Soğuk Savaş’ın en yoğun günlerinde 1974 Dünya Kupası Batı Almanya’da düzenlenecekti. 4 yıl önceki faciadan sonra Türkiye hiç de fena bir eleme grubu geçirmedi. 2-0’lık Lüksemburg yenilgisiyle başlasak da sonra rövanşı 3-0 kazandık. İtalya ile deplasmanda kaleci Sabri Dino’nun devleştiği maçta 0-0 berabere kaldık. İstanbul’da 1-0 kaybettik. İsviçre deplasmanından 0-0 ile döndük. Evimizde 2-0 kazandık. İtalya’nın ardından ikinci olduk ama bu, kupaya gitmemiz için yeterli olmadı. Lüksemburg yenilgisi pahalıya mal olmuştu.
PRİM PAZARLIĞI
Batı Almanya ile Doğu Almanya aynı gruptaydı. Turnuvanın başlamasına 5 gün kala Batı Alman oyuncular kazan kaldırdı. Primleri artmazsa turnuvadan çekilmekle tehdit ettiler federasyonlarını. Uzun süren pazarlıklardan sonra anlaşma sağlandı.
Batı Almanya’nın grubun açılış maçındaki rakibi Şili’ydi. Şili, play-off’ta SSCB’yi elemişti. Sovyet takımı, Şili’deki darbeyi protesto ederek deplasmana gitmemişti. Şili, Almanlara kök söktürüyordu. Ancak Caszely’nin sert hareketi maçın hakeminin tepkisini çekmişti. Dünya Kupası’nın ilk kırmızı kartını çıkaran hakemin adı Doğan Babacan’dı. Breitner’in golü Almanları sevindirdi.
Ama grubun en önemli maçı, iki Almanya’nın arasındaydı. Grubun liderlik maçıydı. Hamburg’daki maç öncesinde gergindi oyuncular. Batı Almanya, sahada varlık gösteremiyordu. Nitekim 77’de Sparwasser, Doğu Almanya’ya galibiyeti getiren golü atıyordu. İki Almanya tur atlamıştı.
Son şampiyon Brezilya ise 4 yıl öncesinden çok farklı bir takımla çok farklı bir futbol oynuyordu. Hem Yugoslavya hem de İskoçya ile 0-0 berabere kalıyorlardı. Son maç, grubun zayıf takımı Zaire önünde 3-0 kazanıp, gruptan çıkabiliyorlardı. Yugoslavya ve Brezilya turu geçti.
‘Total Futbol’ heyecanı Avrupa’yı sarmıştı. Bu sistemin mucitleri Rinus Michels ve Johan Cruyff iş başındaydı. Hollanda’nın hocası ve kaptanı olarak tabii… Hollanda’nın oynadığı futbol izlemek mutluluk vericiydi doğrusu. Sert Uruguay 2-0’la, Bulgaristan 4-1’le geçildi. Kaleci Hellström’in performansı İsveç adına Hollanda’ya geçit vermedi. Bu iki takım rahatça turu geçti.
PENALTI CANAVARI
1970’in finalisti İtalya 1100 dakikadır resmî maçlarda gol yemiyordu. Kaleci Dino Zoff’un Haiti ile oynanacak ilk maçta terlemesi bile beklenmiyordu. Ama Sanon’un golü ortalığı karıştırdı. 47’deki bu golün ardından toparlanan İtalya 3-1 kazandı. Ama grubun senaryosu onlar için yazılmamıştı.
Turnuvaya İngiltere’yi eleyerek gelen Polonya; Lato, Szarmach, Deyna ve penaltı kurtarma canavarı kaleci Tomaszewski ile Avrupa’yı sallıyordu. Arjantin önünde zorlanmalarına rağmen 3-2 kazanıyorlardı.
İtalya ile Arjantin arasındaki maç, Zoff ve arkadaşları için sıkıntı vericiydi. Zar zor 1-1 beraberliği bulmuşlardı. Bu arada Polonya, Haiti’ye 7’lik tarife uyguluyordu. Arjantin de 4-1 yeniyordu Haiti’yi. İtalya için Polonya önünde bir beraberlik tur anlamına geliyordu. 2-1 kazanan Polonya, İtalya’yı evine yolluyordu.
