Üç yıl önce kaybettiğimiz Türk çağdaş sanatının önemli isimlerinden Selma Gürbüz, “Solo Botter: Selma Gürbüz” sergisiyle anılıyor. Casa Botter’ın, Levent Çalıkoğlu küratörlüğünde ve İrem Büşra Çoşkun’un asistan küratörlüğünde düzenlenen “Botter Sergileri” serisinin ilki olan sergi, sanatçının farklı dönemlerinden karakteristik çalışmalarını bir araya getiriyor ve Gürbüz retrospektifinden kesitler sunuyor.
Sanatçının, 1986 yılında henüz 26 yaşında iken düzenlediği ilk kişisel sergisinden itibaren inşa ettiği imge dünyasının merkezinde kadın, doğa ve canlılar yer alıyor. Gürbüz, gereksiz öğeleri ve fazlalıkları ayıklayarak yalınlaştırdığı kendine özgü resim dilini, zaman içerisinde görsel sanatların farklı disiplinlerinde kullanarak geliştiriyor ve çoğaltıyor.
Vefat ettiği 2021 yılında ardında bıraktığı büyük birikime bakarak onun zengin hayal dünyasını ve imge çeşitliliğini görmek mümkün. Bu sergi, vefatının üçüncü yılında farklı dönemlerinden karakteristik çalışmalarını bir araya getirerek Gürbüz’ün eşsiz dünyasını hatırlatmayı amaçlıyor.
İnsanlık tarihinin ortak kültürel belleğine yerleşmiş mitleri, masalları, görsel ve sözel ifadeleri çağdaş bir dille yorumlayan Gürbüz, Doğu ile Batı sanatlarının yüzyıllardır geliştirdiği kadına, doğaya ve canlılara ait sembol, arketip ve anlamları bilinçaltının referansları ile yeni baştan tanımlıyor. Kültürel tarihin belleklerde yer edinmiş örneklerini inceliyor ve izleyicisinin bakar bakmaz yakınlık kurabileceği bir imge atlası oluşturuyor. Mehmet Siyah Kalem, Hokusai, Şehrazat, Nijinsky, Picabia gibi isimlerle düşünsel bağ kuran, mağara resimlerini üreten insanlarla benzer duyguları paylaştığını düşünen Selma Gürbüz’ün çalışmaları, sanatın özünü oluşturan dinamiklerin neler olduğunu merak eden izleyiciler için hem şölen hem de keşif niteliğinde.