Resim yapmak terapi gibi

Seray Şahinler – Dizi ve filmlerdeki oyunculuğuyla dikkat çeken ve son olarak Kanal D’de ekrana gelen “Veda Mektubu”nda rol alan Hazar Motan aynı zamanda bir ressam. Öğrencilik yıllarından beri çizim yapıyor; hatta iki sergi açtı bile… 2019 yılında ‘Keşif’ adlı ilk kişisel sergisiyle bu hobiyi profesyonel alana taşıyan Motan, 2021’de Opensea platformunda ilk NFT’lerini yaptı. Motan’ın yeni eserlerinden oluşan sergisi ‘Prélude’ ise Grand Hyatt’taki Grand Art’ta ziyarete açıldı. Renk ve doku yaratımıyla dikkat çeken resimler anda kalmak mottosuyla, düşünceler ve vesveselerden arınmış zihnin özgürlüğünü yansıttığı, Latince başlangıç anlamına gelen ‘Prélude’den ilham alıyor.

– Resim maceranız nasıl başladı? Oyunculuktan önce resim vardı diyebilir miyiz?

Geçen günlerde ailemin yanına Ankara’ya gittiğimde küçükken çizdiğim resimleri gördüm. 8-9 yaşlarında Picasso’nun bir resmini çizmişim. O zaman fark ettim; demek küçük yaşlardan beri resme ilgim varmış. Üniversite son sınıfta düzenli olarak çizmeye başladım; hatta çöp adam çizerek başladım. O günden bugüne sürekli çizdim; çizdikçe de gelişti. Herkes ‘Ben yapamam’ diyor fakat emek verilirse yaptığınız iş bir yere varıyor.

Çizgimi arıyorum

– Oyunculuk ve resim birbirini nasıl besliyor peki?

Ben sessiz, içime kapanık bir insanımdır; oyunculukta tam tersi gerekiyor çünkü sosyal bir iş. Oyunculukta beni daha da açılabiliyorum, rahatlıyorum, utangaçlığım gidiyor. Resimde ise tam tersi… Saatlerce oturuyorum, evde tek başıma çizim yapıyorum. O zaman daha da içime kapanıyorum, iki disiplin birbirini dengeliyor. Bu denge de çok hoşuma gidiyor. Resim yapmanın meditatif bir yönü var. Oyunculukta düzenli bir işiniz olmuyor, bir süre çok yoğun çalışıyorsunuz sonra çok uzun süre duruyorsunuz. Bazı oyuncularda bu bekleme süreci daha yorucu ve zorlayıcı olabiliyor. Ben de resim yaparak kendimi iyi hissettim. Benim için terapi gibi oldu.

– Yeni seriniz ‘Prelude’deki eserleriniz ne söylüyor izleyiciye?

Bu serimde doku ve boyuta, çizgisele yoğunlaştım. Tarkovski’nin filmlerinde yönetmenin hep bir dokusu vardır; o sahnedeki yağmurun sesi sana bir şey hissettirir. Ben de boyut, doku ve renklerin gücüne daha çok güvendim ve onları yansıtmaya çalıştım. Rengi, dokuyu öne çıkarmak istedim. Elimde olsa daha çok yapacağım. Benim arayışım kendi çizgimi bulabilmek. Onu yaparken de hep değişti bugüne kadar resmim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir