Akaryakıt üzerinden alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) tutarlarında artışa gidildi.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na Ekli (I) Sayılı Listede Yer Alan Mallara İlişkin ÖTV Tutarlarının Yeniden Belirlenmesi Hakkında Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Litre başına 5 lira zam
Kararla, ÖTV tutarları motorinde ve 95 oktan benzinde litre başına 5 lira ve LPG’de 4 lira artırıldı.
Böylece, 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı üzerinden alınan ÖTV tutarı 7,5265 lira, 98 oktan kurşunsuz benzinin özel tüketim vergisi ise litre başına 7,8899 lira olacak.
Motorinin litresi üzerinden 7,0559 lira, LPG üzerinden de 5,7780 lira ÖTV alınacak.
Mustafa Destici’den paylaşım
Yapıla ÖTV düzenlemesinin ardından siyasi isimlerden de konuya ilişkin paylaşım geliyor.
Mustafa Destici yaptığı paylaşımda ÖTV zammını eleştirdi.
“Akaryakıtta ÖTV’nin artırılması kabul edilebilir değil”
Destici, “ÖTV artışı kabul edilebilir ve hakkaniyetli bir düzenleme olmamıştır.” dedi.
“Siyasi partilere verilen milyarlarca TL hazine yardımı kaldırılabilirdi”
BBP Lideri Mustafa Destici paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
Akaryakıt ürünlerinden alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) nin %200 üzeri yükseltilmesi kabul edilebilir ve hakkaniyetli bir düzenleme olmamıştır.
ÖTV dolaylı bir vergi düzenlemesidir. Yani yoksulla zenginin, geliri düşük olanla yüksek olanın aynı oranda ödediği vergidir. Akaryakıta bu denli zam yapmak yerine mesela, doğalgazda geliri yüksek olanlara uygulanan sübvanse (yüz milyarca TL) ile siyasi partilere verilen milyarlarca TL hazine yardımı kaldırılabilirdi.
“Bu doğru ve hakça değildir”
Ekonominin şöför mahallinde oturanlar kolaycılığa kaçarak, çözümü dolaylı vergilerde bulup faturayı dar gelirli ve üretici ile yüksek gelirlinin sırtına aynı oranda yüklememelidir. Bu doğru ve hakça değildir. Ayrıca bugüne dek yapılan tüm iyileştirmeleri de değersiz kılmaktadır.
Zamlarla ya da kemer sıkarak ekonomiyi düzeltmek, bütçe açıklarını kapatmak sıradan ekonomi yöneticilerinin de yapabileceği şeylerdir. (Nitekim 70’li ve 90’lı yıllarda Türkiye’de sıkça uygulanmıştır)
Dünya ekonomi çevrelerinin itibar ettiği ya da ağırlıkları olduğu söylenen isimler iş başında ise o vakit daha konforlu ve can yakmayacak çözümler beklemek vatandaşımızın en tabii hakkıdır.