2 çeyrek final grubu vardı. Grup birincileri doğrudan final oynayacaklardı. Hollanda, Brezilya, Arjantin ve Doğu Almanya aynı gruptaydı. Cruyff ve arkadaşlarını durdurmak için her yol denendi. Kavgaya kavgayla, tekmeye tekmeyle, futbola da futbolla yanıt verdiler. Arjantin 4-0, Doğu Almanya ve Brezilya 2-0 ile ekarte edildi. Sırada final vardı artık.
KUPA ALMANYA’NIN
Batı Almanya ise 3 Avrupalı ile eşleşmişti. Yugoslavya’yı 2-0, İsveç’i 4-2 ve Polonya’yı Tomaszewski’nin yine penaltı kurtarmasına rağmen 1-0’la geçtiler. Polonya teselliyi üçüncülük maçında Brezilya’yı yenerek elde ederken, Lato da 7 golle krallık tahtına oturuyordu.
Final maçı, penaltıyla başladı. Daha Almanların ayağına top değmeden Cruyff ceza alanında düşürüldü. Neeskens’in penaltısıyla öne geçti Hollanda. Kaleci Maier bir daha geçit vermedi Hollanda’ya. Devre bitmeden Müller ve penaltıdan Breitner’in golleri, Alman seyirciler için mutluluk vericiydi. Maç gittiğinde tabelada 2-1’lik Batı Almanya üstünlüğü vardı. Kupa Franz Beckenbauer’in ellerindeydi.
KUPA, 41’LİK ZOFF’UN ELİNDE
1982 Dünya Kupası İspanya’da yapılacaktı. Takım sayısı 16’dan 24’e çıkarılmıştı. Bizim adımıza gerçek anlamda bir bozgun yaşandı elemelerde. 8 maçımızı da kaybettik. İzmir’de İzlanda’ya 3-1 yenilirken, Fatih Terim ile tek golümüzü attık. Sovyetler Birliği, Çekoslovakya ve Galler karşısında varlık bile gösteremedik, 22 gol yedik ve turnuvayı sadece televizyon başından izleyebildik.
İtalya’nın başında hala Enzo Bearzot vardı. 1980 yılında yaşanan Totonero skandalında 2 yıl ceza alan Paolo Rossi, 3 lig maçı oynadıktan sonra kadroya çağırılmıştı. Boniek’in takım lideri olduğu Polonya karşısında 0-0’la yetindi İtalya. Enerjik kanat oyuncusu Conti dışında silik bir görüntüsü vardı İtalya’nın. Nitekim Peru maçından da 1-1 geldi. Sempatik Kamerun ile de 1-1 berabere kaldılar. Grupta tek galibiyet, Peru’yu 5-1 yenen Polonya’nın oldu. İtalya, aynı puanda ve averajda olduğu Kamerun’u sadece 1 fazla gol atabildiği için geçebiliyordu.
SPİKER: UTANIYORUM
Batı Almanya, Jupp Derwall yönetiminde yenilmez Armada’yı oluşturmuştu. Rummenigge, Schumacher, Littbarski, Hrubesch gibi isimler, makinenin parçalarıydı. Üstelik Breitner de milli takıma geri dönmüştü. Ne var ki ilk maçta Cezayir önünde toz şeker gibi dağıldılar. 2-1 kaybederken herkes onları değil, Madjer ve Belloumi’yi konuşuyordu. Ama FIFA 1978’den ders almamıştı. Son maçlar yine aynı saatte değildi. Batı Almanya son maçta Avusturya’yı 1-0 yenerse, Cezayir eleniyor bu iki takım tur atlıyordu. Nitekim öyle oldu. Maçın başında Hrubesch’in golünden sonra çirkin bir top çevirme yaşandı. Maçı anlatan Alman spiker, “Utanıyorum” diyordu. Ama olan olmuştu.Herkes Maradona’yı bekliyordu ilk kupası için. Ancak Belçika yenilgisiyle başladı turnuvaya Arjantin. Diego, kendini Macaristan maçında gösterdi. Takımı 4-1 kazanırken, o da 2 gol attı. Macaristan, El Salvador’u 10-1 yenerek şov yapsa da gruptan çıkamadı.Peş peşe 2 kupayı pas geçen İngiltere, bu kez iddialı bir takımla gelmişti. Fransa’yı 3-1 yenerken de göz doldurdular. İngiltere ve Fransa, gruptan çıkarken Sovyet hakem Stupar’dı konuşma konusu. Fransa-Kuveyt maçında skor 3-1’ken Fransa gol attı. Ancak Kuveytliler, tribünden gelen düdük sesi nedeniyle durmuşlardı. Kuveyt Futbol Federasyonu Başkanı sahaya indi. Çekinen hakem golü iptal etti. Neyse ki biraz sonra Fransa 4’üncü golü tekrar attı.
