Kurtuluşa inançlı bir millet ve ordu

Safa Tekeli – 26 Ağustos 1922 sabahı saat 5.30: Bir anda cehennemi bir gümbürtü ufku sarsmıştı… Türk topçusu, piyade hücumunu hazırlamak üzere toplarını ateşlemişti. Başkumandan Mustafa Kemal, “Allah Türk milletini ve ordusunu koruyacaktır” diyerek Büyük Taarruz’u başlatmıştı. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve komutanlar oradaydılar. Yunan komutanlar ise top atışları başladığı zaman, Afyon’daki bir balodan üç saat önce dönmüşlerdi ve büyük bir şaşkınlık içindeydiler.

Top atışlarının ardından piyadeler ilerlemeye başladı ve bütün cephede düşmanla temasa gelindi.

Saat: 6.55: Türk ordusunun süngü hücumuna kalkan bazı tümenleri ilk olarak Tınaztepe’yi ele geçirdi.

Saat: 9.00: Belentepe’de artık Türk askeri vardı.

Saat: 11.25: Türkmentepe de alındı.

Uçaklarla taarruz

Sivritepe ve Kırcaarslan tepeleri bir ara Yunanların eline geçtiyse de sonra yeniden kurtarıldı. Türk kuvvetlerinin çökertmeye çalıştıkları Yunan cephesinin uzunluğu 20 kilometreyi buluyordu. Top sesleri Afyon’da bir gök gürültüsü gibi duyuluyordu. Parçalı bulutlu ve rüzgârlı bir havaya rağmen Türk uçakları, 12 keşif uçuşu yaptı ve 4 hava çatışmasına girişti; 3 Yunan uçağına zorunlu iniş yaptırıldı, bir Yunan uçağı düşürüldü. Batı Cephesinin kuzey kısmında bulunan Seyitgazi’de de Türk ordusu Yunan kuvvetlerini oyalamak için saldırıya başlamıştı.

Aynı saatlerde gizli oturum yapan Meclis’te, Fevzi Paşa’nın saldırının başladığını bildiren telgrafı okunuyordu. Başbakan Rauf Bey’in, bunun birkaç gün gizli tutulmasını istemesinden sonra, ordunun başarısı için dua okunuyor ve telgrafa verilen cevapta, Tanrı’dan orduyu muzaffer kılması dileğinde bulunuluyordu. Afyon’da büyük bir saldırıya geçildiğini öğrenen Ankara halkı, uykusuz bir gece geçirmişti.

Saat 4.00: Türk birlikleri, dalgalar halinde Yunan mevzilerine saldırdı.

Yunanların bir yıldan beri tahkim ettiği mevziler ele geçirilmeye başlandı. Yunan Birinci Kolordu Komutanı Trikopis, karşı saldırıya geçilmesini emrettiyse de; değil karşı saldırıya geçmek, yerinde tutunmanın zorlaştığı, durumu iyileştirmenin imkânsız olduğu cevabını alıyordu. Afyon’un boşaltılması ve kuvvetlerin önceden tespit edilen yere çekilmesi emredildi. Yunanlar, Birinci Kolordu tarafından bırakılan malzemeyi imha ederek Afyon’u terk etti. Bütün Yunan mevzilerine şiddetli darbeler indiren Türk birlikleri, Afyon’a girdi. Yunanlar, Sincanlı Ovası’na atıldı. Süvari Kolordusu, Yunan çekilme hattına hâkim oldu.

28 Ağustos Pazartesi

Üçüncü gün: Türk subay ve erleri, şevkle dövüşüyor; şiddetli çarpışmalar yaşanıyor. Yunanlardan savaş araç ve gereçleri ele geçiriliyor; Yunan kuvvetleri yarılıyor. Yunan Başkomutanlığı İzmir’e giden hatların korunmasını emrettiyse de hatlar kesik olduğundan Papulas bu emri alamıyordu. Yunan 1. Tümen Komutanı Franko, zayiatın büyük olduğunu, erlerin savaşmak istemediğini bildiriyordu. Yunan ordusunun birlikleri arasında bağlantı da kurulamıyordu. İsmet Paşa, 1. ve 2.Ordulara, düşmanın savaşı nerede kabul edeceğinin belli olmadığını, amacın onu Anadolu içinde imha etmek olduğunu, çekilme yolunun kesilmesi gerektiğini emrediyordu.

İlerleyen saatlerde; Yunanların ilk hatları tamamen ele geçirilmiş ve çekilme yolu tamamen tutulmuştu. Yunan ordusu Dumlupınar’da toplanmış ve İzmir’e çekilme karan almıştı.

Başkomutan Afyon’da

Bu ezici üstünlüğün ardından Başkomutan Mustafa Kemal, Afyon’a gitti. Şehir alevler içindeydi. Halk, kumandanlara sevgi gösterilerinde bulunuyordu. Mustafa Kemal, Belediye dairesine geçmişti. Afyon halkı, şehirden geçen Türk askerlerine ikramda bulunmakta âdeta yarışıyordu. Yol kenarlarına dizilmişler, askere su, helva, pilav dağıtıyorlardı.

Mustafa Kemal Kocatepe’de.

İnönü komutanları ziyafetten kaldırıyor

Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü, “Hatıralar”ında, Afyon’un işgal edilişinin yarattığı coşkuyu anlatıyor ve önemli bir ders de veriyor:

“Başkumandan, Erkânıharbiye Reisi, Cephe Kumandanı, 1. Ordu Kumandanı, bütün kumandanlar Afyon’a girdik. Afyon’da bayram havası var. Herkes sevinçli. Bizim muzaffer kumandanlarımızın hepsi Afyon’a girmiş, toplanmışlar, konuşuyorlar. Bir büyük ziyafet hazırlanmış. Büyük bir salon. Salona girince Ordu kumandanlarıma, Kolordu kumandanlarıma sordum: ‘Dikkatimi celbetti, nedir bu hal? Düşmanın bizim burada yemek yememize müsaade buyuracağını size kim söyledi,’ dedim. Dışarıda kıyamet kopuyor. Düşman kıtaatı birbirine karışmış. Nereye çekilecek, ne yapacak belli değil. Müsaade buyurun, her şey olduğu gibi kalsın şimdi hepiniz kıtalarınızın başına!”

İsmet Paşa, sonrasını şöyle özetliyor: “Yani ben salonun bir ucundan girdim, onların hepsi bir ucundan çıktılar. Atlarına bindiler ve gittiler. İleride bu kumandan arkadaşlarla görüştüğüm zaman, ‘bir yemek yiyecektik’, derler. Onu da kendilerine yedirmediğim için bana tariz eder, takılırlardı.”

Büyük Taarruz’a katılan bir uçağımız. 

YARIN: Savaş alanından Büyük Taarruz

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir