Derleyen: Can Şişman / Milliyet.com.tr – Annesi onu ormanlık bir alana götürmüştü. Başına geleceklerden habersizdi. Bir süredir yaptığı tüm hareketler annesini rahatsız ediyordu. Normalde babası James ile birlikte yaşıyordu ve onunla hiçbir problem yaşamıyordu. Fakat annesiyle baş başa kaldıkları anlarda evin içindeki sesler bir süre sonra yükselmeye başlıyordu. Yaşları 2 ila 18 arasında değişen üç kardeşi daha vardı ama anneleriyle en büyük problemleri yaşayan da yine oydu. Sakin bir pazar günü yaptıkları ormanlık alana giden anne ve kızdan biri hayatının son anlarını yaşıyordu.
YAPTIĞI HER HAREKET ANNESİNE BATIYORDU
ABD’nin Teksas eyaletinde yaşayan Nichole Bradshaw henüz 5 yaşındaydı. Anne ve babası yollarını kısa bir süre önce ayırmıştı. Yaşları 2 ila 18 arasında değişen üç kardeşi daha vardı. Babaları James Bradshaw’un yanında yaşıyorlardı. Ara ara annelerinin yanına gidiyorlardı. Kardeşleri, anneleriyle hiçbir problem yaşamazken o ise sürekli 37 yaşındaki Mellisa White Towne’un bağırışlarına maruz kalıyordu.
Attığı her adım, yaptığı her hareket annesine batıyordu. Üstelik zaman içinde her şey daha da kötüye gidiyordu. Anne ve Nichole arasında gerilimden ne küçük kızın babası ne de diğer kardeşler haberdardı. 37 yaşındaki anne ve 5 yaşındaki minik Nichole arasında yaşananlar öyle bir noktaya gidecekti ki olayı duyanlar kulaklarına inanamayacak, bölgede yaşayanlar büyük bir şok yaşayacaktı.
SON ANLARINI YAŞADIĞININ FARKINDA DEĞİLDİ
Takvimler ekim ayının başını gösteriyordu. Bir pazar günü anne Melissa White Towne, kızı Nichole ile birlikte Tomball’daki Spring Creek Park’a gitti. 5 yaşındaki minik kız, annesiyle gezintiye gittiklerini düşünüyordu ancak henüz başına geleceklerin farkında değildi. Anne ve kızı hızlı adımlarla ormanlık alanda kimsenin kendilerini göremeyecekleri şekilde ilerledi. 5 yaşındaki Nichole, kendisiyle hiçbir diyalog kurmayan annesiyle konuşmaya çalışıyor ancak ondan hiçbir cevap alamıyordu.
Kızının söylediklerine karşı kayıtsız kalmayı sürdüren Melissa White Towne, çevrede hiçbir kimsenin olmadığına emin olmak için etrafa dikkatli gözlerle baktı. Yalnız olduklarına emin olunca kızına dizlerinin üzerine çökmesini söyledi. Annesinin isteği üzerine şaşkınlığa uğrayan minik Nichole kendisine söyleneni yaptı ve yere eğildi. Dizlerinin üzerine çöküp annesine bakan minik kız hayatındaki son anlarını yaşıyordu. Annesi elinde bir bıçak tutuyordu. Küçük kız yaşananlara anlam veremiyordu.
KENDİNİ ‘HAYIR BEN İYİYİM’ DİYE SAVUNDU
Umutsuzca hayatta kalmak için çırpınıyordu ancak annesi de en az kendisi gibi kararlıydı. Öz kızının boğazını kesmeye çalışan anne Melissa White Towne, bir yandan da minik kıza “Sen kötüsün” diye bağırıyordu. Bıçak darbeleri yüzünden acılar içinde kalan küçük kız ise annesinin bu sözlerine “Hayır ben iyiyim” diye karşılık veriyor ve hayatta kalmak için annesiyle savaşmaya devam ediyordu. Annesi kızının verdiği karşılıklar karşısında ona “Savaşmayı bırak artık” diye bağırarak acımasızca saldırıyor, kızının ölmediğini gördükçe daha da büyük bir öfkeye kapılıyordu.
Tamamen kendini kaybetmiş durumdaydı. Cani anne, bıçak darbelerine rağmen kızının ölmediğini fark edince bu sefer iki eliyle onu boğmaya çalıştı. Neredeyse yarım saat boyunca süren bu mücadele sonucunda minik kız 30 dakikanın sonunda daha fazla dayanamadı. 5 yaşındaki minik Nichole, öz annesi tarafından sadece yarım saat sonra vahşice öldürülerek hayatını kaybetti.
TEKERLEKLİ SANDALYE İSTEMEYE GİTTİ
Kızının cansız bedenini parçalara ayıran cani anne, cesedi bir çamaşır torbasına sardı ve arabasıyla birlikte yakınlardaki bir hastanenin acil servisine gitti. Hastanedeki görevlilerden “Kızımın vücudu ağrıyor” diyerek tekerlekli sandalye isteyen kadın, yakalanacağını düşünmüyordu. Ancak arabanın arka koltuğundaki tuhaflığı kısa sürede hastanede görev yapan bir hemşire fark etti. Vücudu kısmen çamaşır torbasına sığan ancak dışardan bedeninin başka bölgeleri gözüken genç kızın cansız bedeni dikkatli bir hemşirenin gözünden kaçmadı. Gördükleri karşısında inananmayan hemşire durumu polise ve hastane yönetimine haber verdi.
Hızlıca olay yerine gelen polis, Towne’u gözaltına aldı. Yapılan aramalarda üzerinde kanlı bir bıçak bulunan Towne, kızını vahşice öldürmekle suçlandı. Sorguya alınan cani anne, işlediği suçu kabul etti, çocuğunun yaramazlıkları sebebiyle işlediğini söylediği herkesin kanını donduran cinayeti tüm detaylarıyla anlattı. Ekiplerin yaptığı araştırmada kadının geçmişte birçok kez vandalizm suçu işlediğini, birçok kez çevreye zarar verdiğini ortaya çıkardı. Towne hakkında verilecek ceza önümüzdeki günlerde belli olacak.
‘BEYZBOL SOPASIYLA ARABASINA SALDIRIP BİZİ KORKUTTU’
Towne’un öz kızına yaptıkları kısa sürede ülkeyi ayağa kaldırdı, birçok kişi yaşananlara tepkisini sosyal medya üzerinden gösterdi. Olayın basına yansımasıyla birlikte cani annenin komşuları da teker teker muhabirlere kadının geçmişte sergilediği garip davranışları ve yaptıklarını anlattı. Bir komşusu kadın için, “Üç çocuğu daha vardı. Öldürdüğü kızını sürekli kötülüyordu ve ona ‘Artık seninle uğraşmak istemiyorum’ diye bağırıyordu” derken, eski komşularından Alan Pffar ise “Daha önce evini kaybetmiş, evsiz kalmış bir kadındı. Defalarca polise onun hakkında şikâyette bulunduk” dedi.
Cani annenin zihinsel sorunlar yaşadığını vurgulayan Pffar, “Tuhaf davranışları vardı. Posta kutuma bir ara takmış durumdaydı, sürekli uğraşıyordu. Onun yüzünden etrafa güvenlik kameraları koymaya karar vermiştik” diye konuştu. Pffar, öfkesini kontrol edemeyen kadının sık sık saldırgan davranışlarda bulunduğunu söyleyerek “Bir keresinde kendi arabasına zarar vermişti. Beyzbol sopasıyla sebepsiz yere park halindeki arabaya saldırmış, hepimizi çok korkutmuştu” dedi.
Cani annenin basına ismini vermek istemeyen bir başka komşusu da çocukların babaları James Bradshaw’la yaşadığını hatırlatarak, “James bizden sürekli yardım istiyordu. Çocuklarını çok seven bir adamdı. Bir çocuğun sahip olmak isteyeceği en iyi babaydı. Nichole bizim kalbimizde hep özel bir yerde olacak. Onu hep küçük, tatlı kız olarak hatırlayacağız. Parlak mavi gözlerini çok özleyeceğiz” dedi.