İhsan Dindar – milliyet.com.tr / [email protected]
2020’nin son günlerinde Bu Şehir Bugün Sensiz adını taşıyan şarkınızı yayımlandınız. Şarkı, aynı zamanda müstakbel albümün de habercisi konumunda. Hüzünlü sözler ve melodiler, kasvetli bir hava. Albümün genelinde de benzer bir hava mı olacak?
Doruk: Evet, albümün geneline umutsuzluk ve hüzün hakim. Ama bu farklı soundlarla, farklı renklerle tasvir etmeye çalıştık. Umarım dinleyicilerimiz de beğenir.
Direnç: Albümün genel soundu en az habercisi olarak çıkarttığımız şarkılar kadar karanlık olacak. Albümün soundunu olabildiğince karanlık, atmosferik ve hüzün yüklü yapmaya çalıştım diyebilirim.
Bu Şehir Bugün Sensiz ile devam edecek olursak; Şarkı için tercih ettiğiniz kapak görseli Ece Gauer’e ait çalışma ve klipte kullanılan kostümler… Karşımızda sanatsal yönü güçlü bir eser var. Siz, şarkıyı nasıl ifade etmeyi tercih ediyorsunuz?
Doruk: Yalnızca “Bu Şehir Bugün Sensiz” değil, albüme ait tüm resimler sevgili Ece’ye ait. Onunla çalışabilmek gerçekten çok güzel bir duygu. Klibe gelecek olursak şunları söyleyebilirim. Sevgi çok güçlü bir duygu ve bunu farklı şekillerde yansıtmaya gayret ediyoruz olabildiğince. Çünkü aşk dendiğinde aklıma gelen klipler ya da kurulan cümleler oldukça standardize geliyor bana son yıllarda. Şarkıda hissettiğimiz gotik tat, bizi böyle bir klibi hayata geçirmeye itti. Şarkıyı ise saf bir umutsuzluk olarak ifade edebilirim. Umarım bu his şarkıyı dinleyen başkalarında da karşılık bulmuştur.
Direnç: Ece Gauer bize eşlik ettiği için çok mutluyum. Görsellik ve müzik birbirlerini tamamlayan iki unsur bence. Şarkıyı karamsarlığın saf hali olarak ifade edebilirim.
2020 yılının en çok dinlenen gruplarından biri oldunuz. Öncelikle bu beklediğiniz, hedeflediğiniz bir şey miydi? Sizce bunda bestelerinizin atmosferi ve 2020 yılında insanların ruh halleri arasında bir paralellik var mı?
Doruk: Açıkçası benim öngördüğüm ya da hedeflediğim bir şey değildi. En başından beri sevdiğim şeyi yapmaya gayret ettim o kadar. Ancak işlerin bu raddeye gelmesi beni inanılmaz heyecanlandırıyor ve sevindiriyor. Hedef demeyelim ancak şarkılarımızın başka insanlarda hayat bulmasını, hep birlikte konserlerde o şarkıları söylemeyi her zaman çok arzuluyordum. O açıdan geldiğimiz nokta benim için rüya gibi. Umarım konserler en kısa zamanda başlar ve ait hissettiğim yere, sahnelere dönebilirim. Diğer soruya gelirsek açıkçası çok bir fikrim yok. Mutsuzluğun hakim olduğu bir toplumda yaşıyoruz pek çok açıdan. Dolayısıyla hüzünlü şarkıların talep görmesi bana garip gelmiyor. Pandemi döneminin müziğimizin dinlenmesindeki karşılığını tam olarak kestirmekte zorlanıyorum ama elbette az da olsa etkisi olmuştur diye düşünüyorum.
Direnç: Perdenin Ardındakiler ikilisini ilk kurduğumuzda ve şarkı yapmaya başladığımızda benim tek hedefim kendi dinlemek istediğim şarkıları üretmekti. Bestelerimizdeki atmosferin şarkıların dinlenmesine doğrudan etkisi olduğunu düşünüyorum.
