A Milli Takımımız, 2024 Avrupa Şampiyonası Elemeleri D Grubu’nın ikinci maçında Hırvatistan’ı Bursa’da konuk etti. Ay-Yıldızlılar, Mateo Kovacic’in iki golüne engel olamadı ve sahadan 2-0 mağlup ayrıldı. Spor yazarları Türkiye-Hırvatistan karşılaşmasını değerlendirdi. Milliyet’in duayen yazarı Şansal Büyüka, A Milli Takım Teknik Direktörü Stefan Kuntz’a Arda Güler eleştirisinde bulundu.
İşte Türkiye-Hırvatistan karşılaşması sonrası spor yazarlarının değerlendirmeleri:
ŞANSAL BÜYÜKA: AVRUPA NEYİMİZE, DÖNELİM LİGİMİZE
Ermenistan gibi dünya futbolunda “Bamyadan mermi“ olmaktan öteye gidemeyen bir rakip karşısındaki “sıkıntılı“ futboldan sonra, Hırvatistan gibi güçlü bir rakip önündeki “parıltılı“ başlangıç, bizi erken bir iyimserliğe sürükledi…
Hele önce Cengiz‘in, sonra Kerem‘in gole çok yakın vuruşları “ahtapot kollu“ kaleci Luvakoviç’le engellenmese, Kerem‘in golü kılpayı ofsayta kurban gitmese, belki de son yılların “rüya“ gibi bir başlangıcına imza atacaktık…
Beceremedik desem, Cengiz‘in, Kerem‘in vuruşlarına haksızlık etmiş olurum… Ama ortada bir gerçek var… Uluslararası maçlarda asla değiştirmediğimiz bir alışkanlığımız oldu… Bastırıyoruz, yakalıyoruz, atamıyoruz… Rakip ilk defa geliyor, topu ağlarımızdan çıkartıyoruz… Böyle bir huy edindikten sonra nasıl maç kazanırız…
İlk 20 dakikada Hırvatistan ceza alanımıza girmedi… Aynı sürede biz 3 fırsatı kullanamadık, bir golde ofsayta yakalandık… Hırvat takımı ilk atağında ilk golü attı… İşte aradaki fark bu…
Hem de savunmada en kalabalık halimizle golü yedik… Ferdi rakibini kötü ve kolay kaçırdı… Merkezde Perisiç ile Pasaliç‘in kısa paslaşmalarına iki stoperimiz Melih ve Çağlar Söyüncü seyirci kaldı, Kovaçeviç golü attı…
Hırvatlar ilk yarı boyunca sadece üç atak yaptı, iki gol attılar, mutlak bir fırsatı kaçırdılar… İkinci gol Hırvatların ustalığından değil, bizim yanlışlarımızdan geldi… Önce İsmail kötü bir kontrolle topu rakibine armağan etti, sonra kaleci Mert çeldiği topu ikinci bir hamleyle rakibinin önünden çalamayınca, ortada pek de görünmeyen Kovaçic, buna rağmen ilk yarıyı iki golle kapadı…
Anlamadığım şu oldu; takımın oyun kurucusu Hakan Çalhanoğlu (Ne kadar kuruyor, tartışılır), sakatlanıp çıkınca, aynı görevi rahatlıkla yapacak, hatta daha iyi yapacak Arda varken, hem de yenik oynarken, oyuna İsmail mi girerdi… Arda‘nın yerinde olsam “gençliğin kusur olduğu“ bu ülkede bir dakika durmam, kendimi Avrupa kulüplerinden birine atarım…
Hırvatlar, tıpkı ilk yarıda olduğu gibi tatlı canlarını sıkmadan, kendilerini zora sokmadan, sahada top çevirerek, bizim hırsımızı ve hızımızı her dakika biraz daha törpüleyerek maçı bitirdiler…
Çözmekte zorluk çekiyorum; Avrupa takımlarında kalitelerini ortaya koyan ve sürekli oynayan futbolcularımız, nasıl oluyor da bu kalitelerini bir türlü milli takıma taşıyamıyorlar…
O zaman kusur “oynayanda mı, oynatanda mı?” dersiniz… Maç öncesi “biz bu maçın favorisi değiliz“ diyen bir hocayla da açıkcası bu kadar oynar, bu sonucu alırsın…
Neyse; Cumartesi’ye kadar sabır… Lig başlıyor… Önce Galatasaray – A.Demirspor, sonra F.Bahçe – Beşiktaş maçları… Penaltı tartışmalarımızı yaparız, ofsaytlara bakarız, kavgalarımıza başlarız…
”Küçük olsun, benim olsun“ hesapları yaparız… Avrupa neyimize, biz dönelim kendi ligimize…
BİLAL MEŞE: HIRVAT KABUSU
Hırvatistan bize hiç yabancı değil, yakamızı bir türlü bırakmıyorlar, sanırsınız ki alnımıza yazılmışlar! Onlardan çektiğimizi bir kamuoyu bilir, bir de ben! Demem o ki, hep tekerimize taş koydular!
