Türk spor basınında, “yazılı” kısmın son temsilcisiydi Ercan Güven… Milliyet Gazetesi’ndeki sütunlarının dışında, ne bir televizyon ekranında, ne de bir youtube kanalında görebildiniz onu…
Kelimeleri nakış gibi işleyip, cümlelere dönüştüren bir mücevher ustası gibiydi. Milliyet okuyucularının tiryakisi olduğu “Ters köşe” dünden itibaren öksüz kaldı. Önceki gece yarısında kalp krizi geçiren 69 yaşındaki Güven hayata gözlerini yumdu.
Birçok gazetecinin yetişmesine öncülük eden, Türk basınına, “spor sayfası” kavramını yerleştiren dayısı Namık Sevik, ona el veren isim oldu. Türkçe’yi çok iyi kullanan, yazı dilinin yanında, haberi de koklayan bir muhabir olarak gazeteciliğe başlayan Ercan Güven, bugün birçok gazeteci adayının idolü olarak Türk spor basınında yerini aldı.
Son nefesine kadar görevini yapan bir isim oldu Ercan Güven… Kadıköy’de dün oynanan karşılaşma için öngörülerini sıraladı ama karşılaşmayı görmeye ömrü vefa etmedi.
Gazeteciliğinin yanında bir dönem reklam ajansında, “metin yazarlığı” görevinde de bulundu Ercan Güven… Doğrusu, kelimelerle bu kadar rahat oynayan, kimsenin bakamadığı pencereden konuya yaklaşan biri için bu çok kolaydı. Orada da işinin hakkını verdi.
Ardından, tekrar ilk göz ağrısı Milliyet’e ve spor yazarlığına döndü. Bir dönem, spor sayfalarını ayrı olarak gazeteye taşıyan Milliyet’te başyazar gibiydi. Her yazısı konuşuldu, her haberi tartışıldı.
Adeta “ödül makinası” gibiydi. Muhabirliğinde en iyi haberler onda, yazarlığında “en iyi yorumcu” o oldu. Adeta, “Birinci belli…” dedirtti.
Ve Milliyet’in çok değerli ismi Ercan Güven, gazetesinin sütunlarında bu kez kendi haber oldu. Güven’in cenazesi yarın Şakirin Camii’nde ikindi vakti kılınacak cenaze namazından sonra Çamlıca Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Nur içinde yat büyük usta…
KALEMLERİN EFENDİSİYDİ | ŞANSAL BÜYÜKA
Yazılarını okurken, üslubunu, esprilerini, yorumunu ve konuya yaklaşımını kıskandığım bir – iki yazardan biriydi…
Tam bir kalem üstadıydı…
Üstelik her satırı dolu, her satırında bir ya da birden fazla mesaj yüklü yazılar…
Kalemlerin efendisiydi…
Hayat bu… Acımasız hayat…
Kalemi kırıldı…
Hem de hiç beklenmedik bir anda…
Sessiz – sedasız…
Tam da yaşam felsefesine uygun…
Ercan Güven sessiz sedasız yaşadı…
Sessiz sedasız öldü…
Arkasında temiz duygular, unutulmaz yazılar bırakarak gitti…
Bir anlamda spor medyasının küçük İslam Çupi’si öldü…
Espiriler, üsluplar bir kez daha öksüz kaldı…
Mesleği boyunca kimseye sataşmadı, kimseye bulaşmadı…
Kimseden çöp istemedi…
Gazeteci – yönetici, gazeteci – kulüp mesafesini müthiş ayarladı, müthiş korudu…
En sert eleştirileri, en yumuşak üslupla yaptı…
Spor medyasının kadife eldiven giymiş demir yumruğuydu…
Kimseye teslim olmadı…
Kötü kadere teslim oldu…
Çok üzgünüm…
Allah rahmet eylesin, ışıklar içinde uyusun…
O BİZİM EN İYİMİZDİ | ATTİLA GÖKÇE
Ercan Güven’i kaybetmek. Hayat denen bilinmez ve çözülemez maceranın bizim dünyamızdaki en kötü hikayesi bu olsa gerek.
