Diyarbakır’da Narin Güran cinayeti (8) soruşturması kapsamında yeni bir gelişme yaşandı. Buna göre abi Enes Güran’ın kolundaki ısırıklar sebebiyle anne Yüksel Güran’ın diş ölçüsü alınacak.
Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan, 19 gün sonra dere yatağında, çuval içerisinde ve üzeri taş ve çalılıklarla kapatılmış cesedi bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, otomobilinde Narin’e ait DNA izleri bulunan amcası Salim Güran, 2 Eylül’de tutuklandı. 8 Eylül’de bulunan cansız bedeninin ardından yürütülen soruşturmada, Narin’in çok sayıda akrabası gözaltına alındı. Şüphelilerden aralarında annesi Yüksel Güran, ağabeyi Enes Güran ve babasının amcasının kızı Birsen Güran’ın (19) da aralarında olduğu 9 şüpheli, tutuklandı.
Diyarbakır’da Narin Güran cinayeti (8) soruşturması kapsamında yeni bir gelişme yaşandı. Buna göre abi Enes Güran’ın kolundaki ısırıklar sebebiyle anne Yüksel Güran’ın diş ölçüsü alınacak.
FERİT ZENGİN Haber Merkezi – Cinayetin nedeni olarak kendilerini kaynak olarak gösteren ve “çoklu gayri ahlaki ilişki” olarak ifade edilen gerekçenin kendilerinin bir tespiti olmadığını ifade eden jandarma ekiplerinin üzerinde inceleme yaptığı şüphelilerin telefonundan, anne Yüksel Güran ile amca Salim Güran’ın arasında herhangi bir telefon ve mesajlaşma olmadığını, Salim Güran’ın telefonun Yüksel Güran’ın telefonun da kayıtlı bile olmadığını tespit ederken, telefon kayıtlarını ve mesajları silen tek şüpheli olarak tespit edilen Salim Güran’ın büyük amcasıyla olay sırasında ve sonrasında yaptığı bir çok görüşmeyi tespit etti.
Silinen ses kayıtları ve mesajların yanı sıra yapılan arama kayıtlarında Narin’in kaybolduğu sırada ve sonrasında büyük amcasıyla görüşmeleri tespit edilen Salim Güran’ın işçisi Mehmet Selim Atasoy ve oğlu Ramazan Atasoy’un yaptığı telefon görüşmelerine de ulaşan jandarma ekipleri, şu ana kadar eldeki bulgu ve belgelerden birinci cinayet zanlısı olarak abi Enes’in öne çıktığı, aile kararıyla cesedin taşeron aracılığıyla ortadan kaldırılmaya çalışıldığı üzerinde duruluyor.
2 Eylül’de tutuklanan amca Salim Güran, dün tutuklu bulunduğu cezaevinden adliyeye getirildi. Savcılık ifadesinde, Salim Güran, olay gününü yeniden anlatarak, “Narin’in kaybolduğu gün sabah erken kalkıp, tarlaya gittim. Sabah saat kaç olduğunu hatırlamıyorum. Tarlaya gittiğimde Mehmet Selim Atasoy, oğlu R.A. ve iki kızı vardı. Tarlada uzatma borularını getirip, boruları tarlaya serdim. Tarlaya gittikten sonra Çarıklı köyüne gittim. E.K.’yi aradım. Boruları o ayarlamıştı ve boruları arama atmıştı. Saati tam hatırlamıyorum. Ama sabah saatleriydi. Boruları araba ile tarlaya getirmiştim. Boruları da tarlaya dağıttım. Boruları bıraktıktan sonra Çarıklı üst geçidinin oraya R.A. ile birlikte gidip, sıcak ekmek alıp, geri geldim. Tarlaya geldikten sonra Mehmet Selim’in iki kızı ve R.A. ile birlikte tarlanın üst kısmına gittik. Mehmet Selim de motosiklet ile geldi” dedi.
Salim Güran, ifadesinde şöyle devam etti: “Tavşantepe’nin oradaki sondaj bölümüne gittik. Sondaj dediğim yer, mısır tarlasının orasıdır. Burada birlikte kahvaltı yaptık. Ondan sonra yine aynı kişileri getirip, aşağı tarlaya getirdik. Sondaj bölgesine kahvaltı için gitmiştik. Kahvaltımızı orada yaparız. Çoğunlukla kahvaltıyı orada yaparız. Tarlada onlara yardım ettim. Kahvaltıdan sonra saat 08.00-09.00 sıralarında tarlada çalışmaya başladık. E.K.’yi saat 08.00’den önce aramıştım. Tarlada R.A. ile suyu değiştirdik. Sonra babasının yanına gittik ve ona yardım ettik. Kahvaltıdan sonra boruları sermeye devam ettik. Burada işimiz bittikten sonra yukarı tekrar mısır tarlasına geldik. Tam olarak saati hatırlamıyorum. Sonra oğlum D. hariç diğer çocuklarımı alarak Diyarbakır il merkezinde bulunan Bağlar ilçesindeki Sağlık Ocağı Çarşısı’na çocuklarımla gittim. Burada çocuklarıma elbise aldım. Çocuklar beğenene kadar burada kaldık. Saati hatırlamıyorum. Ama öğleden sonraydı. Sonra tekrar köye geldik. Yolda Çarıklı’nın karşısındaki polis noktasının karşısındaki istasyondan yakıt aldım. Nakit ödedim, fiş verilip verilmediğini hatırlamıyorum. Fiş verilmişse arabadadır. Sonra köye gelip, çocukları eve bıraktım. Evde durup, durmadığımı hatırlamıyorum.”
Salim Güran, ifadesinde, “H.G.’nin evinin kapısına geldim. Burada 5-10 dakika durduktan sonra tekrar sondajın oradaki tarlaya gittim. Oradayken elektrikçiler geldi. Yanıma gelip, ‘Amcanın oğlu Mehmet Şerif Güran burada değil, bizimle gel, trafosuna gidelim’ dediler. Bu şahıslarla telefonla konuşmadım. Doğrudan yanıma gelmişlerdi. Bu şahıslar, komşum olan amcamın oğlu Mehmet Şerif Güran’ı arıyordu. Onun tarlasında işleri olduğunu ve kendileri ile gitmemi söyleyince ben de kendileri ile Mehmet Şerif Güran’ın tarlasına gittim. Onların arabası ile tarlaya gittik. Orada araba ile bir yere kadar gittik, sonrasında yaya olarak pamuk tarlasından yürüyerek gittik. Pamuk tarlasında yolda yürürken Mehmet Şerif’i telefonla arayıp, ‘Pamuğa kurt düşmüş’, sonra tekrar arayıp, ‘Pamukta sinek var’ dedim. Kendisini tarlasındayken bu şekilde birkaç sefer arayıp, onunla konuştuk. Mehmet Şerif, benim amcamın oğludur. Bu şahıslar trafoya çıktılar. Elektrikçi olan H., bir ot topluyordu. Pişirip yenilen otları topluyordu. Bana, ‘Bir uzun tahta lazım’ dediler. Yine onlarla sondajın oraya dönüp, tahta ayarladık. Sonra onlar tahta ile döndüler. Tarlamda kaldım ve mısırın başına gittim. Hiç saate bakmadım. Bu olaylar öğleden sonra olmuştu. Tarlamın başına gelirken Mehmet Selim Atasoy’un iki kızını gördüm. ‘Motosiklet ile kızları götürelim’ dediler. Ben de ‘Araba ile götüreyim’ dedim. R.A. ve iki kız kardeşi, benim arabama bindiler. Onları köylerine götürdüm. Köyde kapılarına gittiğimizde anneleri, bize soğuk su verdi. Orada küçük bir kızları vardı. R.A. onu kucağında alıp, sevdi. Ben de kızı sevdim. Sonra ben ve R.A., tekrardan araba ile tarlaya döndük” dedi.