Kukla olan Biden mı yoksa?

Türkiye tam 40 yıldır bölücü terör örgütü PKK’yla mücadele ediyor. Sınır ötesi harekâtlar, özellikle 1990’lardan itibaren artarak devam etti. Sıcak takip, küçük, orta veya büyük çaplı operasyon olarak… Binlerce terörist etkisiz hale getirildi. Teröristlerin güvenli sandıkları inlerine girildi. Mağaralarının bulunduğu dağlara, tepelere Türk bayrakları dikildi…O sahnelerin çoğuna da gazeteci olarak bizzat tanıklık ettim. Kuzey Irak’taki teröristlerin Haftanin kampına ve diğer terör yuvalarına da defalarca gitmişliğim var… Ama hepsinde de belirli bir süre sonra arama, tarama, temizlik faaliyeti bitirilip geri dönülüyor, sonrasında da teröristler o bölgeyi tekrar işgal ediyordu. Şimdilerde ise durum çok farklı. Tek tek inlerine girildi, yapılan terörist temizliğiyle birlikte kontrol altına alınan yerlerde üs bölgeleri oluşturuldu ve Silahlı Kuvvetler unsurları oralarda konuşlandırıldı. Yani 2019’dan bu yana atılan “Pençe”lerle coğrafyanın konumuna göre 30-40 kilometrelik derinliğe kadar inen TSK sınırın öte yakasında fiili bir güvenlik hattı oluşturdu. MİT’in nokta operasyonlarıyla da çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi. Son üç günde de Irak’ın kuzeyindeki Metina, Zap, Hakurk, Gara ve Kandil bölgelerinde terör örgütü PKK’ya ait 39 hedef TSK’nın hava harekatıyla imha edildi.. MİT’in Kandil, Süleymaniye ve Kamışlı’daki nokta operasyonlarıyla da sınırın ötesindeki terörist temizliğine yeni halkalar ekledi… Bu yaz da bu işin hepten bitirilmesi ve Suriye hattındaki boşlukların doldurulmasına dönük kararlılık hem sivil hem askeri yetkililerce çok net deklare edildi… Son ana kadar diplomasi, sonuç çıkmazsa da sahada çözüm… Ya bitecek ya bitecek yani. Bu bağlamda da konunun muhatapları da uyarıldı. En başta da terör örgütü PKK’ya hep destek olan ABD özellikle…

★★★

Ancak ABD’nin bunu ne kadar anladığı ya da anlamak istediği flu. Çünkü Türkiye-ABD Stratejik Mekanizması kapsamında öncelikle terörle mücadele ve savunma iş birliğine odaklı iki ülke arasında yoğun bir diplomasi trafiği yaşanıyor. Olumlu gelişmeler de söz konusu. Ama aynı ABD’nin Merkez Kuvvetler CENTCOM komutanları ise PKK/YPG/SDG’li teröristlerle hemhal olma vaziyetlerine ısrarla devam ediyorlar. Daha birkaç gün önce ABD’li askerler geçen sene Irak’ın Süleymaniye kentinde düşen iki helikopterde ölen 9 PKK’lı terörist için Kamışlı’da düzenlenen anma törenine katıldılar. Teröristler için yapılmış bir anıta, PKK paçavrasının renkleri olan sarı, kırmızı, yeşil ve beyaz renklerde çiçeklerden oluşan bir çelenk bıraktılar. SDG’nin başındaki “Mazlum Kobani” ya da “Şahin Cilo” kod adlı PKK’lı terörist başı Ferhat Abdi Şahin ve oradaki teröristlerle kameralara poz verip, kucaklaştılar… Terörist başı da yaptığı konuşmada, destekleri için ABD’li ortaklarına teşekkür etti. CENTCOM komutanları geçen yıl da ölen teröristler için hiç utanmadan taziye mesajları yayınlamışlardı. İki, üç ay önce de CENTCOM askerleri ve teröristler Kamışlı’da ortak bir tatbikat yaptı. İsmi de ortak düşmana karşı yetenekleri geliştirme tatbikatı. Ortak düşman kim? Türkiye…

★★★

Yani görüntüye bakıldığında Beyaz Saray’ın, ABD’li diplomatlar ile ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), özellikle de Merkez Kuvvetler CENTCOM’un havası pek örtüşmüyor. Hep böyleydi diyenler olabilir ama bu kez durum daha bir başka gibi. Zira diplomatlar sorulduğunda hep “CENTCOM’a bir türlü söz geçiremiyoruz. Onların PKK/YPG ile oluşturdukları bir duygusal bağ var” diye bahane uyduruyorlar. Hadi dışişleri diplomatları böyle görüyor diyelim. Peki ya Beyaz Saray, Başkomutan Biden? Onun CENTCOM, Pentagon üzerinde etkisi yoksa nasıl bir devlet bu diye düşünmez mi ve o ülkenin demokratik yapısını sorgulamaz mı insan? Çünkü bu doğrudan askeri vesayet demektir. Askerler yönetiyorsa ABD’yi, o zaman da akla gelen soru şu:

Kukla olan Biden mı yoksa?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir