O yaşta okulda olması gerekirdi!

Aysel Bozan Yılmaz – Türkiye günlerdir, Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’nin 6 yaşındayken, 29 yaşındaki Kadir İstekli ile ‘evlendirilerek’ yıllarca cinsel istismara maruz kalmasını konuşuyor. H.K.G’nin yaşadıkları “O yaşta okula gitmesi gerekmiyor muydu, gitmediyse bunun bir yaptırımı yok mu?” sorularını akıllara getirdi. Aslında okula devam zorunluluğu, çocukların eğitim hakları ve bu haklardan mahrum bırakanların alacakları cezalar, kanunlarda yer alıyor. Ancak uygulamada, kayıt kaçaklarının yaşandığı, çocuklarını okula göndermeyenlere kanunlarda belirtilen cezaların kesilmediği, kesilse bile aileler tarafından dikkate alınmadığı görülüyor. Öyle ki Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) Eğitim İzleme Raporu 2022’ye göre zorunlu eğitim kapsamında olan 6-17 yaş gurubundaki yaklaşık 570 bin 293 çocuk okula gitmiyor. Peki, bu çocukların eğitim hakları hangi kanunlarla korunuyor? Bu konuyu detaylı bir şekilde ele aldık:

Eğitim, temel hak

Anayasa’nın 42. maddesinde “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz”, “İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur” hükümleri yer alıyor. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi” başlığı altında 112. maddede de “Kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” deniliyor. Yine TCK’nın 233. maddesinde de “Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikâyet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü bulunuyor.

Velinin yükümlülüğünde

Mecburi eğitim çağının, 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsadığına işaret edilen İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nda ise Madde 46’da şöyle yazıyor: “Her çocuk, mecburi ilköğrenim çağına girdiği öğretim yılı başında 3’üncü madde gereğince ilköğretim okuluna kayıt ve kabul edilir. Her veli yahut vasi veya aile başkanı, çocuğunu zamanında ilköğretim okuluna yazdırmakla yükümlüdür.”

İlgili kanuna göre her yıl derslere başlamadan en az 15 gün önce muhtarlar ile okul müdürleri iş birliği yaparak mecburi öğrenim çağında bulunan çocuklar tespit ediliyor. Okula yazdırılmayanlar okul müdürleri tarafından otomatik kaydediliyor, okula devamı konusunda velisine bildiri gönderiliyor. Öğrencinin velisinin yanı sıra mülki amirler, ilköğretim müfettişleri ve zabıta teşkilatı da çocuğun mecburi ilköğretim kurumuna devamını sağlamakla yükümlü. Tüm uyarılara rağmen çocuğunu okula göndermeyen veliye, çocuğun okula gitmediği her gün için 15 TL para cezası veriliyor. Buna rağmen yine göndermeyenlerin 500 TL idari para cezası ödemesi gerekiyor.

Ceza miktarı caydırıcı değil

Çocuğunu okula göndermeyenlere verilen para cezasının miktarının artışıyla ilgili kanunda, herhangi bir ibare bulunmuyor. 2008 yılından itibaren hiç artırılmadığı için de artık ödenecek rakam caydırıcılığını yitirmiş durumda. Öyle ki 2008’deki 15 TL’lik para cezası altınla karşılaştırıldığında, o yıl gram altının 30 TL civarında olduğu görülüyor. Yani para cezası yarım gram altın. Bugün ise altının gramı bin 70 TL. Artış oranına göre hesaplanırsa velilerin günlük yaklaşık 535 TL ödemesi gerekiyor. Eğitim yılının 180 iş gününden az olmaması şartı dikkate alındığında ailenin bir yılda ödeyeceği rakam 96 bin TL’yi aşıyor. Kanuna göre günlük 15 TL para cezası ise 180 günde sadece 2 bin 700 TL yapıyor.

MEB’den yeni takip sistemi

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 2023’te okullaşma oranını yüzde 100’e ulaştırmak için geniş bir proje başlattıklarını duyurdu. Özer, dün katıldığı televizyon programında projeyle ilgili şu bilgileri verdi: “Erken uyarı sistemiyle okul terklerini azaltmak, sadece kayıt dışı olanları kayıt içine dâhil etmek değil. Aynı zamanda okul terki riski taşıyanları belirleyen bir erken ikaz sistemi kuruldu. Özellikle lisedeki okullaşma oranlarındaki yüzde 5’lik kısmı telafi etmeyle ilgili çağrı merkezlerinde tüm velilere, öğrencilere ulaşmaya çalışıyoruz ve onların seçeneklerine uygun bir şekilde eğitime dâhil olmalarıyla ilgili mekanizmalar üretiyoruz.”

‘Yasalar uygulanmalı’

Konuyla ilgili görüş aldığımız Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay da Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile Anayasa’da “Kimse eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılamaz” maddeleri ile eğitim hakkının güvence altına alındığını kaydetti. Okul çağında olmasına rağmen, tarikat ve cemaatlerin sözde verdiği dini eğitime devam eden; sokakta, tarlada, fabrikada çalıştırılan; şiddetin, istismarın, zorla ve erken yaşta evliliklerin kurbanı olan çocuklara dikkat çeken Özbay, eğitimin zorunlu olduğunu belirtti ve ekledi: “Her ailenin kaydı ikamet ettiği yerlerden, devlet sistemi içinde görünüyorken, okula gönderilmeyen çocukların takibinin yapılmıyor olması, manidar.”

“Gerçek şudur: Bir imkânsızlıklar nedeniyle çocuğunu okula gönderemeyenler, bir de bilerek göndermeyenler ve yasalarımız ile çocuk haklarını bu yolla ihlal edenler var” diyen Özbay, hepsinin tespit edilip gönderemeyenlere destek sunulması, bile isteye göndermeyenlere ilişkin ise yasaların gereklerinin yapılmasını önerdi.

Sendika olarak zorunlu eğitimin uygulanması ve denetlenmesine ilişkin kapsamlı bir çalışma yürüttüklerini kaydeden Özbay, kapsamlı çalışma sonlandığında bunu kamuoyuyla, MEB ile ve Meclis ile paylaşacaklarını ve bu çalışmanın uygulanmasının da takipçisi olacaklarını söyledi.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir