İş ilişkisinin işçinin davranışları nedeniyle sona erdirilmesi noktasında davranışın ağırlığına göre farklı sonuçlar doğabilir. İşveren açısından objektif olarak iş ilişkisinin çekilmez hale geldiğinin, bu davranışların işverenden iş sözleşmesine devam etmesinin beklenemez olduğu durumlarda işverenin derhal fesih hakkı doğduğu kabul edilmektedir.
Bununla birlikte iş ilişkisinin devamının çekilmez hale gelmediği fakat işyerindeki çalışma düzeninin olumsuz olarak etkilendiği, davranışın işin gerektiği şekilde yürütülmesine engel olduğu durumlarda işverenin derhal değil ama bildirimli fesih hakkının doğduğu kabul edilmektedir.
Bu ikinci durumda işveren bildirim sürelerine uyarak veya buna ilişkin ücreti ödeyerek iş sözleşmesini sona erdirebilir. Ağırlık farklı denilen bu durum yargı kararlarında da vurgulanmakta hatta işverenin yanlış değerlendirmesi sonucu derhal fesih uyguladığı bir işçinin davranışının derhal değil ama bildirimli feshe sebep olabilecek ağırlıkta olduğunun tespiti halinde, fesih geçerli feshe dönüştürülür. İşçi bu durumda sadece kıdem ve ihbar tazminatını almakta ve fakat işe iadesi gerçekleştirilmez.
Yargıya göre de; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler ise, İş Kanunu’nun 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedene dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İşçinin iş sözleşmesinin feshine sebep olabilen davranışlarının belirlenmesinde iş sözleşmesi ve işverenin vereceği talimatlar önemli. Bu kaynaklarda yer almayan kurallara aykırı davranışlar da feshe sebep olabilmekle birlikte, sözleşme ve talimatlar feshe yol açabilen davranışların belirlenmesinde etkin rol oynar. İş sözleşmesi ile işçiye bir yükümlülüğün yüklendiği belirlenebiliyor, işçinin bu yükümlülüğü ihlal etmekten kaçınma imkânı varken kaçınmadığı sonucuna ulaşılıyorsa ve işverenin bu ihlal nedeniyle bir zararı doğmuşsa, fesih hakkının doğduğu kabul ediliyor. Eğer işçinin hiçbir kusuru yoksa yani bu ihlali yapmaması kendinden kaynaklanmayan bir nedenden dolayı mümkün değilse, fesih hakkının doğmadığı kabul ediliyor.
Uyarı yapılması gerekli
Davranışa dayalı olarak fesih hakkının doğumu için işçinin ihlal oluşturan davranışını yapmaması konusunda uyarılmış olması ve uyarıya rağmen tekrar aynı davranışı sergilemesi şart. Buna göre fesihten önce işçiye ihtar verilip verilmediği araştırılacak, ihtara rağmen aynı davranışı sergilemesi halinde, savunması alınarak iş sözleşmesi feshedilebilecektir. Fakat bazı ihlallerde, ihlalin ağırlığı nedeniyle ihtar verilmesi şart koşulmamaktadır. İşçi bu tür ağır ihlali yaptığında, işçinin doğrudan savunması alınarak iş sözleşmesi feshedilebilecektir. İhlalin ağırlığı da davranışın işverene verdiği zararın ağırlığına göre belirlenmektedir. İhtardan sonra aynı nitelikte bir davranış meydana gelmediyse sırf daha önce ihtar verilmesine dayalı olarak iş sözleşmesi feshedilemez.
Tüm bu şartlar gerçekleşmiş olsa dahi, uygulanan feshin geçerli olabilmesi için feshe son çare olarak başvurulmuş olması şarttır. Bunun anlamı, iş sözleşmesinin sona ermesine göre daha hafif bir yaptırım veya önlemle işçinin bu davranışı yapması engellenebilecekse, doğrudan uygulanan fesih yine de geçersiz olacaktır.
Örneğin işçinin işyeri değiştiğinde ihlal davranışları ortadan kalkabilecekse, öncelikle işçinin işyerinin değiştirilmesi yöntemine başvurulmalıdır. Fakat burada işverenden istenebilecek çareler, kendisinden haklı olarak beklenebilecek, işverenin yapması mümkün çareler olmalıdır. Aynı örnekten hareket edersek, işverenin ilgili işçinin çalışamayacağı bir işyerine devrini araştırması beklenemez.
Davranışa dayalı olarak uygulanacak fesihte ister haklı neden olduğu düşünülsün isterse geçerli neden oluşturduğu düşünülsün feshin ölçülü bir yaptırım olması gerekmektedir. Bunun anlamı son çare olarak başvurulabilecek bir yaptırım olan işten çıkarmanın davranışın gerçekten sonucuna uygun olması gerektiğidir. Bir durum karşısında bunun için fesih uygulanmamalıydı denilebiliyorsa fesih ölçülü değildir.