SERVET YILDIRIM- Çok sayıda liderin ve 197 ülkeden temsilcinin yanı sıra yüzlerce iklim eylemcisi ve bilim insanının da katılacağı COP27 toplantısı 6-18 Kasım arasında Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde düzenlenecek.
Mısır’daki zirvede geçen yıl İskoçya’da yapılan COP26 toplantılarından kalan konular da konuşulacak. Tartışmalar geniş kapsamlı olacak ama başlıca üç ana konu ele alınacak.
*Küresel sera gazı emisyon düzeyinin aşağı çekilmesi
*İklim değişikliği ile baş etme ve hazırlık yapma konusunda ülkelere yardımcı olunması
*Gelişmekte olan ülkelere teknik ve finansal destek sağlanması
Sera gazı düzeyinin aşağı çekilmesi önemli bir başlık. Bunu sağlayabilmek için küresel çapta bir karbon piyasasının oluşturulması ve kömür kullanımının sınırlanmasına ilişkin taahhütlerin güçlendirilmesi gibi hala ilerleme beklenen konular var. Bunlar Mısır toplantısına da damga vuracak.
Bu konular arasında özellikle finansman konusu kritik önem taşıyor. Gelişmiş ülkeler 2009 yılında gelişmekte olanların karbon emisyonunu düşürebilmeleri ve iklim değişikliğine karşı hazırlık yapabilmeleri için kullanılması amacıyla yılda 100 milyar dolar vermeyi taahhüt etmişlerdi. Ancak bu taahhüt gerçekleştirilemedi. Öte yandan iklim değişikliği ile mücadele çağrılarına, Glasgow’da geçen yıl açıklanan yeni kömür politikalarına ve tüm taahhütlere rağmen kirleten enerjiye para akmaya devam ediyor.
Özellikle kömür devre dışı kalmadıkça Paris İklim anlaşması ile ortaya konulan hedefe ulaşılamayacağı, yani küresel ısınmanın sanayi devrimi öncesine göre 1.5 derece ile sınırlandırılamayacağı kabul edilmiş durumda. Kömürün devre dışı kalmasının en önemli yolu ise kömür endüstrisine sağlanan finansmanın kesilmesi.
Mısır’da sera gazlarının azaltılması, uyum ve finansman konusunda daha net bir yol haritası ortaya konulması gerekiyor. Toplantı öncesi ülkelerden ulusal iklim planlarını sunmaları istendi. Gelişmiş ülkelerin atacakları adımlar önemli. Ancak iklim mücadelesine gelişmekte olan ülkelerin de daha fazla dahil edilmesi gerekiyor. COP27 bu çabanın verileceği bir yer olmalı.
Bu dumanı durdurmanın bedeli müzakere edilecek
Mısır’da toplanacak COP27’nin gündem maddelerinden biri sera gazlarının azaltımı konusunda gelişmekte olan ülkelere teknik ve finansal destek sağlanması olacak. Hindistan da konferansta temel önceliğini fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçişin bedelinin nasıl ödeneceği olarak belirleyen ülkelerden. Fotoğrafta Hindistan’da kömürle çalışan bir çelik tesisinden yayılan dumanlar görülüyor.
“COP”lar neden önemli?
Bundan 30 yıl önce 150’den fazla ülke İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler Çerçeve Anlaşması’nı imzaladı ve iklim değişikliğine karşı küresel çapta harekete geçmeyi destekleyecek önemli bir süreç başladı. Anlaşmanın tarafları her yıl bir konferansta toplanmaya başladılar. Bu toplantılara “Conference of Parties” (Tarafların Konferansı) yani COP denildi. İlk COP 1995’te Berlin’de gerçekleştirildi.
COP’ların 21’incisi ise Paris’te yapıldı. Orada imzalanan Paris İklim Anlaşması tarihi bir adımdı. Küresel ısınmaya karşı atılan en güçlü ve somut adımdı. Evrenseldi ve bağlayıcıydı. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı uyum kabiliyetinin ve iklim direncinin arttırılmasını; küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulmasını; ayrıca bu artışın 1,5°C’nin altında tutulmasına yönelik küresel çabaların sürdürülmesini hedef olarak belirlemişti. Her ülkeye karbon emisyonunu azaltmak için hedef koyma yükümlülüğü getirmiş ve hedeflerin beş yılda bir gözden geçirilmesini istemişti.
