye şöyle bakmak lazım. Kritik know-how nerede? Sen kullanmak istediğinde seni engelleyecek bir ambargo var mı yok mu? Bir ürünü farklı ülkelerden temin edebiliyor muyuz? Burada esas konu yüzde 100 yerli ve milliliğin yakalanmasının ötesinde ihtiyaç duyulduğunda herhangi bir şekilde sorgulanmadan, birilerinin oluru olmadan ürünlerin kullanılabileceği sistemlerin olması.
Görgün, İHA’larda kullanılan ve daha önce Kanada’dan ithal edilen kameralara ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:
Alınacak kameraları tamamen askıya aldık. Yerli ve milli en iyisini üretiyoruz. Bizim ürettiğimiz kamera şu anda ihtiyaç duyulan kameradan çok çok daha iyi. Bunun bir önceki versiyonunu da yapmıştık. CATS kamerası da kullanılıyordu. CATS kamerası 15 ülkeye ihraç edildi. Bahsettiğimiz ASELFLIR-500 kamerasının kalifikasyon testleri bitti. Her yönüyle daha iyi olan bir kamera. Bunun da bu ay seri üretimi başlıyor. İlk siparişlerini birkaç gün içinde şirkete vereceğiz.
Milli Muharip KAAN’ın motoru için yurt içinde özgün bir çalışma yürüttüklerini belirten Görgün, “Var olan tüm sistemlerimiz için motorlarımızı kendimiz üretiyoruz. TB3 tamamen yerli motorla uçuyor. KAAN’ın motoru için çok ayrı bir ekip, uzun zamandır çalışıyor. TR Motor bu işin bir parçası. Bizim planımız kendi ürettiğimiz motorun seri üretime yetişmesi” dedi.
Bu nedenle platform ve motor çalışmalarının birlikte başladığını anlatan Görgün, “Uçağın ihtiyaç duyduğu itki gücü ve enerji ihtiyacını karşılayabilecek bir motor tasarımıyla başlandı ve devam ediyor. Seri üretime başladığımızda motorumuzu alamıyor gibi durum olmasını istemiyoruz. KAAN’ın Türkiye’deki motor üretiminde bir ortaklık yok.” değerlendirmesinde bulundu.
Görgün, savunma sanayisinde çalışan kadın mühendislerin sayısının arttığını ve daha da artmasını arzu ettiklerini de dile getirdi.
“Hava savunma sistemlerini geliştiriyoruz”
Hava savunma sistemleri konusunda çalışmaların titizlikte yürütüldüğünü anlatan Görgün, “Çalışmalar konusunda kesin tarih veren, teknik özellikleri veya bütçesel büyükleri açıklayan bir yaklaşımım yok. Bizim hava savunma sistemleri kurgumuz, katmanlı hava savunma sistemleri kurgusu.” ifadelerini kullandı.
Görgün, havadan tehdit oluşturabilecek drondan seyir füzesine kadar her türlü saldırı aracının dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, bu tarz saldırıları önleyebilmek için hem mühimmatla hem de elektronik olarak katmanlı bir savunma yapısı oluşturduklarını söyledi.
Katmanlı hava savunma sistemlerinin noktasal veya bölgesel koruma olarak değerlendirebileceğini söyleyen Görgün, şunları kaydetti:
Tehdidi önceden belirleyip nasıl bir tehdit olduğunu kesinleştirebilmek oldukça önemli. Çünkü bazen öyle bir tehdit olur ki o tehditte karşı kullanacağınız karşı tedbir de o tehditle ve oluşturabileceği hasarla orantılı olmak zorunda. Biz, var olan elektronik harp ve lazer yeteneklerimizle yakın temas ve noktasal savunma açısından belli bir seviyeye ulaşmış durumdayız.
Görgün; Hisar A, Hisar A+, Hisar O, Hisar O+ ve SİPER Ürün 1 gibi daha yüksek irtifalarda kullanılabilen hava savunma sistemi ürünlerinin testlerinin başarılı bir şekilde tamamlandığını belirterek, bu ürünlerin seri üretimleriyle ilgili sözleşmelerin yapıldığını anımsattı.
Hem tehdidin niteliğinin hem de tehdide karşı uygulanabilecek silahların belirlenmesine yönelik çalışmaların sürdürüldüğünü bildiren Görgün, “Bütünsel olarak radarlar, füzeler ve bunların atış kontrol sistemlerine yönelik çalışmaları yürütmeye devam ediyoruz. Bizim vazifemiz, her zaman ihtiyacımız olanı yerli ve milli olarak en iyi şekilde karşılamak.” dedi.
Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)