NASA’nın Cassini sondasından elde edilen verileri inceleyen bilim insanları, yaşamın potansiyel varlığına dair ikna edici kanıtlar ortaya çıkardı. Amino asitlerin oluşumunda önemli bir molekül olan hidrojen siyanürün “güçlü bir şekilde doğrulandığını” bildirdiler.
Nature Astronomy dergisinde yayınlanan çalışmanın Harvard Üniversitesi’nde doktora yapan başyazarı Jonah Peter, resmi bir açıklamada şunları söyledi: “Hidrojen siyanürün keşfi özellikle heyecan verici, çünkü yaşamın kökenine ilişkin çoğu teorinin başlangıç noktasını oluşturuyor”.
Yaşamın kaynağına yönelik kanıtlar
İlginç bir şekilde, Cassini’nin verilerinin ayrıntılı bir incelemesi, uydunun donmuş yüzeyinin altında gizlenen yeraltı okyanusunun zengin bir kimyasal enerji kaynağı olduğunu ortaya çıkardı.
Bu açıklama, bu donmuş gök cisminin okyanusunda yaşam olasılığının olduğuna yönelik iddiayı güçlendiriyor. Araştırmaya göre uyduda ne kadar çok kimyasal enerji varsa yaşamın gelişip devam etme olasılığı da o kadar yüksek.
NASA’nın Jet Tahrik Laboratuvarı (JPL)’nda çalışırken bu araştırmanın çoğunu yürüten Peter, “Çalışmamız, Enceladus’un hem yaşamın yapı taşlarını oluşturmak hem de metabolik reaksiyonlar yoluyla bu yaşamı sürdürmek için en önemli moleküllerden bazılarına ev sahipliği yaptığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Enceladus yalnızca yaşanabilirlik için temel gereksinimleri karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda karmaşık biyomoleküllerin nasıl oluşabileceği ve ne tür kimyasal yolların söz konusu olabileceği hakkında da artık bir fikrimiz var.”
Yaşam için gerekli enerji kaynağı kanıtları bulundu
2017’de duman bulutlarının analizi, metan üretiminden sorumlu olan metanogenez olarak bilinen metabolik sürecin var olabileceğini öne sürmüştü. Bu mekanizma Dünya’da yaygın olarak bulunuyor dolayısıyla gezegenimizdeki yaşamın kökeninde önemli bir rol oynamış olabilir.
Bu çalışma için araştırmacılar, özellikle gaz, iyonlar ve buz taneleri hakkında bilgi toplayan Cassini’nin iyon ve nötr kütle spektrometresinden elde edilen verileri değerlendirdi. Yeni çalışma, metanojenez dışındaki güçlü enerji kaynaklarına dair göstergeler olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmacılar çok çeşitli oksitlenmiş organik moleküller tespit etti; bu da birden fazla kimyasal yolağın uydunun yeraltı okyanusunda yaşamı sürdürebileceğini ortaya koyuyor. Bu keşif çok önemli çünkü oksidasyon kimyasal enerjinin salınımında rol oynuyor.
JPL’den çalışmanın ortak yazarı Kevin Hand şunları söylüyor: “Eğer metanojenez, enerji açısından küçük bir saat pili gibiyse, sonuçlarımız Enceladus okyanusunun, potansiyel herhangi bir yaşama büyük miktarda enerji sağlama kapasitesine sahip, araba aküsüne benzer bir şey sunabileceğini gösteriyor.”
Bu keşifler, Enceladus’un yaşam potansiyeli ve karmaşık biyomoleküllerin gelişimi hakkında bize yeni bilgiler sağlıyor. Bu bilgiler sayesinde, Enceladus’a yeni robotik sondalar gönderilerek dünya dışı yaşam arayışı çalışmaları ilerleyebilir.