Ev sahibi İspanya pek de iyi görünmüyordu. Honduras beraberliği, zor Yugoslavya galibiyeti ve Kuzey İrlanda yenilgisinin ardından ikinci olarak çıkabildi.Brezilya ise Tele Santana yönetiminde samba yapıyordu. Sovyetler Birliği 2-1, Yeni Zelanda 4-0 ve İskoçya 4-1 ile geçiliyordu. Socrates, Zico, Eder herkesin dilindeydi.İkinci turda 4 grup vardı üçerli. Polonya, Belçika’yı 3-0’la aşarken SSCB maçındaki 0-0 yeterli oldu. Polonya yarı finaldeydi.İngiltere, Batı Almanya ve İspanya ile 0-0 berabere kalarak kaybetmeden elenenler kervanına katıldı.
Antipatik Almanlar, İspanya’yı 2-1 yenerek yoluna devam ediyordu.Fransa ise açılmıştı. Platini, Giresse ve Tigana şov yapıyordu. Avusturya’yı 1-0, Kuzey İrlanda’yı 4-1 yenerek yarı finalist oldular.
ROSSİ FIRTINASI
İlk turu maç kazanamadan geçen İtalya’nın Brezilya ve Arjantin’e yem olacağını düşünenler yanıldı. Arjantin’i 2-1 yendiler. Gentile’nin Maradona’ya yaptıkları ise insanlık dışıydı. Maradona, bunun acısını Brezilya maçında tekme atarak çıkarmaya çalışınca kırmızı kart gördü. Brezilya 3-1 kazanıp grup finaline geldi. Beraberlik bile Brezilya’ya yarıyordu. Ama bu maçta Rossi patladı. 3 gol atan fırsatçı İtalyan, rakip savunma ve kalecinin zaafiyetini değerlendirdi. Zarif Brezilya’nın Socrates ve Falcao ile bulduğu goller işe yaramayacaktı.
Yarı finalde İtalya iyice açılan Rossi’nin 2 golüyle Polonya’yı 2-0’la geçiyor ve finale adımını atıyordu. Diğer yarı final ise klasikler arasına girecek cinstendi. Normal süresi 1-1 biten maçta Batı Almanya ile Fransa’nın mücadelesi 3-3’e taşınıyordu. Kaleci Schumacher’in Battiston’u hastanelik ettiği hareketin cezalandırılmaması Fransızlar için şanssızlık olmuştu. Penaltılarda 2 kurtarış yapan Schumacher kahraman olmuştu. Moralsiz Fransa, yedeklerle çıktığı üçüncülük maçında Polonya’ya 3-2 kaybediyordu.
Finalde 24. dakikada penaltı kazandı İtalya. Cabrini, topu dışarı gönderdi. Ama ikinci yarıda müthiş bir İtalya vardı sahada. Gol kralı Rossi ile başladı her şey. Tardelli ve Altobelli skoru 3-0’a getirdi. Breitner’in golü sadece şeref sayısıydı. Kupa 41 yaşındaki kaleci Zoff’un ellerindeydi.
KEMPES VE HAKEMLER KONUŞULDU
1978 Dünya Kupası, Arjantin’e verilmişti. Ancak ülkedeki insan hakları ihlalleri büyük tepki çekiyordu. FIFA Başkanı Joao Havelange ve ekibi, tepkilere kulak tıkadı.
Elemelere 4-0’lık Malta galibiyeti ve Doğu Almanya deplasmanında gelen 1-1’lik beraberlikle başladık. Ancak peş peşe iki kez Avusturya’ya kaybettik. O moralsizlikle Doğu Almanya’ya da evimizde 2-1 kaybettik. 3-0’lık Malta galibiyetinin pek de bir anlamı olmadı.
