Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Zeynep Tuğçe Güneş doğma, büyüme İstanbullu. Üretmeyi, paylaşmayı, hareket etmeyi ve doğada vakit geçirmeyi seven Zeynep’in üretim sevgisi çocukluk yıllarıma dayanıyor. Zeynep, anneannesinin evine gittiğinde bahçede çamurdan oyuncaklar yaptığını, pencere önüne dizip kuruması beklediğini ve ertesi sabah onlarla oyunlar oynadığını hatırlıyor. Hayvan sevgisi de yine aynı evde anneannesinin beslediği ‘Prenses’ adındaki köpekle başlıyor. Prensesin doğumuna 5 yaşında şahit olan Zeynep, bunu mucizevi bir an olarak tanımlıyor. 3 senedir köpeği Bubbles ile yaşayan Zeynep, aynı zamanda hobi olarak seramik üretimi yapıyor.
‘YÜREĞİMDE DİNMEYEN BİR GÖZYAŞI VARDI’
Zeynep’in Likya yolunu yürüme arzusu 2018 yılına dayanıyor. Zeynep, o zamanlar İstanbul’da yaşıyor ve zorlu birkaç dönemden geçiyordu. Ruhu ne zaman dara düşse daima hareket etmek isteyen Zeynep, dizindeki sakatlık sonucunda bu isteğini ertelemek zorunda kaldı. “Likya Yolu’nu yürümem, hep anlamı olan bir işe hizmet etmeliydi diye hissediyordum” diyen Zeynep, hislerinin kendisini yanıltmadığını dile getiriyor.
Zeynep Tuğçe Güneş depremin ilk iki günü Fethiye Belediyesi’nin koordinasyon merkezine tüm outdoor ürünlerini, kışlık kıyafet ile botlarını götürdüğünde oradaki yardımı, dayanışmayı görmek içini muazzam bir duyguyla dolup taşırdı. “Yüreğimde dinmeyen bir gözyaşı vardı, durmadan evde kendimi ağlarken buluyordum” diyen Zeynep Tuğçe Güneş, “Yine o anlardan birinde arkadaşım Furkan’la mesajlaştık ve ‘Ne yapabiliriz, uzaktan nasıl bir faydamız olabilir?’ diye düşünürken Furkan oradaki tahliye açığını yakaladı ve ‘İnsanları tahliye etmek için otobüsler bulalım. Alanda zaten arkadaşlarımız var, destek verirler’ dedik ve kolları sıvadık” bilgisini paylaştı.
‘SON MAAŞIMLA BU YOLA ÇIKTIM’
Tahliye işlemi sosyal medya gücü kuvvetli arkadaşları sayesinde epey ses getirdi ve online bir otobüs bileti firmasıyla yaklaşık 10 gün, oluşturdukları gönüllü ekiple 19 bine yakın kişinin deprem bölgelerinden güvenli illere çıkışlarını sağladılar. Bu işlerin tamamı bittikten sonra içinde derin bir boşluk olduğuna dikkat çeken Zeynep, “Fayda sağlamak hayatımın temel taşlarındandır. Bu nedenle oturup ‘Başka ne yapabilirim?’ diye düşünmeye başladım, öylece durmak yetmiyordu. Bölgeye gitmek faydamdan çok zarara döner, bir boğaz fazla olur diye çok düşündüm. Bu esnada arkadaşlarımın bir girişiminde çalışıyordum, 1 Mart’ta işten çıkarıldım ve kafamdaki her şey o an oturmaya ve canlanmaya başladı. ‘Bu bir işaret olmalı’ dedim. Pek birikimim yoktu ama bu yola çıkacak, yalnızca cesaretim ve farkındalığım mevcuttu. Kira paramı kenara ayırdım ve aldığım son maaşımla bu yol için hazırlıklara başladım” deyip yola çıkış sürecini şu sözlerle anlattı:
“Bölgedeki ihtiyaçları listeledim. Kadın ve erkek hijyen ürünleri, eğitim – öğretim gereçleri ve hayvan rehabilitasyon. Tüm canlılar adına yapacağım anlamlı yürüyüşün tohumları içimde canlandı ve çevremde bu işi uygun yollarla yapacağım kuruluşlar aramaya başladım. Yolum Bedia ile kesişti. Bedia, Akana Platform adında kâr amacı gütmeyen bir kuruluş oluşturdu. İçerisinde her çeşit markanın yer aldığı, satılan tüm ürünlerin gelirinin deprem bölgesine aktarıldığından bahsetti. Projemi anlattığımda hemen bana kucak açtı ve belirlediğim dört ana koldaki yardım ihtiyaçları için platformunda kitler oluşturduk.”
‘HEDEFİM YOLU 30 GÜNDE BİTİRMEK’
“Bağış hedefi koymadım çünkü hepimiz çok yıprandık ve elimizden geleni yapmaya gayret ediyoruz” diyen Zeynep, niyetinin bu yolun tamamını sağlıklı bir şekilde bitirmek ve topladığı bağışlarla oluşturacağı kitleri Hatay’a götürmek ve dağıtımında çalışmak olduğunu söylüyor. Zeynep, aynı zamanda, “Bölgede çeşitli STK’larda görev alan arkadaşlarım var. Onların yönlendirme ve bilgi ışığı doğrultusunda lokal markalardan satın alımlar yaparak bu süreci hem ülkemin üreticilerine destek olarak hem de depremde zarar görmüş hayvanların ve insanların bakımına; sürdürülebilir yardımların önemine bayrak kaldırarak sonlandırmak istiyorum. Yol uzun ve harika destekler geleceğinden şüphem yok” yorumunda bulundu.
