Savaş alanından Büyük Taarruz

SAFA TEKELİ- 29 Ağustos Salı, Büyük Taarruz’un 4’üncü günü: Türk ordusu, başarıyla taarruz harekâtını sürdürürken, Yunan ordusunda çekilme, dağınıklık ve umutsuzluk devam ediyordu. Bunun farkında olan Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Birinci Ordu ve Üçüncü Süvari Tümeni Komutanlıklarına, düşmanın Anadolu’da imha edilmesi emrini veriyordu.

Bunun için Yunan kuvvetlerinin telefon ve telgraf hatlarının kesilmesine devam edilecek, demir yolu ulaşımı engellenecek, menzil kollarına baskınlar yapılacak, düşmana aman verilmeyecekti. Türk birlikleri, Yunan ordusunun tutunmasına engel olmak için Dumlupınar mevzisinin arkasındaki Kaplangı Tepesi’ni zapt etti. Böylece Yunanların önü ve arkası kuşatılıyor, Yunan askerleri arasında panik büyüyordu.

Trikopis ümitsiz

Yunan subaylarının çoğu savaşa devamın faydasız olduğu kanısını taşıyordu. Yunan Komutan Trikopis, bazı savunma önlemleri aldıktan sonra kuvvetlerin tek açık hat olan Çalköy’e çekilmelerini emrederek, kuvvetlerini kurtarmaya çabalıyordu. Ancak, bu çekilme için, uzun süre yol bilen bir kılavuz aranıyordu. Yunan yürüyüş kolundan biri, zifiri karanlıkta Türk süvarisi sanarak, iki kolordu karargâhına ateş açınca karışıklık had safhayı buluyordu.

Trikopis grubunun durumu ümitsizleşmişti. Afyon Cephesi’ne yardıma çağrılan Bağımsız Yunan Tümeni, ulaşım hatlarının engellenmesi sonucu çekilen Yunan Birinci Kolordusu ile bağlantı kuramayarak Eskişehir güneyinde batıya doğru çekilmeye başlıyordu. Yunan birliklerine, eldeki kuvvetlerin yeniden örgütlendirilmesi emredildi. Trikopis, ağır topların taşınması mümkün olmadığından namlu kapaklarının alınarak topların terk edilmelerini; ancak (B) Ordusu’ndan (İkinci Kolordu) kalan telsizin taşınmasını istemişti; fakat askerler onu da tahrip ederek yerinde bırakarak, kaçıyorlardı.

Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet paşalar ise gece Afyon’daydılar. Paşalar, durumu gözden geçirerek saldırının şiddetle devam ettirilmesine, düşmanın durmaksızın kovalanmasına karar veriyorlardı.

Komutanın ağzından

Büyük Taarruz’u, o mahşer gününü yaşayanlardan dinleyerek aktarmak bambaşka bir duygu olsa gerek. Önceki yıl kaybettiğimiz değerli yazar Vural Sözer’in, 1 Ağustos 1965 tarihli, “Hayat Tarih mecmuası”nın 7’nci sayısında, altı komutanla gerçekleştirdiği söyleşiler, bizleri o günlere götürüyor.

1’inci Kolordu 23’üncü Tümen Kurmay Başkanı Binbaşı Fahri Bey, Emekli Korgeneral Fahri Belen, tarihte zamanını beklemekle zafere ulaşan, hareketsizliği ve ataletiyle de fırsatlar kaçıran kumandanlar çok olduğuna işaret ediyor ve şöyle diyor: “Mustafa Kemal Paşa’nın 10 ay beklemesi çok isabetli bir hareketti. Bu bekleyiş bize bir imha meydan muharebesini kazandıran sebeplerin başında gelir. 26 Ağustos sabahı bütün cephede taarruz başladı. 4 günlük amansız savaşın ardından-29 Ağustos… Bugün, akşama kadar saatten saate değişen durumu Afyon’a gelen raporlardan tetkik eden Başkumandan, ordularını Trikopis’in yan ve gerilerine yönelten emirlerini verdikten sonra kendisi de muharebeyi yakından idare etmek üzere 30 Ağustos sabahı Afyon’dan cepheye hareket etti.”

 

‘Haydar Ağa bize yol gösteriyor’

Büyük Taarruz’da 5. Süvari Kolordusu’na kumanda eden Fahrettin Paşa (Emekli Orgeneral Fahrettin Altay) şunları anlatıyordu: “Sinanpaşa Ovası’nda, Yunan işgalinde Tokuşlar köyünden Haydar Ağa isminde hamiyetli bir vatanperver bize ara sıra bilgi veriyordu. Bu vatandaştan Ahir Dağları’nda, Yörükmezarı denilen bir gedikten aşan sarp bir patikanın mevcudiyetini öğrendim. Bu gediği düşman gündüzleri tutuyor, gece olunca çekiliyormuş. 25 Ağustos akşamı bu istikamette yürüyüşe başladık. Tek kol gidebiliyorduk. Ağaçlık, taşlık, sarp bir dağ yoluydu bu. Ovaya indiğimiz zaman gün ağarmış, topçularımızın bombardımanı, piyadelerimizin hücumu başlamıştı. İlk darbemizi, gediği tutmakta olan süvari kuvveti yedi. Bu kuvvet kılıçtan geçirildi.”

Garp Cephesi Kumandanlığı Kurmay Başkanı Albay Asım (Gündüz) Bey.

Albay Asım Bey

Emekli Orgeneral Asım Gündüz de, 26 Ağustos’ta elde edilen başarıdan sonra Mustafa Kemal Paşa’nın planını şöyle anlatıyor: “Atatürk, bir teklifte bulundu. Kendisi bizzat 1. Ordu karargâhında bulunacaktı. Şimalde (kuzeyde) 2. Ordu’ya da Fevzi Paşa’yı memur etti. Garp Cephesi karargâhı, orduların harekâtını tanzim ve idare etmek için 30 Ağustos’a kadar Karahisar’da kalacaktı. 30 Ağustos günü gelen malumata, raporlara göre düşman kuvvetleri Murat Dağları şimalinde tamamen kuşatılmış bir vaziyette kalmıştı.

Düşmanın takriben 7-8 tümenlik bir ordusu, topuyla, tüfeğiyle, atlarıyla, arabalarıyla, subayları, generalleriyle tamamen elimize esir düşmüştü. Bunlardan esir olmak istemeyen bazı subaylar ve generaller, Murat Dağı’nı geçip cenuba (güneye) kaçmak istedilerse de cenuptan ilerleyen süvari kuvvetlerimiz bunları birer birer yakaladı.”

YARIN: Başkomutan zaferi kazanıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir