Evlerimizde beslediğimiz sevimli dostlarımız bir süre sonra ailenin üyesi oluyor. Hal böyle olunca sağlıkları da evdeki herhangi birininki kadar önemli hale geliyor. Ancak kedi ve köpek sağlığından anlayan, uzmanlaşmış veteriner hekim bulmak kolay olsa da, evde beslenilen kuş ve balıklar için durum aynı değil. Türkiye’de kuş ve balık türleri için neden bu alanda uzmanlaşmış veteriner hekim bulunamıyor? Kuş ve balık besleyenlerin dikkat etmesi gereken noktalar neler? İzmir’deki veteriner kliniğinde sadece kuşlara hizmet veren Kuş Veterineri Burak Uçar ve ‘Balık Hekimliği’ kitabının editörü Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Yarasan‘a sorduk.
‘EKONOMİK KAYGILAR ETKİLİ’
Evinde balık ve kuş besleyen pek çok kişi evcil hayvanları hastalandığında ona ne olduğunu anlatacak, iyileştirecek uzman bulmakta oldukça zorlanıyor. Prof. Dr. Ender Yarasan, çalışma alanı olarak ekonomik karşılığının olmasının pet alanında daha fazla hizmet sunulmasına sebep olduğunu söyledi. Kuş Veterineri Burak Uçar da bu konuda Ender Yarasan ile hemfikir. İnsanların kuş ve balık hekimliklerine uzak kalmasının sebebinin ekonomik kaygılar olduğunu belirten Uçar, kuşlara yapılan bir operasyon 3-5 bin TL civarında tutarken, kedi ve köpeklerdeki benzer operasyonların 20-25 bin TL’ye kadar yükselebildiğini söyledi. Uçar, “Bu alanda çalışan veteriner hekimlerin özellikle maddi anlamda ve operasyonel anlamda daha rahat olması bu alanı daha çok tercih edilebilir kılıyor” ifadelerini kullandı.
Veteriner Hekim Burak Uçar’ın öğrencilik yıllarından beri hayalini kurduğu kliniğine Türkiye’nin dört bir yanından insanlar kuşlarını tedavi ettirmek için getiriyor.
‘GÜNEŞ GÖRMEZSE İÇTEN İÇE YIPRANIR’
Kuşların genel olarak bakım ve beslenme yetersizliğinden dolayı problem yaşadığını söyleyen Veteriner Burak Uçar, kuş bakan birçok kişinin onu neyle besleyeceğini bilmediğini vurguladı. Çoğu kuş sahibinin kuşlarını güneşlendirmesi gerektiğini bile bilmediğinin altını çizen Uçar, “Güneş görmek kuşlar için bir zorunluluk. Güneş görmeyen eve doktor girer. Siz bir kuşa güneş göstermezseniz o kuş bilin ki içten içe yıpranıyor demektir” dedi. Taze gıda çeşitliliğinin de kuşlar için önemli olduğunu vurgulayan Uçar, “Günlük olarak altının temizlenmesi, haftalık en az bir defa dezenfektanla kafesin dezenfekte edilmesi gibi birçok bakım periyotları var” diye konuştu. Vücutları dayanıksız olduğu için kuşların daha çabuk hastalandığı ve hayatlarını kaybettiği iddialarına ise Burak Uçar şu şekilde yanıt verdi:
“Bir insan yavrusunu korumak için her türlü şey yapılıyor. Ancak söz konusu civciv, ördek ve kuşlar olduğunda aynı gözle bakılmayabiliyor. Nasıl ki bebeklerin bağışıklık sistemi güçsüzdür ve şartlar uygun olmazsa sürekli hastalanır, bunlar kuş yavruları için de geçerli. Dönüp baktığınızda bir bebeği siz her türlü çevresel şarttan korurken bir civcivi, kuşu ya da bir ördek yavrusunu hiçbir etmenden korumuyorsunuz. Şartlar uygun olmayınca da savunma sistemi henüz oturmamış, güçlü olmayan bir canlı çöküşe doğru gider. Muhabbet kuşlarının ömürleri 15 ile 20 yıl arasındadır. Şu an benim muhabbet kuşum 20 yaşında.”