Likya yolu deneyimlerini dinlediği kişilerden ve araştırmalarından yolun yaklaşık 25-40 gün arası sürdüğünü söyleyen Zeynep, hedefinin ise 30 günde bitirmek olduğuna değindi. Yemek konusunu yanına aldığı konserve ürünlerle çözüyor ve bittiği noktada da yol üzerinde lokal oluşumlardan günlük besinlerini alarak yoluna devam ediyor. Konaklamasını ise da çadırıyla sağlıyor. Zeynep, outdoor ürünlerini deprem bölgesine gönderdiği için yoluna destek olmak amaçlı arkadaşı Buket Cöne’nin kendisine çadır hediye ettiğini dile getirdi. “Güzel bir niyetiniz varsa yol tertemiz akıyor” diyen Zeynep, sözlerine şöyle devam etti:
“Hiç korkmadım. En kötü ne olabilir ki demiyorum. Yaşadığım her an unutamayacağım bir deneyim olacak ve en önemlisi de yolun uzunluğundan ziyade yolda öğrendiklerim olacak. Ne olursa olsun oraya iki kutu bile bir şey götürmek çok kıymetli benim adıma. Yolun bir kısmında doğum günüm ve geçtiğimiz sene sonu arkadaşım Cihat beni ziyarete geldiğinde onunla konuşurken ‘Bu sene doğum günümde Likya Yolu’nda olmayı çok istiyorum’ demiştim. Dileklerim kabul oldu ve bundan güzel bir hediye olamazdı. Bu yolun sonunda şüphesiz yeni bir Zeynep doğacak, minnettarım.”
‘KADINSIN, TEK BAŞINASIN VE YOLDASIN’
Doğada olmayı seven ve uzun yıllar maksimum 3-4 günlük kamplar yaparak geçiren Zeynep, böylesi uzun soluklu bir yola daha önce hiç çıkmadığını vurguluyor. Endişelendiği hiçbir şey olmadığını, hayata ve olacak her şeyi kucakladığını söyleyen Zeynep Tuğçe Güneş, “Hepsi benim bir parçam ve şüphesiz yaşamam gerekiyor. Hissettiğim en büyük duygu, bir olmak. Bir olduğumuzda neleri başardığımızı bu süreçte gözlemledim ve bu farkındalığı yol bitene kadar enerjim yettiği kadar yaymaya devam edeceğim” dedi.
Sosyal medyada kendisini destekleyenler olduğu kadar eleştirenlerin de olduğuna değinen Zeynep, “Cesaretimi ve kalbimin büyüklüğünü kutlayan çok mesaj aldım. Çevremdeki çoğu arkadaşım bu sürecin bir parçası olmak adına bana destekte bulundu. En büyük destekçim kız kardeşim Şeyma Güneş, bu süreçte Bubbles’a da o bakıyor. Destekleyen tüm arkadaşlarım, sayarak bitiremeyeceğim kadar uzun bir liste var. Ülkemizde kadın olarak bir şeylerin öncülüğünü yapmak her zaman zor oldu. Sanırım bu endişeleri de göz önünde bulundurunca en çok cesaretimden dolayı tebrik aldım; kadınsın, tek başınasın ve yoldasın. Elbette eleştirenler oldu, kötü yorumlar diyemem. Eleştirilere de yapıcıysa açığım ve dinlerim. Fakat yolda başına ‘O gelir, bu gelir’ tadındaki yorumlara olabildiğince kulağımı kapattım. Hayatta her an ve her yerde başımıza bir şey gelebilir. Bu düşünceyle yaşamayı doğru bulmuyorum” açıklamasında bulundu.
‘KÖYE TAŞINDIKTAN 2 AY SONRA İSTİFA ETTİM’
Uzun yıllar reklam ajanslarında içerik üreticiliği ve sosyal medya direktörlüğü yapan Zeynep Tuğçe Güneş, şimdilerde bir işinin olmadığını dile getiriyor. Elinde kalan son parayla bu yola çıktığına dikkat çeken Zeynep, “Yolun bitimindeki Zeynep bunu düşünüp karar verecek. Pek dert etmiyorum, bana bir öğretisi olduğundan şüphem yok” diyerek şehirden köye göç etme kararını nasıl aldığını anlattı:
“2021 ve 2022’nin ilk yarısı mental ve fiziksel olarak çok zor geçti. Sorgulamalarla, yoğun düşünmelerle ve hastalıklarla dolu bir yıldı. Son geçirdiğim hastalığımın tedavi sürecinde karşıma yetişkin Zeynep’i aldım ve onunla sohbet ettim. Çok yorgun ve bitkindi. Hayatımı metropolitan bir şehirde geçirmek istemediğime karar verdim ve Ekim 2022’de köpeğim Bubbles’la beraber sürdürülebilir ve vegan yaşamımı daha tok bir noktada geçireceğime inanarak Muğla’nın Fethiye ilçesine yerleştim. O vakitler çalıştığım reklam ajansımın da uzaktan çalışma modeline olumlu yaklaşması da büyük katkı sağladı. Taşındıktan iki ay sonra da kurumsal hayata veda etmek istediğimi düşündüm ve istifa ettim. Küçük bahçeli evimde huzurlu ve yavaş akan bir hayat yaşıyorum.”