Balçova ilçesinde yaşayan M.F., babası S.F. ile ona ait arsa için kat karşılığı inşaat sözleşmesi için anlaştı. Arsaya 8 daireli apartman yapılıp, daireler kiraya verildi. 4 daireye ait kira alan S.F., bir süre hesabına para yatmayınca durumdan şüphelendi. Fransa’da yaşayan S.F., yaptığı araştırma sonucu oğlunun kiracılara daireleri satacağını söylediğini, tapuların da kendi üzerine değil oğlu M.F.’nin üzerine olduğunu öğrendi. Okuma-yazma bilmeyen S.F., oğlunun bu durumu fırsat bilip, arsayı kendi üzerine geçirdiği gerekçesiyle konuyu avukatı Güney Çağatay Öz aracılığıyla yargıya taşıdı.
İzmir 3’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yazılan dava dilekçesinde M.F.’nin, babası S.F.’yi çeşitli yalanlarla kandırdığı, hukuka aykırı satış yaptırdığı, arsa üzerine inşaat yaptırdığı, okuma-yazma bilmeyen S.F.’ye tapu önündeki satışta iki tanık huzurunda imza yerine parmak basarak yapılması gerekirken, M.F.’nin yönlendirmesi ile her şeye ‘Evet’ dedirtilerek şekil şartlarına uyulmadığı savunuldu. Karşı tarafın cevap dilekçesinde ise S.F.’nin tüm süreçten haberdar olduğu, herhangi bir kandırmacanın söz konusu olmadığına vurgu yapıldı.
‘OKUR-YAZAR OLMADIĞI KANAATİNE VARILDI’
Dilekçeleri inceleyen İzmir 3’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın hile iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olduğunu belirterek, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse de aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı sayılamayacağına vurgu yaptı. 2016 tarihli araç taşıt sözleşmesinde davacının okuryazar olmadığının ilgili noter tarafından belirlenerek iki tanık huzurunda bu satış sözleşmesinin imzalandığı, S.F. tarafından sunulan 08/09/2020 tarihli düzenleme şeklindeki parmak izi ve mühür beyannamesi ve dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında davacının okuryazar olmadığı kanaatine varıldığı belirtildi.
Öte yandan mahkeme, deliller ve ifadeler ışığında taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin varlığının kabulüne de karar verdi. Dosyada mevcut tüm bilgi ve belgeler ile dinlenen tanık beyanları göz önüne alındığında mahkeme, apartmandaki 4 dairedeki tapu kaydının iptaline, S.F. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verdi.
‘KANDIRILDIĞINI TAPUDA ANLAMIŞ’
Kararı değerlendiren avukat Güney Çağatay Öz, “Müvekkilimin söz konusu tapu kaydı hariç resmi kurumlardaki evraklarında parmak bastığı görüldü. Mahkemece Milli Eğitim Bakanlığı’ndan istenen lisans bilgilerinde herhangi bir mezuniyeti olmadığı görüldü. Tanık beyanları da bunları destekledi. Tapunun devredilmesi esnasında M.F. müvekkilimize ‘Okudum’ yazan bir kağıt verip ‘Bunu taklit et’ demiş. Bu yüzden de oradaki memur tarafından okuma-yazma bilmediği anlaşılamamıştır. Kandırıldığını tapu müdürlüğüne gidince öğreniyor. Biz de olayı yargıya taşıdık ve mahkeme 4 daireyi S.F. adına tescil ve kayıt yaptı” ifadelerini kullandı.