Mert İnan – Düzce Gölyaka merkezli 5.9 büyüklüğündeki deprem, İstanbul başta olmak üzere Ankara, Bursa, Sakarya, Kocaeli, Bolu, Tekirdağ ve diğer çevre kentlerde büyük korkuya yol açtı. Uzmanlar depremin Marmara Denizi’ndeki fayları tetiklemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını vurguladı.
Milliyet’e bilgi veren İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cenk Yaltırak, “Karadere segmentinin kuzey ucunda 1999’da kırılmayan kesimde sağ yanal fayın doğrultusuna uyumlu bir deprem gerçekleşti. Bu depremin Marmara ile etkileşimi yok. Depremin İstanbul ve çevresinde şiddetli hissedilmesi zemin özellikleri ve bina boyutlarıyla ilintili. Kuvveti etkileyen ivmedir. Binanın kütlesi ne kadar büyük, zemin ne kadar yumuşaksa sarsıntı daha güçlü hissedilmiş oluyor. Bu depremi olası büyük Marmara Depremi’nin artçısı gibi düşünürsek, 7.2 ve üzeri sarsıntı şiddetinin nasıl olacağını daha iyi anlarız. Düzce’de 1999 sonrası yapılan çalışmaların olumlu sonuç verdiğini gördük. Lakin 6 büyüklüğünde bir depremde binalar göçüyorsa, konutlar gerçekten de çürük demektir. 6 ile 7 büyüklüğü arasında enerji olarak 32 kat fark var. Marmara Bölgesi için olağan, orta büyüklükte bir sarsıntı yaşandı” dedi.
BİNALAR BEŞ KATI GEÇMİYOR
İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz de Milliyet’e yaptığı açıklamada, şu uyarı ve saptamaları sıraladı:
“Düzce’deki binaların hem 17 Ağustos hem de 12 Kasım 1999’daki depremlerden sonra yenilenmesi, bunun yanı sıra 23 yıllık süreçte depreme dayanıklı konutların inşa edilmesi sayesinde göçük manzara ve felaketinden kurtulmuş oldu. Düzce’de konutların büyük kısmının beş katı geçmemesinin yanı sıra depreme dayanıklı duruma getirilmesi bir yönüyle de Türkiye için örnek teşkil etmeli. Bölgede daha büyük bir deprem beklentisi içinde değiliz. Gölyaka merkezli depremin, İstanbul’u etkileyecek Marmara Denizi’ndeki fayı tetiklemesi veya söz konusu fayla ilintili olması gibi bir durum söz konusu değil. Beş büyüklüğüne kadar artçıların olacağından hasar görmüş binalara girilmemeli” diye konuştu.
NEDEN FARKLI HİSSETTİK?
Gölyaka merkezli 5.9 büyüklüğündeki sarsıntının ardından en çok merak edilen konulardan biri de her semt ve binada depremin farklı şiddette hissedilmesi oldu. Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış, bu durumu şöyle yorumladı:
“Depremin ivmesi çok yüksekti. Sarsıntının yüzeye yakın olması nedeniyle yumuşak zemin ve yüksek katlar, sert zemin ve alçak katlara göre göre daha çok sallandı. Bostancı’daki evimde beş saniye hissettiğim depremi Beylükdüzü’ndeki arkadaşlarım 10-15 saniye hissettiklerini söylediler, Yumuşak zemin sarsıntının şiddetini artırıyor.”
Depremzedeler geceyi kurulan çadırlarda geçirdi.
‘ALINAN TEDBİRLER FAYDALI OLDU’
Prof. Dr. Mustafa Erdik (Eski Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü): “Düzce’de 6 büyüklüğünde bir deprem olmasına karşın yıkım yaşanmaması, alınan tedbirlerin faydalı olduğunu göstermiştir. Bu deprem ülkenin başka bir yerinde olsa hepimizi üzecek görüntülere tanıklık etmiş olurduk. Düzce merkezde göçük yaşanmaması, depreme önlemler açısından örnek teşkil etmeli. Bazı binalarda orta hasarlar olabilir ancak binalarda göçme yaşanmaması gerçekten önemli. Depremin gece olması da daha fazla hissedilmesine neden oldu. Şayet bu deprem gündüz saatlerinde olsa Ankara’da bu denli hissedilmezdi. Depremin ivme seviyesine baktığımızda yüzde bir, yüzde ikilik bir ivme görüyoruz. Oysa ki 17 Ağustos’ta İstanbul bundan 18 kat fazla ivme hissetmişti. Gölyaka’daki kırığın Marmara Denizi’ndeki fayı tetiklemesini beklemiyoruz. Bunun olması için 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem olması gerekirdi.”
‘BİNALAR SAĞLAM EŞYALAR SABİTLENMELİ’
Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış orta hasarlı binalar dışında kent merkezinde yıkım yaşanmamasının sevindirici olduğunu dile getirirek, “Düzce’deki binaların 1999’daki iki büyük depremden sonra yenilenmesi, konut stoğunun alçak katlı olması ve şehrin kuzeyinde yeni binaların yapılması yıkımların önüne geçti. Ancak depremde daha önce defalarca gündeme getirdiğim eşya ve mobilyaların sabitlenmemesine bağlı yaralanmalar yaşandı. Evlerin içinin adeta savaş alanına döndüğünü gördük. Ev içi yaralanmaların önüne geçilmesi için eşyaların deprem riskine karşı monte edilmesi gerekirdi. Düzce’deki sarsıntını ivmesi 0.53 gibi ciddi bir oran. Alçak katlı sağlam konut yaparsanız yıkım olmuyor. Karadere segmenti adını verdiğimiz hatta oluşan kırığın Marmara Denizi’ndeki fayları tetiklemesi gibi bir durum söz konusu değil” ifadelerini kullandı.