Ev sahibi Arjantin’in başında Brezilya futboluna hayran Cesar Luis Menotti vardı. Ülkeyi yönetenlerle siyaseten aynı fikirlere sahip değildi. Ülkede yaşanan tartışmalar yüzünden Boca ve River’dan sadece 5 oyuncu aldı kadroya. 17 yaşındaki yükselen yıldız Maradona’yı koruma adına da kupa kadrosuna çağırmadı.
KOMİK BİR PENALTI
Arjantin, hakem destekli bir Macaristan galibiyetiyle turnuvaya başladı. İki oyuncuları atılan Macarlar isyan ediyordu. Bu arada İtalya, Fransa’yı 2-1 ile geçiyordu. Aynı Fransa, Arjantin’e kök söktürüyordu. Komik bir penaltı ve komik başka kararlarla 2-1 kazanan Arjantin oldu. İyi futbollarına rağmen Platini ve arkadaşları için yolun sonu gelmişti. İtalya ise Bettega’nın golüyle Arjantin’e şok yaşatıyordu. Ev sahibi grup ikincisi olarak turu geçiyordu.
Son şampiyon Batı Almanya’da, bir önceki kupanın kutlamasında yaşanan tartışmalar yüzünden Müller, Grabowski, Overath ve Breitner, milli takımı bırakmıştı. 1977’de Cosmos’a giden Beckenbauer de öyle. Batı Almanya ile Polonya, turnuvanın açılışında sıkıntı verdiler. Ama 0-0’ın üstüne grubu şekillendiren de onlar oldu. Almanlar, Meksika’yı 6-0 yenerken, Tunus karşısında beraberliği Maier’in performansıyla sağlıyordu. Öyle ya da böyle iki Avrupalı, gruptan çıkıyordu.
Brezilya, Coutinho yönetiminde iddialı gelse de grupta çok iyi maçlar çıkarmadı. İsveç ve İspanya beraberliklerinin ardından 1-0’lık Avusturya galibiyeti ile turu geçebildiler. Diğer rakiplerini yenen Avusturya da onlara katıldı.
CRUYFF ŞOKU
Hollanda’da Cruyff şoku yaşanıyordu. Tehdit edilmesinden, Arjantin cuntasına tepki vermek istemesine ve hatta eşine tatil sözü vermesine kadar bin bir iddia… Takımın başında Avusturyalı Ernst Happel vardı. İran’ı kolayca 3-0 yenerek kupaya başladılar. Peru ile 0-0 berabere kaldılar.
Peru’nun yanında gruptan kim çıkacaktı? İskoçya’nın Hollanda’yı 3 farkla yenmesi gerekiyordu. Maçın içinde bir ara skor 3-1’di. Ama 71’de Rep farkı bire indiriyordu. Yenilmesine rağmen Hollanda turu geçmişti.
Yine iki grup vardı ve liderler final oynayacaktı. 4 Avrupalı’nın oluşturduğu grupta futbol konuşuldu. Hollanda, Avusturya’yı 5-1 yenerken, Batı Almanya ile 2-2 berabere kaldı. 2-1’lik İtalya galibiyetiyle lider oldular. Almanlar ise son maçta Avusturya önünde 3-2 kaybederek evlerine döndüler.
Arjantin, Brezilya, Peru ve Polonya diğer gruptaydı. Arjantin, Polonya’yı 2-0, Brezilya, Peru’yu 3-0 yenerek gruba başladı. İki Güney Amerika devinin maçından gol sesi çıkmadı. İş son maçlara ve averaja kalmıştı. İtirazlara rağmen son maçlardaki aynı saate alınmadı.
Brezilya, Polonya engelini 3-1 ile geçti. Arjantin’in finale çıkabilmek için Peru’ya en az 4 fark atması gerekiyordu. Bunun bilinciyle sahaya çıkan Arjantin, rakibin garip(!) hatalarıyla 6-0 kazanıyordu. Brezilya, İtalya’yı 2-1 yenerek bronz madalya alabiliyordu.
Finalde Arjantin ve Hollanda karşı karşıyaydı. Gergin bir maçtı. 37’de turnuvanın gol kralı Mario Kempes ile öne geçti Arjantin. 82’de Nanninga eşitliği sağladı. Son dakikada Rensenbrink’in vuruşu direkten dönmese tarih değişecekti. Uzatmalarda Kempes ve Bertoni, Arjantin’e ilk Dünya Kupası’nı getiriyordu. Ama Kempes ve arkadaşları kadar hakemler ve FIFA’nın da payı vardı sonuçta.