Dünyanın en gizemli yapıları arasında gösterilen Mısır Piramitleri sırrını korumaya devam ediyor. Her geçen gün piramitler hakkındaki bilgilerimiz güncellense de aslında oldukça sınırlı bilgiye sahiptik. Ancak Kızıldeniz’in Mısır kıyısında yer alan Wadi al-Jarf’ta 2013 yılında kireçtaşı mağaralarda saklanmış halde bulunan dünyanın en eski papirüsü doğru diye bildiğimiz her şeyi baştan aşağı değiştirdi! Peki, işçilerin maaşlarından yedikleri yemeklere kadar tüm detaylara yer veren bu papirüslerde hangi bilgiler yer alıyordu?
NELER YAŞANDIĞINI GÜN GÜN ANLATTI
‘Kızıldeniz Parşömenleri’ olarak adlandırılan bu papirüsler Wadi al-Jarf’ın 4 bin yıllık geçmişini ele alırken, aynı zamanda Firavun Khufu’nun Büyük Piramidi’nin inşasında yer alan Merer adında bir adamın anlatımlarını da içeriyor. Wadi al-Jarf’ın, piramitlerin inşasında kullanılan malzemelerin ticaretinde ekonomik bir merkez olduğunu ortaya çıkarmasının yanı sıra papirüslerin en can alıcı noktası, inşaatlarda bir ekip lideri olarak çalışan Merer’in günlüğüydü. Bu günlükler 2013 yılında yapılan bir kazı sırasında bulunana kadar yaklaşık 4 bin 500 yıl boyunca çölde keşfedilmeyi bekliyordu.
Bir çalışma grubunun lideri olan Merer, günlüğünde ekibinin faaliyetlerinin kayıtlarını tutuyordu. Bu, Büyük Piramit’in inşası sırasında ekibinin üç aylık bir süre boyunca gerçekleştirdiği çalışmanın günlük kaydıydı. Merer’in ekibi Mısır’ı dolaşan ve Büyük Piramit’in inşasıyla ilgili tüm görevleri yerine getirmekten sorumlu olan yaklaşık 200 işçiden oluşuyordu. En ilginçleri arasında piramidin kaplamasında kullanılan kireçtaşı blokları vardı. Merer, ekibin onları Tura’daki taş ocaklarından nasıl çıkardığını ve tekneyle Giza’ya nasıl getirdiğini çok detaylı bir şekilde kaydetti.
‘MÜFETTİŞ MERER GÜNÜ TAŞ TAŞIYARAK GEÇİRİYOR’
Merer’in adamları kireçtaşı bloklarını teknelere yükleyecek, Nil Nehri’nin yukarısına taşıyacak ve Giza’ya götürülmeden önce idari alanda sayımlarının yapılmasını izleyeceklerdi. Günlükte taş ocağından piramidin bulunduğu yere kadar olan yolculuk şöyle kaydedilmişti:
25. Gün: Müfettiş Merer günü za (ekibiyle) güney Tura’da taş taşıyarak geçiriyor. Geceyi güney Tura’da geçirir.
26. Gün: Müfettiş Merer za’sıyla güney Tura’dan taş bloklarla yüklü olarak Akhet-Khufu’ya (Büyük Piramit) doğru yola çıkar. Geceyi She-Khufu’da [Gize’den hemen önce kesme taşlar için depolama alanının bulunduğu idari bölge] geçirir.
27. Gün: She-Khufu’ya binin, taşlarla yüklü Akhet-Khufu’ya yelken açın, geceyi Akhet-Khufu’da geçirin.
Ertesi gün Merer ve işçileri yeni bir taş sevkiyatı almak için taş ocağına döndüler.
28. Gün: Sabah Akhet-Khufu’dan yola çıkın; nehirden güney Tura’ya doğru ilerleyin.
29. Gün: Müfettiş Merer, gününü za’sıyla birlikte güney Tura’da taş çekerek geçiriyor; geceyi güney Tura’da geçirir.
30. Gün: Müfettiş Merer günü za’sıyla birlikte güney Tura’da taş çekerek geçirir; geceyi güney Tura’da geçirir.
MAAŞ ÖDEMELERİ TAHIL ÖLÇÜSÜYLE YAPILIYORDU
Merer’in günlüğü, piramidin mimarlarından birine dair bir fikir bile veriyordu. Firavun Khufu’nun üvey kardeşi Ankhhaf, kralın tüm işlerini yürüten kişiydi. Papirüs parçalarından birinde Ankhhaf’tan şöyle bahsedildi:
“24. Gün: Müfettiş Merer, gününü elit pozisyonlardaki insanlarla, aper takımlarıyla ve Ro-She Khufu’nun yöneticisi soylu Ankh-haf’la za çekerek [eksik metin] geçiriyor.”