‘ŞAMPUAN VE SİRKE KULLANMAYIN’
Özellikle kuş beslenmesinde sirke kullanımının çok yanlış olduğunu belirten Uçar, “Sirkenin kuşun üzerine sprey yoluyla sıkılabileceğini söyleyenler var, bunların hepsi yanlış. Deriye sıkılanlar deride tahribat oluşturur, içirilirse kursak içerisinde tahribata sebep olup mantar riskini artırabilir” dedi. Kuşların şampuanla yıkanmasının da tamamıyla yanlış olduğunu söyleyen Uçar, kuşların kendilerini yalayarak temizlediğini ve tüylerde kalan şampuan kalıntılarının kuşları zehirlediğini belirtti. Boyalı kafeslerin kuşlar için oldukça tehlikeli olduğunu vurgulayan Uçar, “Genelde beslenme ve güneşlenmeyle ilgili sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Bir insan aynı besini sürekli tüketirse hastalanacağı gibi bir kuş için de aynı şey geçerli. Güneşlenmek de öyle. Bu kadar sık hastalıklarla karşılaşmalarının en büyük sebebi bizim tamamen bakımdan yana hiçbir şey bilmememiz” yorumunu yaptı.
‘KÖTÜ NAKİL VE YANLIŞ STOKLAMA ÖLÜM SEBEBİ’
Prof. Dr. Ender Yarsan da akvaryum balıkçılığıyla ilgilenenlere tavsiyelerde bulundu. Teknik bilgilere sahip olmanın sağlıklı akvaryum yetiştiriciliği için çok önemli olduğunu vurgulayan Yarsan, kötü nakil ve stoklama koşullarına maruz bırakıldıkları için özellikle ithal balıklarda ölüm oranlarının oldukça yüksek olduğunu belirtti.
“Akvaryumculardan balık alırken genel görüntüsüne, rengine, yem almasına, hareket ve davranışlarına özellikle dikkat edilmeli” diyen Yarsan, akvaryumda beslenen balıklarda dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde sıraladı:
“Balıkların ömürlerinin uzatılması ve hastalıklardan korunması için mutlaka gereksinimleri kadar yem verilmeli. Fazla yem, akvaryumu kirleterek hastalık riskini artırır. Ayrıca atılacak yemin kaliteli olmasına özen gösterilmeli ve canlı yem de verilmeli. Akvaryuma konacak balık sayısı akvaryumun büyüklüğüne göre ayarlanmalı ki bu husus özellikle önemli. Akvaryumdaki su değişiminin ise haftada bir kez yapılarak, suyun yüzde 50’si değiştirilmeli. Akvaryuma eklenecek su dinlendirilmeli, kloru uçurulmalı ve sıcaklığı akvaryumdaki su sıcaklığına eşit olmalı. Su değişimi yavaş yavaş yapılmalı, ani su değişiminde özellikle mantar ve beyaz benek hastalığı oluşabilir. Biyolojik dengenin sağlanması açısından akvaryuma bitki konulması balık sağlığı ve su kalitesi açısından en önemli kriter.”
‘AKVARYUMUN BOYUTU ÖNEMLİ’
Akvaryum için seçilecek balıkların birbiriyle uyumlu olmasının çok önemli olduğunu söyleyen Yarsan, “Burada uyumdan söz ederken estetikten ziyade yaşamsal anlamda uyumdan bahsediyoruz. Saldırgan-çekingen ilişkileri, balık seçiminde çok önemli bir yeri oluşturur. Eğer akvaryumunuz balık sayısına göre küçükse balıklar özellikle üreme dönemlerinde kavgacı hale gelebilir ve birbirlerine zarar verebilirler. Dolayısıyla geniş akvaryum seçmek balıkların sağlığı için önemli” detayını paylaştı.
“Akvaryumun dibindeki su en geç iki haftada bir çekilerek yerine temiz su eklenmeli. Suyun tamamen ayda bir değiştirilmesi ideal” diyen Ender Yarsan, akvaryum balıklarının doğru ve planlı beslenmesinin onların sağlıkla yaşamlarını devam ettirmelerinin anahtarı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yarsan, “Balıklar günde iki kez yem yemeli. Balıkların etçil ya da otçul olup olmadıklarına göre beslenmeleri hayati önem taşır. Örneğin etçil bir balığa canlı yem verilmezse, bu balık tek yönlü beslendiği ve protein ihtiyacı giderilmediği için sağlığı ciddi tehlikeye girecektir. Yemler kaliteli olmalı ve türe özel yemler verilmeli” ifadelerini kullandı. Balıklarda görülen sağlık problemlerinin ise genelde su kalitesi ve diğer yetiştiricilik sorunlarıyla ilgili olduğunun altını çizdi.