Çok değerliydi… Beyefendi halini, nezaketini ve o muhteşem zekadan çıkan ironilerini özenerek, hayranlıkla, “Bak işte, eleştirinin sanata dönüştüğü yer” diye okur, bazen telefona sarılıp o coşkuyla kutladığımız olurdu. Tevazu sahibiydi, “Abi, bu kutlamada biraz abartı yok mu?” diye sorarak yine ince bir zekayla ironinin tellerine basardı.
Sapına kadar gazeteciydi. Terörün saldırı ve suikastlarla gündemi işgal ettiği günlerde, foto muhabiri bir arkadaşımızla birlikte 5-10 gün ortadan kaybolur, inanılmaz işlerle dönerlerdi. Silah ve kanla yazılan sayfalara karşılık, barış ve umutla spor yapan çocukları, gençleri, spor insanlarını yazar, normal hayata dönüşün kapılarından birini gösterirdi.
Haydi bir itirafta bulunayım: O bizim en iyimizdi. Türkçeyi güzel kullanır, analizlerini akıllıca yapar, en kısa ve doğru yoldan yazıya dökerdi. Bazen edebiyatçı, zaman gelir teknik direktör olurdu. Bakarsınız spor hekimi ya da maçın hakemi olmuş, o uzmanların dünyasından yaptığı soruşturmaları onların adına eşsiz empatisiyle döktürmüştü.
Evet, “dayısı” Namık Sevik gibi ölümsüz bir ustanın yanında başladı gazeteciliğe. Ama oraya gelene kadar farklı iş alanlarında hayatı da tanımıştı. Bab-ı Ali’de “dayısı var da yazar oldu” denemeyecek tek kişiydi belki de. Sevik’in dayılığı ya da kendisinin yeğenliği sadece onurdu.
Ercan Güven, “tek kapılı” bir gazeteciydi. Milliyet’te başladı, maalesef, Milliyet’te bitirdi o muhteşem kariyeri. Zaman zaman ara verir, sonra yine aramıza katılırdı. Tertemiz üslubu, aydınlık zekası ve beyefendi kişiliğiyle.
Bir şey daha yazmalıyım: Gazetelerin üçer-beşer, bazen de altışar-yedişer izledikleri Olimpiyat Oyunları ve Dünya Kupası gibi dev organizasyonların hiç birine “gitmeyi ve yazmayı” talep etmedi. Ama o günlerde servisin en önemli nöbetçilerinden biriydi.
Kutlaştığımız, dertleştiğimiz zamanlar da oldu. Bize kalan en büyük miras dostluğuydu. Hastalığını en yakınlarından bile gizledi. Onları üzmemek adına -olabildiğince- gizli bir operasyona çevirdi tedavi sürecini. Yorgun bir kalple ayrıldı aramızdan.
Hepimizi yalnız bırakarak.
TÜRK SPOR YAZARLIĞININ BALZAC’IYDI O… | TAYFUN BAYINDIR
Ercan’ın ölüm haberini dün gece İstanbul uyurken aldım. Garip bir biçimde hemen kabullendim. Ağlayamadım bile… Oysa isyancı ve duygusal bir yapım vardır. Bir reaksiyon göstermeliydim ama yapamadım. Ercan’ın evine giderken, hani kadim bir dostunuzu kaybettiğinizde ruhunuzdan bir parçanın koptuğunu hissedersiniz, hani üzüntü ve isyanı aynı anda yaşar, ardından da acıyı bal eyleyip anılara doğru bir yolculuğu çıkarsınız ya; aynen öyleydim…
Ben Ercan ile 90’lı yılların başında tanıştım. O zamanlar güreş, boks, halter gibi birçok branş gazeteler tarafından ikişer muhabirle takip edilirdi. Hürriyet Gazetesi’nin genç muhabirlerindendim ve Dünya Güreş Şampiyonasını izlemek için Fransa’ya gitmiştim. Ercan da Milliyet adına takipteydi. Ve biz orda hem rakip olduk, hem de kalıcı bir dostluğun temellerini attık. 1990 ila 2010 yılları arasında muhabir olarak olağanüstü gazetecilik performansı sergiledi Ercan. Sıklıkla Doğu ve Güney Doğu’ya gitti, en ücra köylere, beldelere girip bölgedeki sportif çaresizliği, geri kalmışlığı aynı zamanda da gizli kalmış başarı öykülerini gözler önüne serdi. Gazetecilik ödüllerine ambargo koymuştu. “Yılın Gazetecisi” dendiğinde akla hep o gelirdi. O zamanlar hayranlık ve mesleki kıskançlıkla takip ederdim Ercan’ı.
