Görkem Evci – Hayatını kaybedenler, günlerce enkaz altında kalanlar, yıkılan binalar… Sayılar, hiçbirini anlatmaya yetmiyor. Rakamların soğukluğu hakikati ıskalıyor. Duyguları, yaşananları aktarmaktan aciz bu her rakamın ardında koca bir hayat yatıyor. Ölenler arasında gördüğümüz “1” rakamı, ardında bıraktığı kaç “1”e işaret ediyor?
Yıkılan yalnızca betondan yapılmış bir bina değil; hatıralarla örülmüş evler, bir ömrün geçtiği kentler, yüzyıllardır milyonlarca kişinin iz bıraktığı mekânlar. Yani yaşamın ta kendisi.
★★★
5 Şubat 2023, milyonlarca insan için sıradan bir geceydi. Bu sıradan gece, takvim değişip 6 Şubat’a döndüğünde, yavaş yavaş büyük bir felakete ilerliyordu. O 24 saatin içinden bu büyük sarsıntının yaşandığı saniyeleri çıkarıp alsak milyonlarca insan, sabah sıradan bir güne uyanabilir, her sabah olduğu gibi işe, okula gidebilir, güne güzel bir kahvaltıyla başlayabilir, neşeyle bir şarkı dinleyebilirdi. Ama öyle olmadı. 04.17’de büyük bir sarsıntıyla uyanıldı o gün. Ya da hiç uyanılmadı.
Soğuk bir şubat günüydü. Felaketin ağırlığı ile artan bir soğuk. Bazı kentlerde yağmur, bazı kentlerde kar vardı. Birkaç saniye önce sıcak yataklarında uyuyanlar, şimdi ya enkaz altındaydı ya da enkaz altındakilere ulaşmaya çalışıyordu. Gün ışıdıkça felaketin boyutu ortaya çıkıyordu. Kendilerini evlerinden dışarı atanlar da soğuğa dayanabilecek kıyafetlerle birkaç parça eşya alabilmek için çaresizce evlerine giriyordu. İlk andaki kaos yavaş yavaş sönüyordu. Ancak hiç beklenmeyen bir şey oldu; 13.24’te büyük bir sarsıntı daha yaşandı. İlk depremde yıkılmayan birçok bina bu sarsıntıya dayanamadı. Arama kurtarma faaliyetleri organize edilirken gelen bu ikinci sarsıntı, yeni yeni anlaşılmaya başlayan felaketin boyutunu katladı.
Bu ek boyunca gördüğünüz her bir rakam, işte bu büyük felakette yitip giden bir can, onları kaybeden yakınları, yok olan bir yuva, kaybolan hatıralardır.