Müjde Işıl – Derviş Zaim, yaklaşık 10 sene önce imza attığı “Devir”de belgesel ve kurmacayı birleştirip ilginç bir çobanlık yarışmasını getirmişti perdeye. Aslında Zaim’in çoğu filminde ‘belgesel gözü’ hissedilir. Gerek geleneksel Türk sanatları gerekse Kıbrıs konulu ve diğer filmlerinde de olsun, araştırmacı, gözlemci tarafını yansıtmıştır. “Tavuri”de ise dört başı mamur bir belgesele imza atmış. Konu aldığı karakter o kadar ilginç ki kurmaca bir filmde izleseniz, ikna olmakta zorlanacağınız kadar sıra dışı bir kişilik. Şeytan anlamına gelen Tavuri lakaplı dolandırıcı Mustafa Serttaş, zengin-yoksul fark etmeksizin her fırsatta herkesi dolandıran, ahlaki sorumluluğunu dolandırılan tarafa yükleyen bir hırsız. Zaim, Tavuri’yi çocukluğundan tanıyor hem kötü namını biliyor hem de annesinin ona kol kanat germesine şahit olmuş.
Derviş Zaim anlatısını iki temel üzerine kuruyor. Tematik olarak bu dolandırıcının vicdanıyla yüzleşecek kadar içinde iyilik barındırıp barındırmadığını araştırıyor. Açıkçası, dönüşüme ve iyiliğin galip gelme klişesine alışkın seyirci için ters köşe bir karakter var karşımızda. Kötücül, karanlık anti-kahraman mitini gerçek bir karakterde, yani ‘organik’ şekilde sinemasına katıyor yönetmen. Bir yanda hasta bir aileyi dolandıran, bir yanda Zaim’in annesinin cenazesine katılan, bir yanda kızıyla iletişim kurmaya çabalayan, bir yanda kendi ailesinden kaçan bir karakter. Anlattıklarının doğruluğuna da inanamıyorsunuz. Mesela babası ile ilgili anlattıkları ile babasının anlattıkları birbirine ters. Kendine etik değerlerin olmadığı, kötücül ama mağdur bir yaşam öyküsü yani senaryo yazıyor aslında Tavuri. Seyircinin özdeşlik kuramayacağı, merhamet duyamayacağı ama bir yandan da ilgiyle nereye varacağını merak ettiği bir karakterin macerası bu belgesel.
Tıpkı bu gelgitli karakter gibi Zaim’in dayandığı diğer temel ise belgeselin tarzları. Tek bir anlatı tarzına kendini bağlamak yerine farklı tarzları birleştiriyor Zaim belgeselinde. Önce kendini dahil ediyor, anlatıcı rolünü üstleniyor, sonra gözlemci oluyor vs. Gözlemci, katılımcı ve edimsel belgesel türlerini birleştiriyor. Kendi geçmişinin bir parçasını yeniden anlamaya, açıklamaya çalışırken seyirciyi de bu yolculuğa davet ediyor. Seyirciye taraf tutturtmadan ve duygusal bir bağ da kurdurmadan bu yolculuğun nereye varacağı merakını diri tutuyor. Zaim’in filmlerini birleştirici unsur olan sezgi, maneviyat gibi değerleri de tepetaklak eden bir belgesel “Tavuri”. Suça bağımlılığın ve kötücüllüğün sığ gibi görünen derinliklerinde kulaç atıyor. Bu derinlikte herkesin vurgun yeme riski var.
Ve son bir not: Derviş Zaim’in küçüklüğünden beri tanıdığı, annesinin vakti zamanında destek olduğu Tavuri, hapishanedeki çekimlerde Zaim’i de dolandırmaya kalkmış ama bu kısım, belgeselde yer almıyor.