2013 yılı Temmuz ayında yollarımız kesişti. Kadim dostumla artık aynı çatı altındaydık. Ben Milliyet Spor Servisi’nin müdürü olmuştum. Beni ilk arayıp kutlayanlardan biriydi. “Milliyet çok gelenekçi yapıya sahiptir, sen Milliyet’e dışardan gelen ilk müdürsün, muz kabuklarına dikkat et demişti” O sıralar “Ters Köşe” yi yazıyordu ve yazıları gündem belirliyordu. O günden düne kadar da belirlemeye devam etti. Müthiş bir yazı ustasıydı Ercan. Kelimeleri adeta dans ettirirdi. Türkçeyi mükemmel kullanırdı. Gençlerin pek bilmediği, teşbih sanatını, mecazı Mürselleri, tecahülüarifleri, kinayeleri onun yazılarında kolaylıkla bulurdunuz. Benim gözümde Türk Spor Yazarlığının Balzac’ıydı o.. Bu arada çok iyi Fenerbahçeliydi. Ama bir o kadar da objektifti. Fenerbahçe yazarken hem nalına vururdu, hem de mıhına…
Özet şu aslında; Ercan GÜVEN, temiz kalmayı başarmış, kalemini kırmış ama satmamış ender gazetecilerdendi. Her iyi insan gibi Ercan da erken gitti. Ben dostumu, ülkemiz olağanüstü bir kalemşoru kaybetti… Acım sonsuz…
ERCAN GÜVEN İÇİN MESAJLAR
OSMAN AŞKIN BAK (Gençlik ve Spor Bakanı): Milliyet Gazetesi spor yazarı, Türkiye Spor Yazarları Derneği üyesi Ercan Güven’in vefat ettiğini derin bir teessürle öğrendim. Spor basınının usta kalemlerinden olan Ercan Güven’e Allah’tan rahmet; ailesi, sevenleri, spor camiasına başsağlığı diliyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (CHP Genel Başkanı): Vefat haberini üzüntüyle öğrendiğim spor basınımızın saygın isimlerinden, Milliyet Gazetesi spor yazarı Ercan Güven’e Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU: Türk basınının duayen isimlerinden spor yazarı Ercan Güven’in vefat ettiğini derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. 1980’li yıllardan bu yana Milliyet gazetesinde görev yapan Güven spor basınına çok önemli katkılarda bulunmuştu. Merhum Ercan Güven’e Allah’tan rahmet; ailesi, sevenleri, başta Milliyet Gazetesi olmak üzere tüm basın camiasına başsağlığı dileriz.
İLETİŞİM BAŞKANI FAHRETTİN ALTUN: Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle vefat ettiğini öğrendiğimiz Milliyet Gazetesi spor yazarı, değerli gazeteci Ercan Güven’e Allah’tan rahmet diliyorum. Merhum Ercan Güven’in ailesine sabır, sevenlerine ve medya camiamıza başsağlığı temenni ediyorum.
FENERBAHÇE: Spor basınının önde gelen isimlerinden Ercan Güven’in vefat ettiğini derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayız. Ercan Güven’e Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve tüm spor camiasına başsağlığı dileriz.
BEŞİKTAŞ: Spor basınımızın usta kalemlerinden Ercan Güven’in vefat ettiğini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Ercan Güven’e Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve Türk spor camiasına başsağlığı dileriz.