Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremin ardından, sahada incelemelere başlayan bilim insanları ve kurumlarının çalışmaları hakkında bilgi verdi.
7-8 METREYE VARAN RAKAMLAR ORTAYA ÇIKTI
İki büyük depremin ardından, artçı depremlerin sürdüğünü ve 2 bin 700’den fazla artçı şok kaydedildiğini ifade eden Özener, “Bu artçıların daha önce de ifade ettiğimiz gibi haftalar, aylar süreceğini tekrar bir kez daha ifade ediyoruz ve vatandaşlarımızın hasarlı binalarına girmemelerini özellikle rica ediyoruz. Bölgedeki yetkililerin direktiflerine uymak büyük önem taşımakta. Şu anda TÜBİTAK’ın hızlı araştırma desteğiyle de birçok grup araziye çıkmış vaziyette. İlk saha gözlemlerinde fayın geçtiği yerlerde 3 metrelik atımlar oluştuğu söylenmişti. Arazide, çalışmalar ve ekipler çoğaldıktan sonra yapılan saha incelemelerinde 5 metrelik atımların da olduğu söyleniyor. Bunlar dışında da GPS gözlemlerinden, TUSAGA-Aktif istasyonlarından, Harita Genel Müdürlüğü, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Yıldız Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ekiplerinin yapmış olduğu gözlemlerde Ekinözü istasyonunda 5 metreye varan bir atım olduğu ortaya çıktı. Uydu görüntüleri de geliyor. Oradan da ilk sonuçlarla, farklı farklı yerlerde, fayın çok uzun bir alanı etkilediği için, 5 metrenin üzerinde de atımlar olduğu, özellikle yabancı bilim insanlarının çalışmalarından bizlere geliyor. Bu zaten depremin doğasında var. 17 Ağustos depreminden sonra da merkez üssünde 3 buçuk metrelik atımlar vardı. İlerleyen dönemdeki çalışmalarla daha da netleşecek fakat, 7-8 metreye varan atımlar, kaymalar gözlemlendi. Bu doğrultu atımlı bir fay, yan yana iki bloğun olduğunu düşünün, Doğu Anadolu Fayı sola doğru yanal atımlı. Karşıdaki alanın, fayın sola doğru doğru hareket ettiğini düşünün. Dolayısıyla, diyelim ki noktadan bir yol geçiyor. Yolun fayın geçtiği noktalarda atması, yani yaklaşık belirli yerlerde 3 metre, 5 metre kadar olabiliyor. Geniş bir coğrafyayı etkiliyor. Fayın olduğu yer başta olmak üzere, 300-350 kilometrelik alanda bu etki var” dedi.
ARTÇI SAYILARINDA BİR AZALMA YOK
Artçı şoklara karşı uyaran Özener, “Bunun süresinin, yani artçı şokların miktarının ve büyüklüklerin önümüzdeki süreyle azalacağını hepimiz biliyoruz ama, daha depremin çok başındayız. Yani artçı şokların da çok başındayız. Dolayısıyla bu artçı şoklar yani 5 büyüklüğünde, 6 büyüklüğünde de artış şokları maalesef yaşayacağız. Onun için tekrar tekrar söylüyorum hasarlı binalara kesinlikle girmemeleri gerekmekte. AFAD’dan dün İstanbul’a döndüm. Net sayıyı bilemesem de 3 binden fazla uzman çalışmalarını sürdürüyor. Araziye çıkıp, bütün binaların, hasarlı binaların tespiti, o binalarda oturulup, oturulamayacağına dair vatandaşa bir ön rapor verecekler. Onun için söylüyorum ki, görevlilerin uyarılarına dikkat edilmesinde büyük fayda var. Görevliler, uzmanlar gelip, mevcut binalara girip giremeyeceklerini vatandaşa söyleyecek. Artçılar belki bir yıl boyunca sürecek ama, hem büyüklükleri hem de sıklıkları azalarak sürecek. Yanılmıyorsam günde 500 artçı deprem çözüyor arkadaşlarımız. Depremlerin gerçekleşmesi itibariyle geçen sürede artçı sayılarında bir azalma yok. İlerleyen süreçlerde bu sayılar azalacaktır” ifadelerini kullandı.
MİKRO DEPREMLER ÖNCÜ OLABİLİR
Binlerce insanı yaşamdan koparan 7.7’lik depremin 30-40 dakika öncesinde meydana gelen mikro deprem hareketlerinin öncü olup olmadığı tartışması başladı.
Uzmanlar, hem büyük depremin vurduğu bölgede hem de fay hatlarının olduğu yerlerde sürekli mikro deprem aktivitesi olduğuna dikkat çekerken, İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cenk Yaltırak, “Deprem saat 04.17’de meydana geldi. Kırılma başlamadan 30-40 dakika öncesinde mikro deprem aktivitesinde yoğunlaşma görüyoruz. Yani saat 03.30’dan itibaren 1 ile 2.5 arasında birçok mikro deprem meydana geliyor. Ancak bu durumu öncü sarsıntılar olarak değerlendirmek şu aşamada erken ve eksik bir yorum olur. Mikro depremler birçok bölgede sürekli oluyor. Ne var ki, büyük kırılma öncesindeki mikro aktivitedeki artışın da üzerinde çalışması gerekiyor” dedi.
Deprem uzmanı Dr. Ramazan Demirtaş ise “Mikro depremler bazı sarsıntıların öncüsü olabilirken, her büyük depremden önce oluşan mikro depremler için öncüdür diyemeyiz. Erken uyarı sistemi gaz, elektrik, su hatlarındaki akışı kesmek ve ilgili birimlere 10-15 saniye önce ikaz vermek için önemlidir. Ancak 7.7 ve 7.5’lik faylar, yıkım gören kentlerin neredeyse yanından geçiyordu. Dolayısıyla erken uyarı sistemi olsa bile Kahramanmaraş, Antakya, Islahiye, Nurdağı, Malatya, Adıyaman’da erken uyarı sistemi etkinlik gösteremeyecekti” diye konuştu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener ise büyük deprem üreten fayların olduğu alanlarda sürekli mikro deprem ve depremcikler yaşandığına değinerek, “Sadece mikro depremlere bakarak bir yorum yapmak veya her büyük depremden önce sadece mikro depremlere bakıp öncü sarsıntılar denilmesi çok eksik bir tanımlama olur” dedi.