Hasan Mert Kaya – Osmanlı posta teşkilâtının temelleri Sultan Abdülmecid döneminde atıldı. 23 Ekim 1840 tarihinde kurulduktan sonra önemli merkezlere şubeleri açılan posta teşkilâtı geniş Osmanlı coğrafyasında modern haberleşmenin öncüsü oldu. Eminönü’nde açılan Postahane-i Âmire’yi diğerleri izledi ve 72 posta şubesi açıldı. Pul kullanımından önce her posta şubesi doğrudan zarfa damga vuruyordu. Bu mühürlerin üzerinde “Posta-i Hükümet-i”, “An Cânib-i Postane-i” ya da “An Cânib-i Posta-i” sabit ibarelerinin devamında şehir adı yazardı.
Gözden Kaçan Bilgi Hazinesi: İlk Pullar
Osmanlı Devleti’nin ilk pulunun müellifleri, Darphane-i Amire Baş Mühürcüsü Abdülfettah Efendi’ydi. Merkezinde Sultan Abdülaziz’in tuğrası ve etrafında süslemelerle ortaya çıkan ilk pul, beyaz kâğıt üstüne siyah taş baskı yapılarak üretildi. Yoğun bir emek gerektiren bu pulların üzerlerine süngerle boya çekilmiş ve teker teker anilin boya kullanılarak renklendirilmesi sağlanmıştı. Halk arasında “Tuğralı Pul” adı verilen ilk puldaki tuğranın altında hilal içerisinde “Devlet-i Âliye-i Osmaniye” ibaresi mevcuttu. Sultan Abdülaziz döneminde, 1863 yılında bastırılan pullar da kullanılmaya başlandı. Üzerinde ay yıldız motifi olan pulların basımı 1865-1867 arasında Fransa’da ve 1868-1876 yılları arası ve sonrası dönemde ağırlıklı olarak İstanbul’da ve istisnai olarak Avusturya ve İngiltere’de de bazı pullar basıldı. Çıkış ve varış damgaları ile Osmanlı posta pulları ve üzerlerindeki damgalar haberleşme tarihinin geçmişine dair birçok bilgi sunar.
Savaş Yıllarına Doğru
1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla beraber Osmanlı Devleti’nin haberleşme alt yapısında da savaş durumuna geçildi ve çeşitli hazırlıklar yapıldı. O tarihlerde Osmanlı coğrafyasında yabancı devletlerin de posta şubeleri mevcuttu. 1 Ekim 1914 günü kapitülasyonların kaldırılması ile tüm yabancı postaneler kapatıldı. Buna “İmtiyazat-ı Ecnebiyyenin Lağvı” (Yabancılara tanınan ayrıcalıkların iptali) denildi ve bununla ilgili pul basıldı. Almanya ve İngiltere Osmanlı Devleti’nin bu kararına şiddetle karşı çıksalar da geri adım atılmadı.
Osmanlı sahra postaları
I. Dünya Savaşı hazırlıkları kapsamında askeri posta merkezlerinin kurulması kararlaştırıldı. Askeri posta merkezleri yalnızca ordu mensuplarının mektup gönderilerini gerçekleştirecekti. Savaş süresince cephedeki askerlerin yakınları ile haberleşmelerinin sağlanması için kurulan Sahra postaneleri cepheler kapandıktan sonra kapatıldı. I. Dünya Savaşı’nın ağır koşulları içinde ordu birlikleri zorunlu ya da taktik olarak çok sık yer değiştirmekteydi. Cephe postaneleri de işte bu nedenle seyyar oluyor ve sürekli birliklerin hareketleri içinde onlar da yer değiştiriyordu.
Askeri tarih için önemli
Sahra postalarına vurulan damgalarda sadece bir numara olurdu. Mektupların üzerindeki damgaları inceleyerek ordu birliklerinin hangi gün nerede olduğunu Genelkurmay başkanlığının sonraki yıl yaptığı yayınlardan anlayabiliyoruz. Bu küçük damgalar, askeri yakın tarihimizi açısından bu nedenle çok özel ve değerlidirler.
Osmanlı posta tarihinin en nadir damga örnekleri de işte bu seyyar cephe / sahra postanelerinin damgaları oldu. Çünkü cephenin kapanmasıyla birlikte bir daha açılmamak üzere kapanan bu geçici sahra postanelerinin hem süresi hem de gönderi miktarı azdı. Üzerine zamanın yıpratıcı etkisi ve sınırlı miktarda oluşundan dolayı koleksiyonerlerin eline geçme olasılığının da düşük olması söz konusu sahra posta damgalarını oldukça nadir kıldı. Eğer çıkış noktası damgası gibi varış noktası damgası da nadir ise bu tip damgalı zarf ve pullar en az görülen, dolayısıyla en değerli olan örnekler olageldi hep.
Posta tarihçilerinin ilgi alanı
Osmanlı posta tarihi, özellikle de I. Dünya Savaşındaki Osmanlı Sahra Postaları konusu, materyal ve belge azlığından dolayı araştırılması zor ve posta tarihçilerinin her zaman büyük ilgisini çeken bir konu. Bu konuda yapılan en nitelikli çalışma koleksiyoner ve araştırmacı Zvi Alexander’ın Filistin ve Suriye bölgesi ile ilgili yayınladığı çalışmalardan biridir. Ek olarak, koleksiyoner ve araştırmacı Ziya Ağaoğulları ile M.Bülent Papuççuoğlu’nun hazırlamış olduğu 10 ciltlik Resimli Osmanlı-Türk Posta Damgaları kitabı son derece zengin ve kapsamlı bir başvuru kaynağıdır.
Samuel Morse’a madalya
Osmanlı Devleti dünyada gelişen modern haberleşme gelişimine kayıtsız kalmayıp hızla uyum sağladı. Ünlü Amerikalı eğitimci ve misyoner Cyrus Hamlin Sultan Abdülmecid’e telgrafı tanıttı. Telgraf ile ilk haberleşme çalışmalarının ardından Sultan Abdülmecid, devrim niteliğindeki bu önemli icadın alfabe ve tekniklerinin geliştiricisi olan Samuel Morse’a beratıyla beraber bir İftihar Nişanı verilmesini emretti. Osmanlı telgraf ağı zamanla, yılda ortalama 5 milyon telgrafın çekildiği, dünyanın en geniş telgraf ağlarından biri oldu.