Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Doğadaki her şey insanla bir bütündür. İnsan, var olduğu günden bugüne dek doğayla iç içe oldu, her şeyin henüz bu kadar betonlaşmadığı dönemlerde gücünü doğadan aldı. İnsanoğlu aldığı resmi kararlardan yaşamını sürdürebilmesi için gerekli besinlerin yetiştirilmesine kadar yaşamsal tüm faaliyetlerinde doğanın mucizevi yönlendirici gücünden faydalandı. Günümüze kadar ulaşan birçok mitolojik hikâyede de doğanın ne kadar etkin olduğunu görüyoruz. En büyük oksijen kaynağımız olan ağaçlar da yeryüzündeki tüm medeniyetlerin mitolojisine baktığımızda ana kahramanlardan biri olarak tasvir ediliyor. Yaşam ve ölümü, yaratıcıyla olan teması imgeleyen ağaçlar tarih boyunca kutsal görülmüş ve yaratıcıyla olan iletişimde güçlü bir araç olarak kabul edilmiş. Dilden dile aktarılırken kimilerinin ‘Selvi’ dediği asıl ismi ‘Servi’ olan ağaç türü de bu ağaçlardan biri ve serviye dikkat çekmek için birçok sebebimiz var. Tarih boyunca çeşitli uygarlıkların çoğunlukla mezar yerlerinde kullandığı bu ağaç türünün tüm dinlerde nasıl yorumlandığına ve özellikle bu ağaçların mezar yerlerindeki kullanımına sizler için dikkat çekmek istedik. Peyzaj Mimarı Mehlika Afra Cebeci bakın ‘Servi’ ağacıyla ilgili daha önce konuşulmamış hangi noktaları aydınlattı.
GÜZELİN VE GÜZELLİĞİN SEMBOLÜ ‘SERVİ AĞACI’
Türkiye’de hangi mezarlığa giderseniz gidin servi ağaçlarının sizi karşıladığını göreceksiniz. Mezarlıklardaki yalnızlık ve sessizliği ihtişamıyla kucaklayan servi ağaçlarının orada bulunmalarının bir anlamı var. Servi ağacı manevi anlamlarının yanı sıra mezarlıkları dezenfekte etme görevini de üstleniyor. Mehlika Afra Cebeci “Bulunduğu kültür ve döneme göre farklı anlamlar taşıyan serviler Osmanlı toprakları söz konusu olduğunda bir yandan güzelin, güzelliğin sembolü iken bir yandan da mezarlıkların vazgeçilmez bir parçası olmuşlardır” diyerek sözlerine başladı. Kültürümüzde servisiz bir mezarlık düşünülemeyeceği gibi, servisiz bir Hasbahçe’nin de düşünülemeyeceğinin altını çizen Cebeci, özellikle 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar İstanbul’dan geçmiş seyyahların bütün peyzaj tasvirlerinde servilerden sıkça söz ettiğine değindi.
Servi, ‘Hayat ağacı’ kültünden başlayarak Mecusilikten Museviliğe, Zerdüştlükten İslam dinine kadar pek çok inanışta uzun ince ve güçlü formu ile kendine anlam ve kutsiyet atfedilen bir yer bulmuş. İslam coğrafyasında servi göğe doğru yükselen dik gövdesi ile hem birliğin sembolü hem de imparatorluğun temsili olarak kabul edildi. Mezarlıklarda kendine yer bulma sebebi ise tüm bunlardan çok daha fazlasıdır.
(Peyzaj Mimarı Mehlika Afra Cebeci tarafından çekildi)
AMONYAK KOKUSUNU YOK EDİYOR
Servi ağacı kazık kök yapısına sahiptir yani gövdesi gibi kökü de yerin altında dik bir şekilde ilerler. Bu ilerleyiş altında yatan meftaya zarar vermemesi açısından oldukça önemlidir. Buna ek olarak kökleri ile amonyağı absorbe edebilen yapısı ile meftaların mikroorganizmalara ayrılırken açığa çıkardıkları amonyak kokusunu bertaraf ettiği bilinir. Sahip olduğu reçine kokusu ile mezarlıklarda yer alan ‘ölüm’ kokusunu perdelediği bilinir. Hâl böyle olunca yapısı gereği uzun, göklere uzanan ve bulunduğu kabri dezenfekte eden servilerin mezarlıklarda kullanılmasının başka derin bir anlamı olabilir mi?
NUH’UN GEMİSİ DE SERVİDENMİŞ!
Mehlika Afra Cebeci, “Neredeyse bütün dinlerde cennet tasviri bahçe üzerinden yapılır. Çeşitli ağaç türleri de bu sebeple her zaman kutsiyetin bir parçası olmuş. Bugün ağaçlara çaput bağlayarak dilek dileme geleneğinden Noelde ağaç süsleme geleneğinin temelinde serviler ile ilişki söz konusudur” dedi. Pek çok kutsal metinde de servilerden söz edildiğini ileten Cebeci, örneğin Tevrat’a göre Nuh peygamberin tufandan kurtulmak için yaptığı geminin servi ağacından olduğunu söyledi.
Hem kutsal kitap Kuran-ı Kerim de hem de hadislerde söz edilerek kendine İslam literatüründe yer bulan ağaçların ayrıca tasavvuf özelinde de büyük öneme sahip olduğunun altını çizen Mehlika Afra Cebeci, “Hadislere bakıldığında, İslam dininin Peygamberi Hz. Muhammed’in kabirlerin başına dikilen ağaçların defnedilmiş kişilerin yerlerinde rahat etmelerine vesile olduğunu söylediği görülüyor. Servinin bir kabristan ağacı olarak seçilmesinde daimi yeşilliğinin öneminin bu hadislerle bağlantılı olabileceği söylenebilir. Servi, İslam dininin en makbul vasıflarından olan sabrın da temsilcisi sayılır çünkü rüzgar karşısında kolay kolay eğilmeyen bir yapısı vardır” dedi.
Servi Türkler için yalnızca İslamla anlam kazanmamış İslamiyet öncesi Türk geleneğinde önemli bir yere sahipti. Peyzaj Mimarı Cebeci, Türklerin ağaçlarla olan ilişkisini şu cümlelerle açıkladı:
“Türkler göçebe bir toplum olmalarının getirisi olarak doğa ile her zaman büyük saygı içeren derin ilişkiler kurmuşlardır. Bütün dünya milletlerinde olduğu gibi ağaç kültü Türk milleti için de eski bir inanıştır. Bu inanışın uzantıları günümüzde hâlâ yaşamaya devam etmektedir. ‘Hayat ağacı’ düşüncesi bu kültün özünü oluşturur. ‘Kozmik ağaç’ olarak da anılan bu kutsal motif bütün milletlerin kültüründe ve dinlerin çoğunda görülür. Bu durum doğanın ve ağacın insan hayatını idame ettirmek için vazgeçilmez bir öğe olmasından gelir. İslamlaşan Türkler kutsiyet atfettikleri bu ağaç kültünü yeni dinleriyle beraber terk etmek yerine bu sevgiyi bir kat daha artırmışlar. Eskiden beri iri yapılı ağaçlara önem verdiği bilinen Türkler gücü dolayısıyla İmparatorluğun temsillerinden saydıkları çınar ağacı kadar önemsedikleri serviyi de göğe doğru yükselişin sembolü sayarak uzun ömrü münasebetiyle imparatorluğun sembolleri içinde kabul etmişler. Türk toplumunda bazı ağaçlara kutsal ve mistik anlamlar yüklenerek saygı gösterilmiş ancak bu gösterilen saygı ağaca atfedilen bir kutsiyetten ziyade himayesinde bulunan kabirlerin sahiplerine duyulan hürmetten kaynaklanır. Bu durumu en iyi yansıtan örneklerden biri ise İstanbul’da yer alan Koca Mustafa Paşa Camii avlusunda uzun yıllar boyunca ahşap ve beton çeşitli payandalarla ayakta tutulmaya çalışılan ölü bir servi gövdesidir.”
PADİŞAHLAR ELLERİYLE DİKTİ
İstanbul’da çeşitli mekanlardaki asırlık servilerin dikim sebepleri ise saymakla bitmiyor. Şairlerin eserlerine ilham olan serviler, kimi zaman gemi yapımında kimi zaman genç kızların çeyiz sandıklarının yapımında kullanılmış. Kullanım alanı çok geniş olan servi ağaçlarının varlığı bulunduğu yerlere ismini vermiş. Bugün Sıraseviler yolunda bir tek servi göremesek de isminin zamanında sıra sıra dikili servilerden geldiğini biliniyor. Öte yandan IV. Murad’ın Revan seferi dönüşünde doğum haberini aldığı şehzadesini kutlamak için 7 gün boyunca kandillerle süslediği servi ağacının o semte Kandilli ismini verdiği biliniyor. Son olarak Cebeci şu cümleleriyle servi ağacının bulunduğumuz coğrafya için önemini özetliyor:
“Servi ve İstanbul dediğinizde hikâyeler, sanat öğeleri Bizans’tan Cumhuriyete kadar sayamayacağımız kadar çoktur. Bugün istanbulda anıt ağaç statatüsüne alınmış ve kayda geçmiş ağaç türleri içinde Servi, Çınar ağacının hemen peşinde geliyor. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahların servi ağaçlarına çok kıymet verdiği, Fatih Sultan Mehmet ve IV. Murad’ın bizzat elleriyle diktikleri servilerin varlığı kayıtlarda yer alıyor.”