Söz 2020’den açılmışken öyle devam etmek istiyorum. Herkes için zor bir yıl oldu. Sanırım sizin de kayıtlarınızı gerçekleştirdiğiniz bir dönem oldu bu. Pandemi sürecinde böyle bir kayda imza atmak nasıl bir süreç oldu sizin için?
Doruk: Biz pandemi henüz yeryüzünü vurmadan önce bu dönemleri albüm çalışmalarına ayırmaya karar vermiştik zaten. Dolayısıyla üretim sürecimizi çok etkilemedi diyebilirim. Ancak tabii sıkıcı zamanlardı, gerek özel hayatımda gerek müzikal olarak bazı şeylerin sağlıklı ilerlemesini sağlamaya çalışmak mental olarak yorucu oldu. Ama bu çalışmaların karşılığını aldığımızı düşünüyorum. Albüm için çok heyecanlıyım.
Direnç: Pandemi süreci olmadan önce albümün yapımına başlamıştık. Bu süreçte normal kayıt süreçlerimize artı olarak yaptığımız işe daha fazla zaman ayırma şansımız oldu. Beni bu dönemde en çok zorlayan şey arkadaşlarımla sürekli beraber olup eğlenememek oldu.
İçinde bulunduğumuz bugünlerin söz ve müziklerinize doğrudan bir yansıması oldu mu? Yoksa bu hüzün hali Perdenin Ardındakiler’in bundan sonrasında da genel bir duruşu mu olacak?
Doruk: Benim açımdan, pandemi sürecinin yazdığım sözlere ya da yaptığım bestelere herhangi bir yansıması olmadı. Müzikal tavrım zaten olumsuzlukları tasvir etmeye daha yatkın olduğu için yaptığım şeye devam ettim yalnızca. Perdenin Ardındakiler genelde hüzünlü müzikler yaptı bu zamana kadar. Ama yarın ne olur kestirmek zor. O biraz üretim süreci içinde olduğumuz zamanlardaki ruh halimize bağlı oluyor. Yaşayıp göreceğiz.
Direnç: Yaşadığım her saniyenin yaptığım müziğe doğrudan etkisi olduğunu düşünüyorum. Hissettiğim her duyguyu bestelerime yansıttığımı düşünüyorum. Perdenin Ardındakiler’in genel duruşunun hüzün üstüne kurulu olacağını düşünmüyorum. Ne hissediyorsak onları aktarmaya çalışıyoruz.
Bir önceki soruya ek olarak gündelik yaşantınızda da sizi en ifade ettiğini düşündüğünüz duyguları sormak istiyorum…
Doruk: Genelde umutlu ve azimli, bazen karamsar ve kafası karışık.
Direnç: Genelde mutlu ama karamsar.
Youtube ve Ekşisözlük gibi platformda hakkınızda genelde olumlu yorumlar var. İyi bir hayran kitlesi oluşturmuş durumdasınız besbelli. Bu tip mecralardaki yorumların müzikal tavrınıza etkisi oluyor mu? Psikolojinizi etkiliyor mu?
Doruk: Bu soruya yanıt vermek biraz zor. Genelde hep güzel yorumlar aldık, olumsuzluklara maruz kalmadık. Dolayısıyla bu durumdan memnunum. Elbette kötü yorumlar da vardır, daha da olacaktır. Ancak bunların beni mental olarak etkilememesi için çabalayacağım.
Direnç: Eleştirileri dikkate alıyorum, olumlu yorumları gördükçe mutlu oluyorum güzel bir şeyler başardığımızı düşünüyorum. İnsanların yaptığı yorumların psikolojik olarak beni çok etkilediğini düşünmüyorum.
Son olarak müzikal çalışmalarınız dışında bu süreçte günleriniz nasıl geçiyor?
Doruk: Oldukça güzel. Önceden okumaya fırsat bulamadığım kitapları okuyorum, film izliyorum. Yeni şarkılar yazıyorum. Ama elbette sosyal hayattan bu kadar uzak kalmak bazen can sıkıcı olabiliyor. Bir şekilde idare ediyorum.
Direnç: Yeni müzikleri keşfetmeye çalışıyorum, video oyunları oynuyorum ve yeni yemek tarifleri deneyerek mutfağımı kirletiyorum 🙂