Yine aynı gruptayız, üstelik bir numaralı favoriler.Hırvatistan bize hiç yabancı değil, yakamızı bir türlü bırakmıyorlar, sanırsınız ki alnımıza yazılmışlar! Onlardan çektiğimizi bir kamuoyu bilir, bir de ben! Demem o ki, hep tekerimize taş koydular! Yine aynı gruptayız, üstelik bir numaralı favoriler.İstatistiklere şöyle bir göz attım, bugüne kadar Hırvatlarla 11 kez karşı karşıya geldik, sadece bir maç kazanabildik, üçünde ise berabere kaldık. Hırvatların 2018 ve 2022’deki Dünya Kupası’ndaki başarıları hiç de yabana atılacak cinsten değil. Birinde final oynadılar, diğerinde yarı finali gördüler. Yani karneleri pekiyi ötesi… Bunun da temelinde gerek teknik adam, gerekse oyuncu açısından “istikrar” yatıyor, istikrar kardeşim. Bizdeki gibi zırt – pırt teknik adam değiştirmiyorlar.
Zlatko Dalic, 2017’den beri takımın başında düşünün. 37 yaşındaki Luka Modric, takım kaptanı ve lider konumunda… Varın gerisini siz düşünün, adamlar istikrar abidesi adeta! Bizde mi? Ne oturmuş bir kadromuz, ne de oyun sistemi!HHHBöylesi donanımlara ve güçlü kramponlara sahip rakip karşısında elbette işimiz kolay değildi… Ne var ki maça fena da başlamadık, çok adamla ofansa çıktık, pres yaptık, toplar kaptık. Üç puan için umutlandık, üstelik 10 dakika içinde Cengiz (2) ve Kerem’le net pozisyon bulduk, atamadık.
Ermenistan karşısında iyi mi oynadık, hayır… Ancak skor tabelasındaki rakamlarla teselli bulduk!Bakın arkadaşlar, böylesi güçlü takım karşısında buldun mu atacaksın, atamıyorsan, rakip iki kere gelir, Kovaçiç ile faturayı kesiverir. Artı bu yarıda kaptan Hakan’ın sakatlanıp, oyun dışı kalması bizim açımızdan dezavantaj idi.
İkinci yarıda millilerimiz maçı çevirebilmek adına, yine presle başladılar, ancak bu düşünce pozisyon üretimine yansımıyorsa neye yarar ki? Kaldı ki savunmasını sağlam tutan Hırvatlar 58’de Pasaliç ile net pozisyon yakaladılar, Mert geçit vermedi. Pardon Arda Güler niye yedek? Sende mi Jesus’a özendin sayın Kuntz? Enes maalesef gerekli patlamayı bu forma altında bir türlü yapamadı, peki Cenk Tosun ve Umut Nayır ne güne duruyor arkadaş?
Finaller için umutluyum, niye mi? Çünkü gruptan iki takım çıkacak, dişimize göre rakipler yok değil, yeter ki şu kadrodan ideal, birbirine uyum sağlayan bir ekip çıkaralım, istikrarı oluşturalım.