Ve nihayet futbolun beşiği İngiltere’de düzenleniyor Dünya Kupası… Turnuvadan birkaç ay önce kupa Londra’da sergileniyor. Ancak ortadan kayboluyor meşhur Jules Rimet Kupası. 1 hafta sonra Güney Londra’da bir parkta Pickles isimli köpek tarafından bulunuyor.
Elemelerde güçlü bir gruptaydı Türkiye. Eusebio’nun 3 gol attığı maçta Lizbon’da Portekiz’e 5-1 yenildik. Ardından İstanbul’da 1-0 kaybettik Portekiz’e. 3-0’lık Romanya yenilgisine iç sahada 6-0’lık Çekoslovakya bozgunu eklendi. Grubu 3-1 Çekoslovakya mağlubiyetiyle bitirmeden, Romanya’yı Fevzi ve Nedim’in golleriyle 2-1 yendik de teselli bulduk.
FIFA, Asya ve Afrika birincilerinin play-off maçı yapmasına karar vermişti. Afrikalıların itirazı durumu değiştirmedi. Bunun üzerine Afrika takımları çekildi. Asya grubunun birincisi Kuzey Kore birden kendisini finallerde buluverdi.
Beckenbauer sahne aldı
Alf Ramsey yönetiminde kanatsız 4-3-3 deneyen İngiltere, ilk maçında Uruguay önündeydi. Ancak Güney Amerikalıların sert ve disiplinli savunması tribüne gelen İngilizleri evine 0-0’ın hayal kırıklığıyla gönderdi. İkinci maçta da zorlandı ev sahibi. Meksika da otobüs park etmişti kale önüne. Kilidi Bobby Charlton’ın füzesi açtı. Hunt, ikinci yarıda sonucu belirledi. Galibiyet sevindiriciydi ama futbol tatmin edici değildi.
İngiltere, grubun son maçında Fransa karşısında Hunt’ın iki golüyle kazandı. Ramsey, bu turnuvada son kez bir kanat oyuncusu oynatıyordu: Callaghan.
Batı Almanya’da Sepp Herberger’in yerinde artık Helmut Schön vardı. Ve Almanlar yeni bir yıldızı piyasaya sürüyordu. 21 yaşındaki Franz Beckenbauer, orta sahaya zarafet ve zeka katmıştı. O sırada henüz liberoya geçmemişti. Nitekim İsviçre önünde elde edilen 5-0’lık galibiyete 2 golle katkıda bulunmuştu.
Pele’ye acımasız tekmeler
Geçmiş yıllara oranla kavgacı ve savunma ağırlıklı bir takımla turnuvaya gelen Arjantin, İspanya galibiyeti ve Batı Almanya beraberliğiyle çeyrek final kapısını açtı. Real Madrid ağırlıklı İspanya, Seeler’in son dakikalarda attığı golle Almanlara da kaybedip bir kez daha hayal kırıklığı yaşadı.
Son iki kupanın şampiyonu Brezilya vefa dolu seçimlerle turnuvaya gelmişti. Garrincha, Zito, Orlando, Bellini gibi isimler emekli olmaya hazırlanıyordu. Ama Pele vardı. Siyah İnci daha 25 yaşındaydı. Nitekim Bulgaristan engeli Pele ve Garrincha’nın golleriyle 2-0 geçiliyordu.
Ne var ki Pele sakatlanmıştı acımasız tekmelerle. Onsuz Macaristan karşısında dağıldı Brezilya. Turnuvaya Portekiz yenilgisiyle giren Macaristan, Goodison Park’ta 3-1’lik tarihi bir galibiyet aldı. Yaşlı Brezilya’nın yürümeye gücü yoktu.
Son maçta Eusebio önderliğindeki Portekiz önüne çıktı Brezilya. Pele tam iyileşmeden sahaya atılmıştı. Portekizliler de acımasızca ona vuruyordu. Eusebio’nun 2 gol attığı maçı Portekiz 3-1 kazandı ve son şampiyonu evine gönderdi.