Merer ayrıca mürettebatına nasıl ödeme yapıldığını da dikkatle takip ediyordu. Firavun dönemi Mısır’ında para birimi bulunmadığından maaş ödemeleri genellikle tahıl ölçüsüyle yapılıyordu. Temel bir birim vardı: Erzak. Bu ödemeyi işçi, idari kategorisine göre alıyorlardı. Papirüslere göre işçilerin temel ödemesi hedj (mayalı ekmek), pesem (yassı ekmek), çeşitli etler, hurma, bal ve baklagillerden oluşuyordu ve bunların hepsi birayla birlikte tüketiliyordu. Uzmanlara göre Merer’in günlükleri ve Kızıldeniz Parşömenleri, piramitleri yapan işçilerin köleleştirilmiş olması iddiasıyla çelişen bilgiler sunuyor. Uzmanlar, Merer’in ayrıntılı ödeme kayıtlarının, piramitleri inşa edenlerin hizmetlerinin karşılığını alan vasıflı işçiler olduğunu gösterdiğine değiniyor.
‘ÇALIŞAN SAĞLIĞINA ÖNEM VERİLDİĞİ ANLAŞILIYOR’
“Genellikle piramitler gibi büyük yapıların insan eliyle yapılmasının veya o dönemin teknolojisiyle inşa edilmesinin olanaksız olduğu düşünülse de Antik Mısır bilimi, teknolojisi bu yapıların inşasına olanak sağlayacak düzeydeydi” ifadelerini kullanan Kastamonu Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Unat şöyle konuştu:
“Piramitlerin inşası devlet tarafından düzenleniyordu. Piramitlerde kullanılan taşlar, taş ocaklarından çıkarılıyordu. Gize piramitlerinin her birinin dış yüzeyi ise kireç taşıyla kaplıydı. Kireç taşının Kahire’nin yakınlarındaki Turah bölgesinde yer alan bir taş ocağından çıkarıldığı kayıtlarda yer alıyor. Taşların kanallar ve Nil Nehri boyunca teknelerle Gize’ye nakledildiği de biliniyor. Bu taşları kara üzerinden hareket ettirmek için, inşaat işçilerinden oluşan grupların itip çektiği büyük kızaklar kullanılıyordu. Kızaklarda sürtünmeyi azaltmak için ise kızakların önlerine su dökülmekteydi. Ayrıca bu yapıların yapılışı sırasında çalışanların sağlıklarının önemli ölçüde korunduğu ve beslenmelerine önem verildiği anlaşılıyor.”
‘SAVAŞTA ELE GEÇİRİLEN ESİRLERDİ’
Prof. Dr. Yavuz Unat, 20 bin kişinin hatta daha fazlasının bu yapıların inşasında görev aldığını ve bunların çoğunluğunun savaşta ele geçirilen esir köleler olduğunu söyledi. Çalışmaların tek elden ve başarıyla idare edildiğini, inşaatlar büyük bir disiplin içerisinde yapıldığını, Mısırlılar mimaride kerpiç ve tuğla kullandığını söyleyen Prof. Dr. Unat, “Bunun dışında kireç ve kum taşı da kullanmışlardır. İyi kalitede taş Mısır’da bulunmaktaydı” dedi.
Prof. Dr. Yavuz Unat, Mısırlıların karmaşık mekanik kaldıraçlar kullanmadıklarını, yük kaldırmak için yapılmakta olan duvarı bir moloz yığınının altına gömdüklerini söyledi. “Duvarlar tam yüksekliklerine ulaşana kadar üzerine ekler yapılıyordu. Daha sonra taşlar ya yığınlardan ya da sonraki evrelerde kabartma süslemelerini oymak için kullanılacak olan tahta iskelelerden yararlanılarak işleniyordu. Dolayısıyla eldeki mekanik destekler silindir kızaklar ile basit kaldıraçlar olmalı” diyen Prof. Dr. Unat, Mısırlıların yalnızca ahşap, taş ve bakır aletler kullandıklarını, tekerlekli araçlara ise sahip olmadıklarını söyledi. Prof. Dr. Unat, “Taş blokları kızaklara bağlıyorlar veya kütükler üzerinden yuvarlıyorlardı. Bunun için ise hilal biçimli tahta paletleri kare taş bloklara bağlıyorlardı. Yapı yerine taşımak için ise Nil’i kullanıyorlardı. Piramitler yükseldikçe rampalar yaparak taş blokları yükseklere çıkarıyorlardı” diye konuştu.
‘TAM OLARAK BİLİNMESİ MÜMKÜN DEĞİL’
Her geçen gün piramitlerle ilgili bilgilerimizin yenilendiğini, ancak bu konuyla ilgili bütün detayların tam olarak değil, yeterince bilinmesinin mümkün olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Unat sözlerini şöyle noktaladı:
“Bu gibi antik geçmişe ait bilgiler tam olarak bilinemeyeceği için insanoğlu için hep bir gizem barındıracak. Biz de konuyla ilgili çalışan bilim insanlarının yeni bulgularıyla doğru bilgilere ulaşarak yeni tartışmalara odaklanacağız. Bilim zaten tam da böyle bir bilgi türüdür. Doğa hakkındaki bilgilerimiz mutlak değildir. Ancak deney ve gözlemlerimizle ayrıntıya indikçe yeni alanlar ve tartışmalar ortaya çıkar.”