Anayasa Mahkemesi (AYM), 2022’nin aralık ayında aldığı kararla 1930 yılında İstanbul İl Özel İdaresine geçen, 1952’de İl Özel İdaresi adına tescil edilen meşhur Sansaryan Han için “Mülkün devlete geçişi hukuksuzdur” dedi ve yeniden yargılama yapılmasına karar verdi. Niyeyse üzerinde pek durulmayan bu karar hukuk çevrelerinde Türkiye Ermenileri Patrikhanesi’nin tüzel kişiliğinin tanınması şeklinde yorumlandı!
Bu tüzel kişilik meselesi önemli… Patrikhaneler değil ama Ermeni ve Rum Kilise vakıflarının tamamı birer tüzel kişilik. Ermeni Patrikhanesinin tüzel kişiliğinin hukuken tanınması olarak gösterilen bu ve benzeri kararlar sizce de “Ekümeniklik” iddiasındaki Rum Patrikhanesi’ni cesaretlendirmez mi?
Fener Rum Patrikhanesi, Lozan Antlaşması tutanakları ve yargı kararlarında Fatih Kaymakamlığına bağlı bir dini kuruluş olarak kabul ediliyor. Ama Patrikhane kendisini dünyadaki tüm Ortodoksların lideri olarak görüyor. Ve iddia o ki Kilise vakıfları üzerinden İstanbul’da tapu topluyor! Rum Patrikhanesi’nin de Ermeni Patrikhanesi’nin izlediği yolu takip ederek yarın “Benim de hukuken tüzel kişiliğim var” diye ortaya çıkması kimse için sürpriz olmamalı artık!
Sadece azınlıklar ve Can Atalay kararı değil… AYM’nin o kadar çok tartışmalı kararı var ki… AYM Genel Kurulu 25.07.2023 tarihinde Keser Altıntaş’ın başvurusuna “Makul sürede yargılama hakkının ihlali iddiasıyla yapılan başvuruların AYM tarafından incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmadığı” kararı verdi. Bu uzun süren yargılamaların mağduru olan on binlerce hak sahibine kapıyı kapatmak anlamına geliyor. Aynı AYM, Can Atalay davasında ise adeta devletle bilek güreşine giriyor! Kimse de çıkıp “AYM neden Can Atalay davası gibi seçme dosyalarla yargıya, TBMM’ye, yürütmeye istikamet vermeye çalışıyor” diye sormuyor!
Bitmedi… AYM’nin bir de HDP’nin kapatma davasındaki tavrı var… HDP’nin bir terör örgütünün siyasi kanadı gibi hareket ettiğini sokaktaki çocuk dahi biliyor. İspanya “Terör örgütünü kınamadı” gerekçesiyle Batasuna’yı kapatıyor ama Türkiye’de örgütün siyasi kanadına yargı bir türlü dokunmuyor! Üstüne bir de AYM kararı ile seçime kendi adıyla bile girmeyen partiye 400 milyon liralık Hazine yardımı yapılıyor! Yargıtay Başsavcılığı, HDP’ye yapılacak Hazine yardımına bloke konulmasını talep ediyor. AYM bu talebi reddediyor! HDP’nin kapatılması istemli davada, partinin Hazine yardımı hesabına tedbiren bloke konulması kararını kaldırıyor!
Yeniden Can Atalay kararına dönelim. AYM mahkumiyeti olan milletvekillerinin dokunulmazlığına ilişkin verdiği kararlarda Anayasa’nın 14. Maddesini yok sayıyor. Oysa dokunulmazlığa ilişkin 83.Madde, 14. Maddedeki durumları hariç tutuyor. AYM’nin kararı 14. Maddeyi işlevsiz hale getiriyor. Hakkındaki hüküm kesinleşmemiş ve mutlak terör suçu işlemiş tüm şüphelilere TBMM yolunu açıyor.
AYM “14. Maddede milli güvenliğe aykırı fiiller kanun koyucu tarafından belirlenmemiş” gerekçesiyle bu suçları işleyenlerin dokunulmazlıklardan yararlanacağını savunuyor. Anayasanın 14. Maddesinin son fıkrası ise milli güvenliğe aykırı fiillerin yaptırımının kanunla belirleneceğini belirtiyor. Bu fiillerin yaptırımları Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda açıkça yazıyor. Can Atalay’ın cezası Yargıtay tarafından onanmış. AYM ise Yargıtay’ın kesin hükmünü yok sayıyor.
Özetle. AYM aslında Anayasayı tanımıyor!