Eusebio’dan tarihi resital
İtalya ile Şili aynı gruptaydı. Neyse ki bu kez maçları sakin geçti. 2-0 kazanan İtalya, çeyrek finali ‘çantada keklik’ görüyordu. SSCB’ye 1-0 yenilseler de grubun zayıf takımı olarak gördükleri Kuzey Kore’den 1 puan çıkarmaları yeterli olacaktı. Ama hızlı Asyalılar, yavaş İtalyan savunmasını zor durumlara soktu. Pak Doo Ik’in golü skoru belirledi.
Kuzey Kore bir anda manşetlerdeydi. Çeyrek finalde rakip Portekiz’di. 25 dakika dolduğunda Kuzey Kore 3-0 öndeydi. Ne var ki Eusebio sazı eline aldı ve 4 gol atarak 5-3’lük galibiyetin mimarı oldu. Kuzey Kore, alkışlar arasında turnuvaya veda etti.
Ev sahibi İngiltere, Arjantin önündeydi. Güney Amerika temsilcisi, bol faul yapıp oyunu soğutma peşindeydi. Batı Alman hakem Kreitlein, itirazlarını sürdüren Arjantin kaptanı Rattin’i oyundan attı. Rattin ısrarla sahadan çıkmıyordu. İkna edildi ama bu sefer de atletizm pistinde yavaş davrandı. Bu turnuvada ilk kez sahaya çıkan santrfor Geoff Hurst, galibiyeti getiren golü atıyor ve yerini garantiliyordu. Maç sonunda oyuncularının Arjantinlilerle forma değiştirmesini engelleyen Ramsey, Güney Amerikalılar için, “Hayvanlar” diyerek bir tartışma başlatıyordu.
Portekiz’e teselli unvanı
Almanlar, Uruguay’ı 4-0’la geçerken Sovyetler Birliği de Macaristan’ı 2-1 yenerek yarı finalist oluyordu.
Batı Almanya, yarı finalde Sovyetler Birliği önündeydi. Rakibin sakatlıkla 10 kişi, Chislenko’nun atılmasıyla 9 kişi kalmasından yararlanıp 2-1 kazandılar. Beckenbauer’in Yaşin’e attığı frikik golü kupa tarihinin unutulmazları arasına girdi.
Turnuvanın yıldızı Eusebio, İngiltere önünde Nobby Stiles’ın markajından kurtulamıyordu. Turnuvadaki en iyi oyununu sergileyen ev sahibi, Bobby Charlton’ın iki golüyle sonuca gidiyordu. Eusebio’nun penaltı golü, İngiltere kalecisi Banks’in kupada kalesinde gördüğü ilk goldü.
Portekiz, üçüncülük maçında SSCB’yi 2-1 yenerek teselli bulurken Eusebio da gol kralı unvanını kazanıyordu.
Finale Bahramov damgası
Ve final… Haller’in 12. dakikada attığı golle öne geçti konuk takım. Ama 6 dakika sonra Moore’un harika ortasında Hurst’ün kafası eşitliği sağladı. 78’de Peters, İngiltere’yi öne geçirdiğinde tribünde büyük sevinç vardı. Kupa geliyordu. Ancak 89’da yaşanan karambolde Weber’in golü maçı uzatmaya götürüyordu.
Belki de futbol tarihinin en tartışmalı pozisyonu 101. dakikada yaşandı. Hurst’ün şutu üst direğe vurup yere indi ve Almanlar topu kornere gönderdi. Maçın yan hakemi Sovyet (Aslında Azerbaycan Türkü) Tevfik Bahramov, topun çizgiyi tamamen geçtiğini belirterek hakemi uyardı. Ortalık karıştı ama gol geçerliydi. Hurst bir de uzatmanın sonunda gol atarak final maçındaki hat-trick yapan ilk futbolcu unvanını kazandı. Kupa 4-2 ile İngiltere’nin olmuştu.