Dünyada düşük sera gazı emisyonu yayacak bir kalkınma modeline geçişi öngörmüş ve bu geçişin finansmanının sağlanmasını hedeflemişti. Bunun için tüm ülkelerin kendi imkanları ölçüsünde katkıda bulunmalarını amaçlamıştı. Küresel çapta temiz enerjiye geçişe vurgu yapmış ve kaynakların iklimi kirleten fosil yakıtlara harcanmaması gerektiğini belirtmişti.
COP’ların 26’ncısı ise yine büyük beklentiler ile 2021 Kasım ayında Glasgow’da toplandı. Toplam 197 ülkenin temsilcileri küresel ısınmayı sınırlandırmak için daha fazla şey yapılması gerektiğinde anlaştılar. Glasgow’da bazı kritik konularda ilerleme kaydedildi; daha da önemlisi “1.5 derece” hedefi korunmaya devam edildi. Özellikle temiz enerjiye geçiş ile zarar ve kayıpların finansmanı ve küresel ısınmadan en fazla zarar görecek olan ülkelerin talepleri konusunda ilerleme oldu. Kömür kullanımının ve fosil yakıt sübvansiyonlarının tedricen azaltılması, ormansızlaştırmanın önlenmesi, metan gazı emisyonunun azaltılması gibi konularda kağıt üzerinde de olsa ilerlemeler kaydedildi. Ancak kömür ve fosil yakıtlara uygulanan sübvansiyonların kademeli olarak sonlandırılması yerine azaltılması yolunda karar çıkması Glasgow’un hayal kırıklıklarındandı. Ayrıca çok net bir takvim ve hedef de verilmedi.
Kritik eşik: 1.5 derece
Dünya ısınıyor ve bu ısınmanın önüne geçilmesi gerekiyor. Sanayi devrimi öncesi döneme, yani 1800’lerin ilk yarısına göre küresel ısınma şu ana kadar 1.1 dereceye ulaştı. Hızla 1.5 dereceye doğru gidiyor ve 1.5 derece bilim insanlarına göre önemli bir eşik. Isınma 1.5 derecenin üzerine çıkarsa etkiler daha yıkıcı ve geri dönüştürülmesi zor hale geliyor. Bilim adamları ısınmanın boyutunun 1850’lerdeki küresel sıcaklığa göre eşik seviyenin üzerine çıkması halinde yaşamı tehdit eden sıcaklık ve nem düzeylerine ulaşılacağını söylüyorlar.
Aslında doğal afetler yaklaşan tehlikenin boyutu ve biçimi hakkında fikir veriyor. Geçen yıl Türkiye ve birçok ülkede meydana gelen orman yangınları ve sellerin yanı sıra bu yıl Pakistan’da meydana gelen yüzlerce kişinin ölümüne yol açan seller ve Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’da yaşanan doğal afetler birer uyarıydı. Dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlası an itibariyle doğrudan tehdit altında bulunuyor.
Küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlandırmak için küresel karbondioksit emisyonunun 2030’a kadar 2010’daki seviyesine göre yüzde 45 azaltılması ve 2050’ye kadar ise net-sıfır emisyona ulaşılması gerekiyor.
Paris anlaşmasını imzalayanlar acilen aksiyon alınması gerektiğini kabul ettiler ama kimse elini taşın altına tam olarak koymadı. Ülkelerin şu ana kadar açıkladıkları taahhütlerin toplamı küresel ısınmayı 1.5 derecenin altında tutma hedefini karşılamaya yetmiyor.
Mevcut taahhütler ile 21.yüzyıl sonunda küresel ısınma en iyimser tahminlerle ancak 2.4 derece artış ile sınırlı kalacak. Bu da gezegeni kurtarmaya yetmiyor. Bu nedenle Mısır’da taahhütlerin tekrar gözden geçirilerek daha da güçlendirilmesi gerekiyor.